Google Play Store
App Store

Varlıkları düşük faizli devlet tahvillerine yatırılan İşsizlik Sigortası Fonu’nun getirisi enflasyonun altında kalıyor. Fon son yıllarda büyük reel kayıplara uğruyor. 2020 ve 2021 yıllarındaki getiri kaybı 83 milyar liranın üzerinde.

İşçi fonunda 83 milyar liralık kayıp

İşsizlik Sigortası Fonu (İSF) pandemi döneminde işçilerin gelir kayıplarının karşılanmasında önemli bir rol oynadı. Pandemi döneminde yapılan sosyal desteklerin ezici çoğunluğu fondan karşılandı. İşsizlik Fonu yazılarımda sık ele aldığım konulardan biri. Bugün fonun mali durumunu, fon kaynaklarının nasıl değerlendirildiğini ele almak istiyorum. Hemen yazının başında vurgulamam gereken husus İşsizlik Sigortası Fonu’nun (İSF) büyük bir kayıpla karşı karşıya olduğu ve fon kaynaklarının çarçur edildiği gerçeğidir.


Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) bünyesindeki İşsizlik Sigortası Fonu, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) sonra ülkemizin ikinci büyük sosyal sigorta sistemidir. Çok ciddi bir prim gelirine sahiptir. Öyle ki pandeminin hemen öncesinde (Şubat 2020) İSF 132 milyar TL’ye yakın varlığa sahipti. Fonun gelirleri işçiler ile işçiler adına işverenler tarafından yatırılan primler ve devlet katkısından oluşuyor. Fonun diğer önemli gelirini ise fon kaynaklarının nemalandırılmasından elde edilen getiri (faiz geliri) oluşturuyor. İSF gelirleri İSF giderlerinden fazla olduğu için fonda önemli bir kaynak birikiyor ve bu kaynak çeşitli yatırım araçlarına yatırılıyordu ve fon çok ciddi faiz geliri elde ediyordu.

Getiri enflasyonun altına geriledi

İSF’nin faiz gelirleri o kadar önemlidir ki bu gelirler bazı yıllarda işçi ve işverenler tarafından yatırılan prim gelirlerinden daha yüksek olmuştur. Örneğin 2018 yılında işçi ve işveren primleri toplamı (Yüzde 1 işçi, yüzde 2 işveren) 13,9 milyar lira iken faiz gelirleri 15,1 milyar lira olmuştur. 2019’da da faiz gelirlerinin prim gelirlerinden fazla olduğu görülüyor. Yüksek faiz geliri elde edilmesi fon kaynaklarının enflasyondan korunması anlamına geliyor. Nitekim İSF kaynakları uzun yıllar boyunca enflasyonun üzerinde getiri elde etti. Bu durum önemli bir kaynak birikmesine yol açtı. 2000 Temmuz ayından başlayarak değerlendirilmeye başlayan fon kaynakları (2011 yılı hariç) 2015 yılında kadar toptan eşya (TEFE) veya üretici fiyatları (ÜFE) endeksinin oldukça üzerinde bir getiri elde etti. Fon yönetimi bu durumu her yayınladığı bültende yayımladı. Fonun reel getirisi 2000’lerin ilk on yılında 35 puana kadar yükseldi. Ancak 2010’lu yıllarda fonun reel getirisinin düşmeye başladığı ve 2016 sonrasında (2019 hariç) ciddi biçimde enflasyonun altında kaldığı görüldü (Tablo 1).
Son yıllarda Fon kaynaklarının faiz gelirlerinin düştüğü ve fon kaynaklarının enflasyonun altında gelir getirdiği ve dolayısıyla fonun zarara uğratıldığı görülüyor. İSF geçmişte yayımladığı bültenlerde fonun portföy getirisini Yurt İçi ÜFE (TÜİK) ile kıyaslayarak her ay açıklıyordu. Ancak Temmuz 2019’a kadar devam eden uygulamaya Ağustos 2019’dan başlayarak son verildi ve fonun getiri durumu artık açıklanmaz oldu. Fonun kurulduğu 2000 yılından Temmuz 2019’a kadar açıklanan fon getiri tablolarına aylık bültende yer verilmez oldu. Fon getiri durumunun enflasyonun üzerinde gerçekleştiği yıllarda her ay açıklanan tablolar Fonun kayba uğramasının ardından açıklanmaz olmuştur. Fon getirisinin saklanmasının nedeninin kayıpların giderek artması olduğu anlaşılıyor.

isci-fonunda-83-milyar-liralik-kayip-993887-1.
Kaynak ve not: İSF Bültenlerinden derlenmiştir. 2019-2021 arası yıllardaki getiri oranları bültende yer almadığı için tarafımdan hesaplanmıştır. İSF bültenlerinde getiri oranı TEFE ve ÜFE’ye göre hesaplandığı için 2019-2021 yılları da aynı şekilde hesaplanmıştır. 2000 yılı Temmuz-Aralık dönemidir.



Fonun getiri kaybı 83 milyar TL

Bültenlerde artık gizlenmesine rağmen fonun son yıllardaki gelir ve gider tablolarından fonun getirisini hesaplamak mümkündür. Fonun faiz getirisini daha önceki yıllarda fon bültenlerinde yapıldığı gibi Yurt İçi ÜFE (eski Toptan Eşya Fiyatları Endeksi-TEFE) ile karşılaştırarak bir getiri hesabı yapmaya çalıştık. 2020 ve 2021 getiri durumunu fon tablolarından yararlanarak hesapladık ve ortaya korkunç bir gerçek çıktı. Fon adeta enflasyon altında ezildi ve fon kaynakları pul oldu. Şöyle ki 2020’de 103,2 milyar liralık fon kaynağının faiz getirisi 15,7 milyar ve 2021’de 90,8 milyarlık fon kaynağının getirisi 12,7 milyar lira oldu. Böylece fon 2020 ve 2021 yıllarında sırasıyla yüzde 15,3 ve 13,9 faiz geliri elde etmiş oldu.

2020 ve 2021 yıllarında fonun büyük bir getiri kaybına uğradığı görülmektedir. 2020 yılında ÜFE 26,2 iken fon getirisi yüzde 15,3’te, 2021 yılında ise ÜFE 93,5 iken Fon getirisi yüzde 13,9’da kaldı. Böylece fon portföyü 2020 yılında 10,9 puan, 2021’de ise 79,6 puan ÜFE’nin altında getiri sağladı. Diğer bir ifadeyle 2020 ve 2021 yıllarında fon getirisi ÜFE düzeyinde olsaydı, 2020 yılında fon kaynakları yüzde 26,2 getiri elde etseydi faiz geliri 11,3 milyar, 2021 yılında yüzde 93,5 gelir etseydi faiz geliri 72,2 milyar daha fazla olacaktı. Böylece fon portföyünün yaklaşık 83 milyar TL daha fazla olması mümkündü. Daha açık biçimde söyleyecek olursa Fonun 2020 ve 2021 yılındaki getiri kaybı ÜFE’ye göre yaklaşık 83 milyar TL oldu. Şu anda fon varlığının 92 milyar TL değil 175 milyar olması mümkündü. Fonun 83 milyar TL’si buharlaşmış oldu (Tablo 2).

isci-fonunda-83-milyar-liralik-kayip-993888-1.



Fonun getirisinin enflasyonun çok altında kalmasının temel nedeni Fon kaynaklarının değerlendirilme biçimidir. Şubat 2022 itibariyle Fon varlıklarının yüzde 89 tahvillerden yüzde 11’i ise mevduattan oluşmaktadır. Öyle anlaşılmaktadır Fon kaynakları devletin iç borçlanması için ucuz kaynak olarak kullanılmaktadır. TÜFE’nin yüzde 50’nin ÜFE’nin yüzde 100’ün üzerine çıktığı koşullarda Fonun varlıklarına devlet tahvillerinin sağladığı getiri yüzde 13,9 olmuştur. Bir başka deyişle Fon kaynakları devletin iç borçlanmasında ucuz kaynak olarak kullanılmıştır. Hükümet piyasaya ödediği faizden çok daha düşük faizlerle Fon kaynaklarını kullanmaktadır.

Enflasyona rağmen faizlerin düşük tutulmasının (negatif faiz politikasının) İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklarında büyük bir erimeye yol açtığı görülüyor. İşçilere ait Fon finans piyasaları için ödenen faizin çok altında bir oranla kullanılmakta ve işçinin parasıyla kamu maliyesi finanse edilmektedir. Bunun diğer adı emekçilerin birikimlerinin sermayeye aktarılmasıdır. Yüksek enflasyona rağmen düşük faiz dayatması küçük birikim sahiplerinin kaynaklarının düşük faizlerle borç kullananlara, bankalara aktarılmasında olduğu gibi İSF kaynaklarında da büyük erimelere yol açıyor.

Bankalara ve finans sermayeye büyük kaynakların aktarıldığı bugünkü faiz politikasıyla İSF büyük zarara uğruyor. Bu nedenle İşsizlik Sigortası Fonunun uğradığı getiri kaybının devlet tarafından karşılanması gerekir. Yoksa Fon reel olarak büyük kayıplara uğrayacak ve mali yapısı ciddi olarak bozulacak. Emekçilerin birikimleriyle devlet iç borçlanmasını ucuza getirme politikasından vazgeçilmeli, emekçilere ve onların birikimlerini de bankalara ve finans oligarşisine ödenen getiri ödenmelidir.