Cemaatlerin Erdoğan’a desteğini gazete ilanlarıyla duyurması Müslümanlar arasında derin tartışmalara yol açmadı. Bir kesim, onların bu açık ve resmi ilanını, sahip oldukları ayrıcalıkları kaybetme telaşına bağladı. Oysa konuyu asıl tartışması gereken, siyasal sorunların bedelinin siyasetçiye değil, ideolojisine fatura edildiğini (varsa) görebilen Müslümanlar olmalıydı.

Dünyevi talepleri karşılamada uhrevi amaçlara erişimdeki yöntemler kullanılmıyor: İslamcı iktidar, kuru fasulyeyi soğansız yiyemeyen insana “peygamberimiz ‘sarımsak, soğan, pırasa ve turp yiyen, mescidimize yaklaşmasın’ buyurmuştu” deyip işin içinden sıyrılamaz, soğanın kilosunu bir buçuk dolara çıkaran soğan borsası ile mücadele etmek, sofraya soğan koymak zorundadır. Aksi halde bedelini müsebbip olarak doğrudan islamın kendisi öder. Bunca din adamı, camisi ve cemaati ile Ortaçağ kiliselerinden daha düzenli gelire sahip bütçe desteği ile siyasetin ideolojisi olup siyasetin çözmekle mükellef olduğu sorunlardan kaçmanın, altında kalmanın bir bedeli olmalı.

Müslümanlar piyasayla içli dışlı oldukları ölçüde dinlerine olan inançlarını yitirdi. Şimdi cemaatleri onlara siyasetin değerlerini aşılıyor. Bu iyi bir şey mi, evet uzun vadede iyi. Biraz meşakkatli olacak olsa da din siyasallaştıkça uhreviyetini, gizemini, cazibesini yitirecektir. Bu denli yalanın, sahtekârlığın, rüşvetin, yolsuzluğun, adaletsizliğin dinin bekası, kafirin cefası için takiye olduğu söylenemeyeceğine göre varsa bir bedeli islamcılar ödeyecek, aradan çıkacaklardır.

Cemaatlerin Erdoğan’a destek ilanlarını siyaset açısından yorumlarsak, sanıldığından etkili olduklarını söyleyebiliriz. Cemaatlerin kendi ağlarını kullanmayıp medya ilanlarıyla destek açıklaması müritlerine değil, kültürlenme, şehirleşme ve sınıflaşma sürecinde sekülerleşerek AKP’den kopma aşamasına girmiş seçmen parçasını yerinde tutmaya yönelikti (MHP’ye kayan yüzde 7’lik AKP seçmeninin bu kesim olduğunu söyleyebiliriz). Mesajlarıyla toplumu, geçmişte olduğu gibi temsil ettikleri cemaatin değerleri etrafında toplanmaya değil, kendilerinin toplumun arkasında sürüklenmeye hazır olduklarını duyurdular. Her ne kadar dinin siyaseti şekillendirdiği gibi algılansa da din, oyuna siyasetin kurallarıyla devam edeceğini söylemiş oldu.

Diyanet’in, cemaatlerin, kişisel otorite sahibi din adamlarının İslamiyeti Erdoğan’la tarif edip iktidarla iktisada bu denli bağımlı hale gelmesi artık tüm müslümanların sorunu. Fakat Erdoğan gücünü koruduğu sürece çekişme izlenimi verecek cemaatler arası bir tartışma beklemeyelim. Erdoğan sonrasına kadar “Allah’ın dinine” dönme çağırısı yapabilecek islamcılaşmamış bir dini otorite kalırsa eğer, hesaplaşmaya din iktidar ilişkisinden başlanacaktır.

Eskiden müslümanlar adına siyaset yapan dindar siyasetçiler vardı. Siyaseti dinle yaptıkları zaman laikler onları dini siyasete alet etmekle itham ederdi. Geldiğimiz noktada artık din olmadan siyaset yapılamıyor. Gördüğünüz gibi hiçbir müslüman siyasetin dışında olmadığı gibi her laik biraz daha dinin içinde buluyor kendini.

Öteki dünya için bu dünyanın zevklerinden vazgeçmeyi göze alıp kendini Tanrı’nın ahlaki testine hazırlayan mütedeyyin müslüman görmek imkansız gibi bir şey artık. Tanrı ile iletişim kurmalarının önündeki engelleri kaldırma vaadiyle ortaya çıkan islamcılara, dünyalık sorunlarını da havale etmekle her Müslüman bir islamcı olup çıktı. Kutsal kitabın ahlak dışı saydığı davranışları anlatan ayetlerini okurken önüne diz çöktüğü rahlenin başında hıçkırıklarını duyduğum çocukluk komşum bile doksan dört yaşında islamcı olarak öldü geçenlerde.

Laiklerin dilini dinden beslemesi ayrı bir tartışma konusu. Bugünün egemen dilinden kurtulduklarında kazanma ihtimalleri yok değil. Bana göre son seçimin asıl kaybedeni, dünyevi çıkarları uğruna dinlerini siyasetin emrine sunanlara göz yuman Müslümanlardır ve dinlerini geri kazanma şansları hiç yoktur. Hıristiyanlık halkını kaybetmiş olsa da modernleşen toplumla kavgaya girişmeyerek; çevre, açlık, savaş gibi insani problemlere hatta kapitalizm eleştirisiyle gönlünde bir yerde sivil toplum örgütü gibi varlığını sürdürüyor. Korkarız Müslümanlık islamcılar yüzünden gönüllerdeki yerini de kaybedecek.