Beşiktaş yönetimi Valerien Ismael’i takımın başına getirene kadar birçok hata yaptı. Bu hatalar siyah-beyazlılara çok pahalıya patladı.

Ismael ve yönetim süreci

Öncelikle, sürece geniş perspektiften bakmak için detaylı bir analiz yaparak sonuca ulaşmakta yarar var. Daha önce söylediğimiz gibi, futbolun dünyada geçerli olan kurallara bağlı ‘küresel’ bir spor oyunu olduğunu tekrar hatırlatarak konuya girelim. Bu fikri benimsemek gerekir.

Gelişmiş ülkelerde ‘bilimsel’ verilerle gelişen futbol, az gelişmiş ülkelerde, ‘yöresel’ kültürün direnci nedeniyle gelişmiş ülkelerde oynanan futboldan farklıdır. Küresel tarzda bir yönetim anlayışının kendine ait dinamikleri vardı. Futbolun toplumsal olarak kabul görülmesi ondan beklentileri yüksektir. Bu beklentiler uluslararası rekabet esası üzerinden yönetim ve organizasyonlarının bilimsel metotları kullanmaya zorunlu tutar. Bu zorunluluk, futbol yönetimini uzmanlar ve kuruluşlar ile birlikte, günümüz şartlarına uygun katılımcı ve paylaşımcı ortamlarda ele alınarak doğru değerlendirilmesini sağlar. Futbolunun gelişerek, yaygınlaşmasıyla birlikte uluslararası rekabet şansını artırır. Üretim ve verimlilik esasına dayalı kurgu, istihdam ve dışarıdan katma değer yaratarak uygulanması gereken dinamiklere sahip olur.

Etkili takım yönetimi futbolun en temel bileşenidir.

TAKIM RUHU

“Takım olabilmek ise başarı için vazgeçilmez bir unsurdur. Bir takım, kendi aralarında dağılmış durumdaki uzmanlık becerilerinin sürekli birleştirilmesini gerektiren bir görevi yerine getirmek üzere bir araya gelmesi zorunlu bir insanlar grubudur. (Donellon,1998). Takım ruhunun oluşmadığı noktada toplam güç, bireylerin tek tek gücünden daha az olacaktır. Parçaları iyi seçerseniz ve birbirlerini tamamlarlarsa bütün, parçaların toplamından daha büyük olacaktır. ”

Futbol geleneksel şirket veya sivil toplum kuruluşlarından farklı bir sosyal oluşuma sahip. Bu sosyal oluşumun önemli özelliği; birbirinden farklı sosyal konuma ve farklı dünya görüşlerine sahip insanları en rahat biçimde bir araya toplayabilen bir şemsiye olma özelliğini içerir.

Bu karmaşık yapıyı yönetmek ve buna uygun takım kurmanın kendine göre iç dinamikleri var. Öncelikle kulübün tarihsel hikâyesine ve bunun çerçevesinde şekillenmiş gelenekleri ve ilkeleri bilmek ve farkında olmak en belirleyici özellik. Her futbol takımı toplum üzerinde bir beklentiye açık olmakla beraber, kendi taraftarı üzerinde de bir misyon etkisi var. Bunun temeli bu tarihsel bellek. Tüm eylemlerin zamanın ruhu ve tarihsel hikâye ile değerlenmiş olması gerekir.

Kulübün yaşam şifrelerini içeren bu bellek, yaşanan koşulların ve değişimlerin etkisi dışında kalmayacak şekilde kendini yenileme kodlarına sahip olma zorunluluğunu taşır. İşte bu kimlikle beraber yıllar içindeki beklentiler şekillenir, değişimler sağlanır ve hedefler belirlenir. Futbolda değişim kavramı, içerisinde birtakım riskleri ve tehlikeleri barındıran kavramdır. Çünkü, yanlış yönetilmesi kulüpler için telafi edilemez sonuçlar doğurur. Futbol, bir iş alanı ve endüstriyel bir kurgu olarak görünse de iç işleyişi ve iktisadi kurgusu ciddi farklılıklar içerir.

Değişim kaçınılmaz bir olgu olmakla beraber, sorumlu olunan ulusal ve uluslararası federasyonların yönetmeliklerine bağlılıkta esastır. Kulüpleri bağlayan kriterleri bulunmaktadır.İşte bu kriterler üzerinden değişim içindeki planlama ve stratejiler zamanlama olarak futbol için çok önemlidir. Sürdürülebilir başarı ve istikrar için zamanlama ile doğru tercihlerin kurgulanması hayati önem taşır. Değişim yönetilmesi gereken bir olgudur. Süreç, kendi koşullarını kendi belirlemesi gibi beklentinin oluşması mümkün değildir. Futbolda değişim planlaması, kısa vadede ve uzun vadede getirisi birbirine senkronize olmak zorundadır. Saha içindeki oyuncu süreci ile teknik insan ve yönetim sürecindeki farklılıkları, her oluşumun kendi diyalektiği içindeki kurguya maruz kalacak şekilde yönetilmesi gerekilir.

Değişim planlaması içinde birtakım disiplinleri de barındırır. Bağlayıcı kriterlerin yanında, öncelikli belirlenen hedeflerin kulübün tarihsel sürecine ve vizyonuna uygun olması gerekir. Sonrası, belirlenen hedeflere uygun gelecek şekilde değişim unsurları belirlenmelidir. Futboldaki süreç hem kısa hem uzun vadeli parametreler içerdiğinden, her iki unsurunda birbirini tamamlayacak stratejiler içinde barındırmalı. Değişim süreci tabiri caiz ise bir gelişim yönetimi sürecidir.

Sevgili Seçil Sökmen’in tasviri ile gelişim: “İçinde bulunulan durumu ve koşulları, öne ya da yukarıya doğru değiştirmek için, mevcut koşullarda kendini rahatsız ederek risk alma durumudur.”

SÜREKLİLİK ÖNEMLİ

Futbol dinamik bir oyundur. Her geçen gün standartları yükselmekte ve bu oranda beklentiler de artmaktadır. Büyüyen futbol pastasından yeterince pay alabilmek için istikrara ve sürdürebilir başarıya sahip olmak gerek. Çünkü sportif başarı ve onun getirisi ile başlayan ve bunu ekonomik başarıya dönüştürme çabası içine giren bir organizasyonun sürekliliği en önemli kriterdir.

İşte bu doğrultuda yönetim finansal yapının sağlıklı ve doğru şekilde oluşması ile beraber, takımın hedeflerine uygun teknik yapının oluşmasını sağlayacak esasları belirler. Teknik yapı ise takımın misyonuna, vizyonuna ve belliğine uygun oyun stratejilerini belirleyerek, buna uygun oyuncu profillerinin oluşumunu ve seçilmesini sağlar. Bu bir döngüdür.

Başarı için en basit ölçekli yönetim, teknik heyet ve futbolcuların kendi koşulları içerisinde değerlendirileceği gibi, kurumsal olarak hiyerarşik yapıdaki uyumun iç ve dış beklentileri karşılayacak bütünlüğe sahip olması gerekir.

Her başarıda kulübün tarihi yeniden canlanmalıdır.

BİTMEYEN HATALAR

Şimdi bu değerlendirmeler ışığında Sergen Yalçın’dan Valerien İsmael’e kadar olan süreci irdeleyelim.

Beşiktaş yönetiminin Sergen Yalçın sonrası genel kurula kadar olan zaman dilimi için belirlenen geçiş stratejisi doğrultusunda ve kuvvetle muhtemel özel (!) antrenör tercihinden kaynaklanan ve bu tercihin yarım sezon içinde yıpranmaması için bir geçiş stratejisi üzerinden altyapı hocası Önder Karaveli’yi seçti. Süreci yanlış yönetilmesiyle, baskı ve mecburiyetten kaynaklanan Valerien İsmael tercihine kadar olan süreç içerisindeki kayıpların sorumlu olmasına rağmen sorumluluğu almasa bile, kaybedilen zamanın ve bu süreç içeresindeki sportif başarısızlığın getirdiği ekonomik kayıpların telafisi mümkün değil.

Ligi ikinci bitirerek Avrupa kupalarına gitme şansı varken, bu süreçteki elde edilecek başarı odaklı gelirler borç batağındaki kulüp için önemli bir kazanç olmasına rağmen, yönetim hatası nedeniyle bu gelirleri kaybedecektir. Kendi takımının başarısı için transfer edilen Fernandes’i Çaymkur Rizespor'a kiralamak TFF ve Futbol üzerindeki yaşanan vesayet savaşındaki Karadeniz diasporasına taraf olmak demektir ki bu da bu amaç için kulübü kullanmak anlamına gelir. Kişisel tercihler üzerinden süreci yanlış yönetmeye kalkmanın bedelini maalesef sadece kulüp ödemektedir.

Beşiktaş'a yönetici olabilmek tarihsel kültür kodlarına sahip olmakla başlar.