Venezüela İsrail Büyükelçisi'ni geri çekti.. Lübnan'a doktor ve sağlık ekiple

Lübnan'ın İsrail tarafından işgali, Karakas'ta dünyanın diğer başkentlerinde olduğu gibi geçiştirilmedi. Venezüela'nın İsrail'i 'faşizm ve terörizm'le itham eden tereddütsüz politikası, Karakas için bir politika değişikliğini değil, tam aksine Venezüela'nın uzun süredir devam eden ve yeteri kadar dikkat çekmeyen Güney- Güney işbirliği ve uluslararası dayanışma politikalarının bir ürünü.Venezüela'nın Latin Amerika entegrasyonu konusundaki politikaları çok daha fazla biliniyor. Bu politika Venezüela'nın Latin Amerika'da büyük altyapı yatırımları yapması, Arjantin ve Brezilya'nın uluslararası borçlarını satın alması, kıta çapında sosyal programlar yaratması ve bölgenin geleneksel gücü olan ABD'yi dışlayan bölgesel ticaret anlaşmaları yapmasına yol açtı. Yerel muhalefet bu politikaları, Venezüela'ya petrolden gelen her doların 80 centinin ülke dışında kullanıldığı gerekçesiyle eleştiriyor. ABD de bu politikalara kuşku ile yaklaşarak bölgenin istikrarının bozulduğu eleştirilerini yapıyor. Latin Amerika dışında daha geniş Güney- Güney işbirliği politikaları bölge kadar dikkati çekmedi. Ortadoğuyu incelemek Venezüela'nın bu politikaya bağlılığının derecesini daha iyi ortaya koyuyor.

Venezüela'nın en çok dikkat çeken ilişkisi, OPEC üyesi ve kendisi gibi bir ABD politikaları karşıtı olan İran ile Venezüela, İran'a yaptırım uygulanması halinde koşulsuz destek önermenin yanı sıra, ABD'nin bu ülkeye yönelik 'emperyalist saldırganlık' politikasını şiddetle eleştirdi ve İran'ın sivil nükleer enerji hakkını da sonuna kadar savundu. Daha az bilinen ilişkisi ise Libya ile yaptığı anlaşmalar. Kültür ve eğitim işbirliğinin yanı sıra Venezüela'nın sağlık gücünün Sahra devletlerine ulaşmasına yönelik olan anlaşmaları. Venezüela, Batı Sahra ve Filistin'in özgürlük mücadelelerine verdiği desteği de, Karakas'ta her ikisine de etkili bir platform yaratarak, her iki ulusun çektiği acıları sürekli dile getirerek ve Venezüela kamuoyunu bu uluslararası mücadeleleri konusunda aydınlatarak veriyor.

İsrail'in Lübnan'ı işgaliyle, Venezüela'nın Ortadoğu politikaları da daha fazla dikkat çekmeye başladı. Lübnan'a hava saldırısının başladığı saatlerde Chavez, Lübnan halkına karşı İsrail ve müttefikleri tarafından gerçekleştirilen 'soykırım'ı şiddetle eleştirdi. Chavez bu eleştirisinde, "Temel suç yine ABD imparatorluğunun. Bu, Birleşmiş Milletler'i defalarca işgal eden, yok sayan ve karşı gelen İsrail seçkinlerini silahlandıran ve destekleyen imparatorluk.," dedi. İşgale karşı özellikle Ortadoğu kökenli Venezüelalılardan da büyük tepki geldi. İşgalin başladığı saatlerde Karakas'ta büyük bir kitle gösterisi yapıldı ve işgal protesto edildi. Karakas Belediyesi, Lübnan bayrakları ve 'soykırım'ı kınayan afişler basarak yürüyüşü destekledi.

İsrail kara harekatı sürdükçe ve Lübnanlı savaş kayıplarının sayısı arttıkça, Venezüela eleştiri dozunu arttırdı ve İsrail ordusunun 'Gringo' uçaklarıyla "Lübnan'ı yerle bir etmesi, bombalaması, halkı katletmesi ve bunu ABD desteğiyle yapması" karşısında İsrail Büyükelçisi'ni geri çekti. Chavez, uluslararası toplumun tepkisizliğini de eleştirdi. "Dünyanın bu durumu kollarını kavuşturarak izlemesini ve bu dehşeti durdurmak için hiçbir şey yapmamasını açıklayamıyorum. En azından sesimizi barış ve yaşam için yükseltebiliriz". Venezüela'nın bu tutumu, Lübnan'da Hizbullah'ın bu politikaları, "dünyanın baskı altında tutulan, esir edilmiş ve mağdur halklarını" savunan "devrimciler için örnek bir tutum" olarak nitelendirmesinde yankısını buldu. Hizbullah askeri kanadının yöneticisi Muhammed Komati, Latin Amerika televizyonu Telesur'a "Arap ülkeleri bir şey yapmazken, başkan Chavez'in bu cesur tutumu alması müthiş," açıklamasını yaptı.

İsrail eleştirilerinin yanı sıra, Venezüela Lübnan'a gıda ve ilaç yardımı yaptı ve yaralıların tedavisi için doktor ve sağlık ekipleri de gönderdi. Venezüela Parlamentosu'ndan bir heyet de Şam'a giderek Filistin temsilcileriyle buluştu. On farklı Filistinli grupla buluşan Heyet, Filistin halkının topraklarının işgaline karşı "direnme hakkı" nı tanıdığını açıkladı.
Venezüela'nın uluslararası dayanışma politikaları, herhangi bir sonuç yaratmaktan uzak ve hesaplı diye eleştirilse de, bu durum, Ekim ayında Arjantin'in BM Güvenlik Konseyi'ndeki geçici sandalyesini boşaltmasıyla değişebilir. Bu sandalye için Venezüela ve adaylığı ABD tarafından desteklenen Guatemala çekişiyor. Latin Amerika'da bir uzlaşma sağlanamadığı için sandalyenin kime verileceği konusunda Birleşmiş Milletler Genel Kurul'unda oylama yapılacak. Bu durum şimdiden Karakas ve Washington'da şiddetli diplomatik faaliyete neden oluyor. Venezüela, oylamada birçok Latin Amerika ve Karayip ülkesine güvenirken, ABD geleneksel müttefiklerinin, Kolombiya, Meksika, Peru ve Orta Amerika'nın desteğini aldı bile. Condoleezza Rice, oylama hakkında ABD'nin Şili'nin Venezüela lehinde oy kullanmasını "kabul edemeyeceğini" söyledi. Güvenlik Konseyi'ndeki sandalye, Venezüela'nın Afrika ve Asya'daki yakın zamanlı turlarının arkasındaki ana temaydı ve Afrika Birliği'nden destek sağlandığı belirtiliyor. Rusya da, oyunu "çokkutuplu bir dünya" yaratmak için Venezüela'ya vereceğini açıkladı. Venezüela, bu sandalye konusundaki isteğinin temel nedenini, emperyalist tehdide karşı Güvenlik Konseyi'nde bir oy olarak ortaya koyuyor. Oylama, İsrail bombalarına maruz kalan Lübnanlı siviller için çok geç olabilir, ama ABD ve İsrail saldırganlığının bir sonraki kurbanları Güvenlik Konseyi'nde sessizlikten daha güçlü bir şey bulabilir.