AKP İstanbul’u kaybetti. Ama vermek istemiyor! AKP Genel Başkanı Rusya’ya giderken, en son mercii olarak Yüksek Seçim Kurulunu göstererek, “onun vereceği kararının nihai olacağını” söylüyor. Bu arada İstanbul seçiminin galibi CHP’li Ekrem İmamoğlu’na da “aba altından sopa göstermeyi” ihmal etmiyor. Tabii yanlış yapıyor. Aylardır kullandığı hırçın ve kırıcı üslup Ankara, İstanbul, Mersin, Adana ile Antalya’yı […]

AKP İstanbul’u kaybetti. Ama vermek istemiyor!

AKP Genel Başkanı Rusya’ya giderken, en son mercii olarak Yüksek Seçim Kurulunu göstererek, “onun vereceği kararının nihai olacağını” söylüyor. Bu arada İstanbul seçiminin galibi CHP’li Ekrem İmamoğlu’na da “aba altından sopa göstermeyi” ihmal etmiyor.

Tabii yanlış yapıyor. Aylardır kullandığı hırçın ve kırıcı üslup Ankara, İstanbul, Mersin, Adana ile Antalya’yı kaybetmesine ve bu seçimden başarısız çıkmasına neden oldu. Farkında değil!..

Evet, YSK son ve kesin kararı veren Anayasal tek kurum. Ama 16 Nisan Referandumu’ndan kalan bir sabıkası var. Bizatihi kendisi mühürsüz zarf ve oy pusulalarını kabul ederek seçime gölge düşürdü.

***

Türkiye Cumhuriyeti’nin rejimini değiştiren Anayasa Referandumu’na gölge düşüren YSK’ye gereği yapılacak yerde, 24 Haziran seçimlerindeki taraflı/başarılı çalışmaları da değerlendirilerek dünyanın gözü önünde adeta taltif edildi.

İktidar tarafından YSK’nin her türlü özlük hakları korunarak, hatta bazı iyileştirmelerde yapılarak görev süreleri 1 yıl daha uzatıldı.

Yani herkesin farklı gözle baktığı kurul, mevcut iktidar tarafından kendisinin en güvendiği kurul olarak tescil edildi.  Böylece YSK’nın AKP Genel Başkanına bir vefa borcu oluştu diye düşünülebilir!..

***

Şimdi bu kurul İstanbul seçimleriyle ilgili tarafsız ve özgür vicdanıyla bir karar verecek! Öyle mi?

***

Seçimin üzerinden 10 gün geçti.  AKP, rant kapısı yaptığı, Türkiye’yi kaynaklarını kullanarak yönettiği İstanbul’dan vaz geçmek istemiyor. Biliyor ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kaybederse iktidardan düşme hızı artacak…

AKP’nin var olma kurgusu İstanbul üzerine oturtulmuş.

Ülkenin her tarafından açlık ve yoksulluk nedeniyle iş bulmak umuduyla göçen geniş halk yığınları, özellikle Arap sermayesinin de kullanıldığı inşaat sektörü içinde kullanıldı.

Bilindiği gibi en büyük kazanç inşaatta. En vahşi emek sömürüsü de bu sektörde yapılıyor.

Türkiye’de yaşayan her 6 kişiden birinin İstanbul’da yaşadığını düşünürsek sömürü ve kazancın aynı anda şekillendiği İstanbul’u iktidarın neden vermek istemediğini anlarız.

***

Arazi tahsisleri, yapılan imar değişiklikleri, deniz kıyısının yalılara, yeşil alanlarının villalara dönüştürülmesi, Boğaz kenarında yükselen gökdelenler, dolar üzerinden açılan belediye İhaleleri, yollar, tüneller, alınan ve devredilen araçlar vb…

Bunlardan elde edilen sınırsız gelir!

Ve en acımasızca bölüşümün yapıldığı mafyalaşmış bir düzenin oluşturulduğu anakent…

***

Elde edilen kayıt dışı gelirin azının yoksul halka, aslan payının siyasilere verilmesindeki adaletsizliğin de din ve inancın kullanılmasıyla kapatıldığı yer olan İstanbul’u AKP elden kaçırmamak için direniyor…

İstanbul giderse AKP ve tek adam rejimi de gidecektir!

Görülen şu; AKP İstanbul’u vermemek için her şeyi yapacaktır.

İl ve İlçe seçim kurullarında attığı adımlarla ülkede bir algı yaratmaya çalıştı.

Geçersiz oyları yeniden saydırarak ve aradaki farkın kapanabileceği görüntüsünü vererek YSK kapısına kadar geldi.

YSK’yi kullanarak seçimi alamazsa bu kez yeniletme oyununa girebilir.
Başta CHP, kimse bu oyuna gelmemeli.  Aksi halde, “kazanılmış seçim kabadayılık gösterisiyle kaybolabilir.”

Ekrem İmamoğlu’nun gösterdiği direnci kurumsal olarak CHP de göstermeli, bu seçimin tek galibinin İmamoğlu olduğu doğrultusunda haykırışa kitlesel olarak başlamalıdır.

AKP için bir ölüm kalım meselesine dönen İstanbul için samimi mücadele sürdürülmelidir. Belli ki YSK için de halkımız ve ülkemiz için de zorlu birkaç gün daha yaşanacak.

Acaba Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u alırken bu kadar zorlanmış mıydı?…