Temmuz ortasındayız. Stockholm’a bir sessizlik hakim. Böyle bir şey düşünsem aklıma gelmezdi. Türkiye’de yaz aylarında ulaşmaya çalıştığımız...

Temmuz ortasındayız. Stockholm’a bir sessizlik hakim. Böyle bir şey düşünsem aklıma gelmezdi. Türkiye’de yaz aylarında ulaşmaya çalıştığımız kişilere ulaşamadığmızda, kurduğumuz isyan cümlesi “Herkes tatilde canım, olmaz ki” cümlesini tekrarlayıp duruyorum. Ama bu sefer iyiden iyiye şaşırarak. Öyle ki ayın başında, iki gazete, ağustosa kadar tatile girdiklerini duyurup baskıyı durdurdu. Metrolarda dağıtılan bu gazeteler bir ay tatil yapacak. Durumu tam çözebilmiş değilim. Zaten haber sıkıntısı çeken gazeteler, “Temmuzda hiç bir şey olmaz” deyip mi kapılarını kapattı, yoksa ülke çapındaki bir geleneği mi yerine getirdi, bilemiyorum.

Bizim yeni başlayanlar için İsveç’e dil kursu, temmuz başında kapanınca okul bu, tabii tatile girecek diye düşünmüştüm. Sanki İsveçliler, bizim kursun tatil olmasını bekliyormuş, herkes akın akın ülkeyi boşalttı. Üstüne bir de sanayi tatili geldi. Otomobil sektörünün İsveç’teki iki dev ismi Volvo ve kamyon üreten Scanica sanayi tatilinde. Volvo 4 hafta tatil yapıyor. Belçika’daki iki fabrikasını tatile soktu. Diğer firma Hollanda, Fransa ve İsveç’teki fabrikalarını 3 hafta boyunca kapatıyor. Tam bir durdurma yok, üretim azaltılıyor.

Fabrikalarda yapılan sanayi tatilinden çok etkilendiğimi söyleyemem ama bizim köşedeki market de sömestir tatiline çıktı, işte bu beni sarstı. Bizim küçük market gibi irili ufaklı pek çok dükkân, lokanta, kapılarını bir dosya kağıdına yazılmış ‘Tatildeyiz, şu tarihte döneceğiz’ notlarını asıp firar etmiş durumda. Ama hiç üzülmeyin Türklerin işlettiği dönerciler ve pizzacılar açık.

Küçük bir meydana bakan u şeklinde yan yana dizilmiş, birbirine bağlı, 3 katlı apartmanlardan oluşan oturduğumuz sitede de kimseler kalmadı. Geçen ay havanın iyi olduğu günlerde, daracık baklonlarda güneş banyosu yapan komşularım, sefalarını çoktan sıcak bir ülkenin deniz kenarına taşımış durumda. Türkiye’de yaz sonunda boşaltılan yazlık sitelerin sessizliğini yaşıyoruz.

İsveç’te çalışanlara bir yıl içinde 25 gün yıllık izin veriliyor. Şirketteki ilk çalışma yılında izin yok, ikinci yılında şu kadar, beş yılda bu kadar izin günün artar da denmiyor. İşçilerin yıllık izni 5 hafta. 1938’de ilk defa işçilere tatil hakkı veriliyor. Öğreniyoruz ki hak verilmez alınır, 1978’de bu izin süresi 5 haftaya kadar çıkartılıyor. Hasta olup işe gelemediğin günler, yıllık izninden düşürülmüyor. Gelemediğin ilk gün ücretin kesiliyor. Sonraki günler yüzde 80’ini almaya devam ediyorsun. Doktor raporu gerekmeksizin 5 iş günü arka arkaya hastalık izni kullanabiliyorsun.

Şirketlerde, fabrikalarda uygulanan sanayi tatilinin yakın zamanda değişime uğrayacağı bekleniyor. Stockholm Üniversitesi"nin etnoloji profesörlerinden Karl-Olov Arnberg “Sanayi tatili yurtdışında duyulduğu zaman çok şaşırılıyor. Özellikle uluslararası piyasalara açılmış İsveç şirketlerinde, ulaşılabilinir olmak zorunlu hale geldi. Normalde şirket ve fabrikalarda bu tatil süreci daha esnek olmalı” diyor.

Tatil yapma, yaşam tarzının bir parçası sayılan 9 milyonluk İsveç’te geçen yıl 12.7 milyon yurtdışı seyahati yapılmış. Bunların 7’de 1’i yani 2.2 milyonu iş gezisi olmuş. İş için en çok Almanya’ya gidilirken en çok turist İspanya ve Finlandiya’ya gitmiş. Araştırmalara göre İsveçli turistlerin tatil için gösterdikleri ilk dört sebep sırasıyla şöyle: “Her şeyden uzaklaşmak, aile ve arkadaşları görmek, dinlenme ve güneş”

Tatil, önce paran, böyle kapı gibi yasal düzenlemelerin, dolayısıyla vaktin olursa yapılacak en kolay şey. Olay çalışanların, beyin gücünü, bilek gücünü ortaya koyanların, tatil yapabilecek duruma getirilmesinde. Tatile çıkarsın da döndüğünde her şey yerli yerinde olacaksa. İsveç’te temmuz başından beri parlamento dahil olmak üzere “Herkes tatilde”. Tatil bitip de döndüklerinde uzaklaşmak için gittikleri her şey, bildikleri gibi olacak.