Pazartesi günü gazeteler ‘Bugün evde kalın’, ‘Sokağa çıkmayın’ manşetleriyle çıktı. Televizyonlar, akışlarını kesip kesip yaşanan

Pazartesi günü gazeteler ‘Bugün evde kalın’, ‘Sokağa çıkmayın’ manşetleriyle çıktı. Televizyonlar, akışlarını kesip kesip yaşanan durumla ilgili olarak hazırladıkları haber bandını girdi. Yeşil ve Kırmızı hat üzerinde oturanlar, metro duraklarının, akşamdan çekilen güvenlik şeritleriyle kapatıldığını gördü. Olaylardan habersiz, evinden çıkıp her gün kullandığı metro durağına giden vatandaşları, kapıda görevliler karşıladı. Vatandaşlara “Sizin için en iyisi, ikinci bir açıklama gelene kadar evinizde beklemenizdir” çağrısı yapıldı. Başkent Stockholm’den İsveç’in diğer kentlerine tren seferleri durduruldu. Hükümet, beklenen açıklamayı yaptı,  orduyu göreve çağırdığını duyurdu.
Hükümet kararıyla müdahaleyi yapan ordu, çok değil, 300 donanımlı askerle işini tamamladı. Askerler, şehirlerarası tren raylarında buzlanmanın önlenmesi ve karın temizlenmesi için devreye girdi. Nassjö bölgesinde 60 yakın makas, ordu mensuplarınca tekrar çalışır hale getirildi. İsveç, 2010 Şubat’ının son günlerinde, tarihi bir hafta yaşadı. Ne hükümette, ne de ordunun elinde bond çanta yoktu. Karşılıklı pazarlıklar yapılmadı.
Son yirmi yılın en sert geçen kışı yaşanıyor İsveç’te. Ülkenin kuzeyinde, eksi 49, 5’le, yarım yüzyıldır görülmeyen soğukluk dereceleri kaydediliyor. Rekor üzerine rekor kırılıyor. Geride bıraktığımız hafta da İsveçliler için kaosla başladı. Kar yağışı ve buzlanmadan dolayı iptal edilen metro seferleri, kenti birbirine katmaya yetti. Metro hatlarından, hatırı sayılır ölçüde durak kapatılınca yaklaşık 2 milyonluk kent Stockholm, güz güneşi altındaki İstanbul’un trafik karmaşasını yakalıyı verdi.
Bir metro treni, 10 otobüsün taşıdığı insanı taşıyor. Trenler, işe gidiş ve akşam dönüş saatlerinde, her beş dakikada bir kalkıyor. Böylesine bir lüksle, toplu taşımayı tercih eden İsveçliler, otura otura, makul zamanlarla işlerine gidip geliyorlar. Trenler işlemeyince, sayıları arttırılsa da otobüsler, ihtiyaca cevap vermedi. Kar, buzlanma, şehir içi karayollarında artan otobüsler, özel araçlarıyla trafiğe çıkanların sayısında artış, sefer sayısı artan taksiler, trafiği hepten tıkadı. Trafik tıkalı değilken 15 dakikada alınan yol, arabayla 2 saatte anca gidilebilinince Stockholmlüler isyan bayrağını çekti.
Kriz masası kuruldu. Sorunun çözümü için, hükümet yetkilileri dâhil herkes, masaya oturdu. İstanbullunun her gün bir benzerini yaşadığı trafik sorununu, İsveçli yetkililer o pazartesi toplanan masada çözemediler.  Sorunlar aynen salı gününe de taşındı.  Ama Kraliyet Teknik Üniversitesi beklemedi.  Bir kişi için yaşanan gecikmelerin maliyetini hesapladı, salı günü gazetelere servis etti. Buna göre bir Stockholmlünün trafikte yaşadığı gecikmelerden dolayı kaybı, saat başına 300 kron çıktı, yaklaşık 60 TL. Eldeki eleman ve kaynaklarla sorun çözülemeyince hükümet, orduyu göreve çağırdı. Şehirlerarası tren yollarlının temizlenmesi görevi belli bölgelerde orduya verildi.
Bir kriz çıktı. Hükümetle ordu aynı masaya oturdu. “Zirve gayet iyi geçti.” Buzlanan raylar temizlendi. Çarşamba günü tren hatları kısmen açıldı. Her şey Stockholmlünün rahatı için. Soruyorum şimdi? Arada bizi düşünen de var mı?