Ülkede rejimin kalıcı hale getirilmesi için iktidar eliyle yeni bir dönem inşa edilirken başta CHP olmak üzere muhalefet partileri bu kez sırtlarını “yorulmuş” ittifaklara değil sınanmış güç birliklerine dayama cesareti göstermeli.

İttifak matematiği bu kez işe yaramaz
Fotoğraf: AA

Ufukta yine sandık var. 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel yönetimler seçimiyle birlikte Türkiye son on yılda onuncu kez sandığa gidecek. İstanbullular için ise tekrar seçimle birlikte bu sayı on bir olacak. Yerel, genel, referandum derken neredeyse her sene yurttaşın önüne sandık geldi. Öyle ki, kendimizi de katarak söylüyorum ülke yurttaşından artık seçmen diye bahsetmeye başladık.

İktidar ve muhalefet cenahında bloklar, masalar oluşturuldu. Neredeyse iki partili bir sisteme geçildi. 10 Ağustos 2014 seçimlerinden bu yana iktidar lehine oluşan yüzde 48-52 durumunun değişmeden günümüze kadar devam etmesi, bu konuyu daha net anlatmaya yardımcı olan bir sonuç olarak duruyor.

14 MAYIS’IN DERSLERİ

Sürekli seçimle geçirilen bir on yılın üstüne gelen tarihi son yenilgiyle birlikte, doğal olarak muhalefetin izlediği siyasette birçok şeyin değiştirmesi beklendi. Aslında bunun işaretleri haziran ayı itibari ile başladı da. İYİP’te ayrılığa varan tartışmalar, CHP Kurultayı, 6’lı Masa değerlendirmeleri vs.

Ayrıca AKP ve MHP arasında yargı üzerinden devam eden gerilim, 14 Mayıs sonrası oluşan yeni Türkiye’de, bir önceki pozisyonu korumanın herkesi için zor olacağını gösteren gelişmelerden biriydi.

Yurttaş, 10 yıldır kesintisiz yürüttüğü ‘değişim’ mücadelesinden vazgeçmemekle birlikte –bunun en net ifadesi 29 Ekim kutlamalarıydı- Meclis’e sıkışmış siyasete destek verme döneminin kapandığını her fırsatta ifade etti. Bu dönemde haber kanalları ile birlikte siyasi figürlerin ekran reytingi bile düştü.  

Yerel seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte harekete geçme zamanının geldiğini düşünen siyasi partiler, bildik yöntemlerle sahne almaya başladı. En bilindiği neredeyse ezberlenen klişe ittifaklar. Muhalif medyanın köpürtmesiyle gündemden düşmeyen CHP-İYİP yakınlaşması ilk hamle oldu. Açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla,  yeni göreve gelen Özel de koltuğu sallanan Akşener de riske girmeden sonuç alma eğilimindeler. Yüzde 48-52 olsun ama belediyeler biz de kalsın yaklaşımı.

Seçimlerden zaferle çıkan Erdoğan, muhalefet partilerinin yanlışlarına rağmen ayakta kalan yüzde 48’in varlığını hesaba katmadan adım atamıyor. Onun da ilk hedefi 52-48 dengesini korumak ve bu denge içinde büyük şehirleri yeniden ele geçirmek.

Kısacası herkesin rollerini ezberlediği oyun yeniden sahnede.

KEKLİK KALDI MI?

Anketlerde kararsızların yüksek oranı farklı bir yönü işaret etse de, partiler 2019 seçim sonuçları üzerinden hesap yapmaya devam ediyor. CHP’nin, “tek başına kazanılacak, işbirliği ile kazanılacak, zor kazanılacak” gibi tasnifler yaptığına dair kulisler haber sitelerinde yerini aldı. Beş yıl boyunca hiçbir şey yaşanmamış, hiçbir şey değişmemiş gibi yapılan hesapların bugün ne kadar karşılığının olduğu konusunda çok ciddi bir soru işaretleri var. Çantada keklik oylar, ya da “tıpış tıpış” sandığa koşan seçmeninin kaldığı varsayımı, partilerle birlikte adayları da büyük bir hayal kırıklığına uğratabilir.

Sadece Erdoğan karşıtlığı üzerinden yapılacak “ittifak, işbirliği, güç birliği” yeterli olmayacaktır. Şurası açık ki geleceğe dair birbirine daha yakın bir duruşun yanında yaşanılan kente dair ortak değerlendirmeler hem önümüzdeki seçimler hem ülke geleceği için, her türlü ittifaktan daha kıymetli olacaktır.

İttifaklar üzerinden ülkeyi teslim alan İYİP ve Zafer Partisi sağcılığı, tek kurtuluş olarak sunuluyor. Saray rejimi başka türlü geriletilemez duygusu hâkim kılınmaya çalışılıyor. Matematik hesapları masanın yine başköşesine alındı. Halkı ilgilendiren başlıklar ise şimdiden geriye itilmiş durumda. Siyasetin farklı renkleri ise görünmez kılınmaya çalışılıyor.

Muhalefet partileri ve onların adayları için bundan sonra yol ikiye ayrılıyor. Ya ittifak denilen garip aritmetik toplamlar üzerinden bir var oluşu deneyecekler ya da sokağın sesine ve taleplerine kulak verilecek. Özgür Özel’in ilk önemli sınavı da bu olacak.

Eğer muhalefet partileri ikinci yolu denerse yanında işbirliği yapacak çok sayıda kişi ve kurum bulabilir. Örnek mi? Bugün TMMOB’un organize ettiği “V. İstanbul Kent Sempozyumu’ başlıyor. Etkinlik “doğadan ve bilimden yana, karar alma süreçlerinin demokratikleştiği bir kent yaşamının örgütlenebilmesi yolunda önemli bir adım olacağına inanıyoruz” diyerek duyuruldu. İki gün boyunca farklı başlıkta oturumlar düzenleniyor. Muhalefet partileri bir kez olsun sırtlarını “yorulmuş” ittifaklar yerine sınanmış güç birliklerine dayama cesareti göstermeli.

∗∗∗

ÖZDAĞ’IN YENİ HESABI

İttifak işlerinin geldiği noktayı en iyi ifade eden çağrı Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’dan geldi. Özdağ düne kadar ağza alınmayacak her türlü lafı ettiği Akşener’e ittifak yapalım dedi. Akşener’in dağılmak üzere partisinden kalanları içermeyi hedefleyen girişime İYİP’in sıcak bakması çok zor. Ama seçmenin kafasını karıştıracaktır.

Bununla birlikte tıpkı İYİP gibi Özdağ’ın eli genel seçimlerde olduğu kadar güçlü değil. Gizli protokol yapması zor görünüyor.

Ümit Özdağ