İYİ Parti limandan ayrıldı

İYİ Parti’nin 4 Aralık günü yapılan Genel İdare Kurulu toplantısında seçimlere bağımsız girme yönelimi değişmedi. CHP’nin ‘yerel seçimde işbirliği’ teklifi, Kurul’da oy çokluğuyla reddedildi.

Toplantının ardından kameraların karşısına geçen İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, seçime “hür ve müstakil” şekilde katılma kararının gerekçelerini açıkladı. Zorlu, İYİ Parti’nin ülkenin kutuplaştırıldığı bir dönemde kurulduğunu ifade ederek, “Hiç kimsenin şüphesi olmasın, ülkemizi karanlığa sürükleyen muktedir siyasi anlayışın karşısında durmaya ve fakat milli mukaddesatımıza milletimizin üçüncü bir yol, bir alternatif çağrısına da sahip çıkarak yol yürümeye devam edeceğiz” dedi.

İYİ Parti’nin bu kararından saatler önce HEDEP de yerel seçimlere kendi adaylarıyla girme eğiliminde olduğunu duyurdu. Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Merkez Yürütme Kurulu’nun önerisini Parti Meclisi’nin değerlendirip karara bağlayacağını kaydetti.

Gelişmeler şimdilik, 31 Mart seçimlerinde muhalefetin büyükşehirler dahil ayrı adaylarla yurttaşın karşısına çıkacağını gösteriyor. Henüz adaylarını belirleyemese de AKP-MHP bloku ise ortak adaylarla yarışa girecek. Son seçimde Cumhur İttifakı’nın içinde yer alan diğer bileşenlerin nasıl pozisyonlar alacağı zaman içinde belli olacak. Yeniden Refah Partisi, biri Manisa adayı olmak üzere 87 adayını ilan etti. Geriye kalan 86 adayın 2’si il belediye başkan adayı, 61’i ilçe belediye başkan adayı ve 23’ü belde belediye başkan adayı. BBP de büyükşehirlerde ittifaka yeşil ışık yaktı, özellikle İstanbul’un altını çizdi.

Muhalefetteki strateji değişiminin kaynağı, Mayıs 2023 seçimlerinin sonuçlarıyla doğrudan ilgili. Seçimin kaybedilmesi hem birlikte durma formülünün işe yaramadığı yönündeki fikirleri yaygınlaştırdı hem de seçime kadar iktidara karşı oluşan geniş cephenin içinde yer alan unsurların birbirlerine karşı biriktirdiği rezervler, seçimden sonra ayrı inisiyatifler geliştirme hamlelerinin itici gücü oldu.

İYİ Parti’nin seçimlere ayrı girme kararı da bu çerçevede okunabilir. Yıllardır büyük potansiyeller biçilen parti, aradan geçen yıllara rağmen kabuğunu kıramadı. Akşener ve kurmay ekibine göre bunun nedeni CHP ile kurdukları ortaklık. Zaten Akşener bunu seçimlerden bir ay sonra “CHP'den seçime girmek için istediğim 15 vekil hayatımın en büyük pişmanlığıdır” diyerek ifade etmişti. İYİ Parti, CHP’ye yakın olduğu sürece iktidarın etki alanındaki seçmenle bağ kuramayacağını, kendi sağ kimliğini belirgin hale getiremeyeceğini düşünüyor ve bu denklemi değiştirmenin “müstakil” bir siyasetle mümkün olabileceğini savunuyor.

İttifaktan kopmanın İYİ Parti için öngörülebilir ilk sonucu, ülkenin batı bölgelerinden aldığı desteğin çok büyük bir kısmını kaybetmesi olacaktır. Türkiye’nin kıyı bölgelerinde yaşayan kentli, seküler ve muhalif genç kitlelerin milliyetçili hassasiyetlerle siyasi tercihini belirleyen kesimi üzerinde etkili olan İYİ Parti, muhalefetle aday yarıştıracağı ve günün sonunda iktidarın adayının seçilme ihtimalini güçlendirecek bir politikayla mevcut kitlesini blok halinde konsolide etmekte zorlanacaktır. Çünkü bilhassa İstanbul ve Ankara’da iktidar karşısında oluşan taban ittifakının dağılması kolay değil.

Diğer yandan, CHP’ye aldığı mesafe, geleneksel sağ tabanda İYİ Parti’ye dönük negatif yaklaşımı bir nebze törpüleyebilir. Yapılan manevranın esas hedefi de bu. Ancak o noktada Erdoğan’ın sağ seçmen nezdindeki imajının kayda değer bir düzeyde kırılması gerekir ki İYİ Parti buradan kendine bir kanal açabilsin. Aksi durumda İYİ Parti’ye sağdan akan oy, Yeniden Refah’ın aldığının çok ötesine geçemeyecektir. Başka bir deyişle, İç Anadolu’dan alınan oy, batıda kaybedilen oyu telafi edemeyecektir.

Şurası açık ki İYİ Parti, mevcut oy oranını yeterli görmüyor ve daha fazlasını istiyor. Şimdi kendisine, Millet İttifakı’nın içinde hapsolduğu yüzde 10 seviyesini aşma hedefini belirledi. Bu nedenle güvenli limandan ayrılarak bilinmezlerle dolu açık denizlere yol almayı tercih etti. Üstelik yerel seçimlerde belediyelerin iktidara kaybedilmesi riskini doğurmayı da göze alarak…

Acaba gerçekten İYİ Parti’nin tarif ettiği türden bir “üçüncü yol” var mı ve iddia edildiği gibi hâlâ memleketin kutuplaşmış ortamından sıyrılan bir merkez sağ seçmen kitlesi yerli yerinde durup kendi kurtarıcısını bekliyor mu? Eskinin ezberleri bugün de geçerli mi? Ya da sağ siyasetin arka koltuğunda İYİ Parti’nin de sıkışabileceği bir boşluk kaldı mı? Bu soruların cevabını 31 Mart akşamı alacağız ama girilen bu istikamet İYİ Parti için sonun başlangıcı olabilir.