AKP’nin, Gülen’e eskiden verdiği destekle tanınan Reşat Pelek’i başkan olarak atadığı Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu çalışmalarına hızlı başladı. Darbede bombalı saldırıya uğrayan Meclis’in bu meseleyi çözmek için çaba harcaması takdire şayan.

Ekim ayı takvimini belirleyen komisyon, ilk oturumunun ardından son 14 yılda görev yapan Genelkurmay başkanlarını dinleme kararı almış. Komisyon üyeleri. eski paşalara “FETÖ’cü subaylar orduya nasıl sızdı?” sorusunu yöneltecekmiş.

Hilmi Özkök, Yaşar Büyükanıt, İlker Başbuğ, Işık Koşaner, Necdet Özel göreve geldikleri sırayla komisyonda bu soruya yanıt vereceklermiş.

• • •

Başlangıç için gayet güzel adımlar... Fotoğrafta bir eksiklik yok mu? Bu genelkurmay başkanlarının YAŞ toplantılarında ihraç etmek istedikleri subayları 2003’ten bu yana kim korudu? Bunları soracakları kimse yok mu? İhraç kararlarını engelleyenlere komisyon soru sormayacak mı?

İnsanın aklına ardı ardına sorular düşüyor... Darbeden önce hazırlanan ana FETÖ iddianamesinde de, 13 yıl içinde ihraç kararları alınmamasına dikkat çekilmişti. Peki bunun darbenin oluşumunda hiç katkısı yok mu? O korunan subayların, ihraç edilmek bir yana, kumpas davalarıyla başı yenenlerin yerine yükselmesini kimler sağladı? Bugün darbeden tutuklanan subayların önünü kimler açtı? Bazı davalarda “savcılık” yapan siyasilere de komisyon acaba davet gönderecek mi?

• • •

Hayır, enişteyi bile komisyon daveti gidiyorsa, bu işte bir eksiklik yok mu?

Tabi ekim ayı programı bu, bakarsınız kasımda sürpriz davetler olur kimbilir. Son bir not... Genelkurmay Başkanlığı yaptığı sırada “terör örgütünün 1 numarası” diye tutuklanan Başbuğ, komisyonda neler söyleyecek bakalım...

***

Bahçeli sevdasında birinci olan gazete

kafamda-deli-sorular-o-subaylari-kim-korudu-196521-1.

“Reisten çok reisçilik” tartışmasını duymuşsunuzdur. Erdoğan’ı kim daha çok seviyor, kim onun adını kullanarak kendine alan yaratıyor krizi kaç zamandır havuzda yankılanıyor.

Belli ki havuzun ifrat-tefrit sıkıntısı sadece Erdoğan meselesinde değil. Son dönemde Bahçeli’ye destek konusunda MHP tabanından daha ateşli haldeler. Akşener’in adaylığı döneminde Bahçeli’ye verdikleri desteği Ülkü Ocakları bile vermemişti.

MHP Lideri’nin başkanlık için referandum sinyali vermesinden sonra benzer bir dalga kabardı yine havuzda. Verdikleri destek vermiyormuş gibi, eleştirenlere da dayak atma görevini üstlenmişler.

CHP Sözcüsü Selin Sayek Böke’nin Bahçeli’yi “Saray’ın yedek lastiği” diye nitelemesine fena bozulmuşlar. MHP’nin yayın organı olarak bilinen Ortadoğu gazetesi bile Böke’ye tek kelime etmemiş dünkü sayısında. Ortadoğu yazarları sadece, “Bahçeli bunu dedi, ama hele bir sorun niye dedi?” tadında tefsir makaleleri kaleme almış. Ama havuzun en küçüğü Güneş, manşetten Böke’ye vurmuş, “Bu nasıl ağız” başlığıyla.

Havuzda yarışılır ama havuzla yarışılmazmış.

***

Kim bu olağan şüpheliler?

kafamda-deli-sorular-o-subaylari-kim-korudu-196520-1.

“Darbenin siyasi ayağı” tartışması AKP’de sıkıntı yaratmaya devam ediyor. İktidar milletvekilleri katıldıkları televizyon tartışmalarında bu alana da neşter atılmasını isteyince Başbakan Yıldırım’dan uyarı gelmiş. Milletvekillerini gruplar halinde toplayan Yıldırım, “Buradan meydan okuyorum. AK Parti içinde bakan ve milletvekili düzeyinde kesinlikle FETÖ’cü yoktur. Emin olabilirsiniz” demiş.

Açıklamanın sadece “bakan-milletvekili” alanında bir taahhüt içermesi dikkat çekici. Başbakan, partisine üye büyükşehir belediye başkanları adına taahhütte bulunamamış mesela. Ya da il başkanları düzeyinde... Valla açık söyleyeyim, AKP’de bakan-milletvekili dışında herhangi bir görevim olsaydı fena bozulmuştum. Şimdi herkes oldu mu sana olağan şüpheli...

***

Oyun kurucu mu, oyun bozan mı?

kafamda-deli-sorular-o-subaylari-kim-korudu-196522-1.

Bahçeli’nin başkanlık meselesinde referandumu gündeme getirmesini, Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök köşesinde şöyle yorumlamış: “Türkiye’nin en etkili oyun kurucusu Devlet Bahçeli.”

Evet, bazı meselelerde aldığı kararlar, çoğunluğu AKP’nin ekmeğine yağ sürse de kritik rol oynadı. Ama seçimler konusundaki çıkışlarının sonucu kendisi için de partisi için de pek parlak olmadı.

Ertuğrul Bey iyi hatırlayacaktır. Doğan grubu, 2002 yazında Frankfurt’taki matbaasının açılışına bazı siyasileri özel uçakla götürmüştü. Koalisyon ortaklarının da katıldığı bu davetin arkasında komplo arayan Bahçeli, temmuz sıcağında bir yörük çadırında erken seçim resti çekmemiş miydi?

Bahçeli’nin bu restiyle gidilen 3 Kasım 2002 seçimlerinde ne olmuştu? “Oyun kurucu” Bahçeli, kendisini de partisini de barajın altına gömmemiş miydi?

Palamut akınından hep bunlar yeminle.

***

Gazetesinin haberlerini rakibine gizlice satan kim?

Babıâli’nin tektekçi meyhanelerine yetişemedim. Mesleğe girdiğimde Cağaloğlu lağvedilmiş, Güneşli-İkitelli hattına göçmeye başlamıştı. Bu civarda tektekçi meyhaneleri yoktu elbette matbuat dedikodusu yapacak. Ama mesele dedikodu olunca, ne meyhane istiyordu ne de bir ‘tek’.

Her neyse... Bu ara ülkedeki siyasi atmosfer bu dedikoduları sıkıcı hale getirse de geçen hafta kulağıma gelenler, kara bulutları dağıtacak kadar renkliydi.

Efendim, büyük gazetelerden birine bir başka kurumdan bir arkadaş transfer edilmiş. Tabi ayrılınca, eski gazetesinin gözünde kıymete binmiş. Epey yüksek bir maaşla yeniden davet almış. Prensipte de anlaşmış eski gazetesiyle. Birkaç ay sonra birlikte çalışmak için el sıkışmışlar.

Bu süre zarfında, halihazırda çalıştığı gazetedeki yöneticiler bir şey fark etmiş. Üzerine konuştukları, hazırladıkları haberler daha basılmadan, malum elemanın eski gazetesinde yayınlanıyormuş. Bir olmuş, iki olmuş... Örnekler sıklaşınca bu arkadaşı “teknik takibe” almışlar. Sonuçta foyası ortaya çıkınca da hızla istifasını sağlamışlar. Tabi eski gazete, “haber taşıyan” elemanı yeniden istihdam etmiş. Vefa diye buna derim!