Veli isterse çocuğunu kız okullarına gönderebilmeli, isterse erkeklerin gittiği okullara gönderebilmeli. Şimdi buradan hareketle karma eğitime karşı olduğum söyleniyor. Tam tersine özgürlükçüyüm…”

Yeni Milli Eğitim Bakanı’nın öncelikli hedefi laik ve bilimsel eğitimin son kırıntılarını da yok etmek. Fiili uygulamalar ve yönetmelikler eliyle çok sayıda okulda, okul türünde kaldırılan karma eğitim hakkını tamamen ortadan kaldırmak.

Muhalefetin bir bölümünün AKP iktidar olduğu günden bugüne en sık kurduğu cümlelerden biri eğitimin yapboz tahtası haline getirildiği sözleriydi. Yeni gelen Milli Eğitim Bakanı’ndan beklentiler sıralandı her kabine değişikliğinde. Liberallerin başını çektiği AKP’nin ilk 10 yılının son derece demokratik olduğu safsatası ise yapboz denilerek AKP’nin yarattığı kötülüğü görünmez kılan bu sözlere eşlik etti.

Eğitim alanında hangi bakan gelirse gelsin eğitimin paralılaştırılması ve dinselleştirilmesi uygulamaları kesintisiz sürdürüldü. Paranın padişahlarının kapit alizmin, emperyalizmin bekası için kurulan liberal dil yaşama dair ne varsa satılığa çıkaranların, neoliberal politikaların ‘meşruiyetinin’ sağlayıcıları oldu.

Seçim sonrası attıkları her adımla siyasal İslam rejiminin hızlandırılacağını bağıra bağıra ilan ediyorlar. Önceki yıllarda imzalanan protokollerden çok daha kalıcı, köklü olan ÇEDES adıyla okulların imamlara, cemaatlere teslim edilmesi ile kamusal, laik eğitim hakkı, Anayasa tartışmaları ile kadınların, kız çocuklarının ‘başörtüsüne özgürlük’ adı altında eğitim hakkından çalışma, miras, karma eğitim hakkına, can güvenliğine, yaşam hakkına kadar yıllardır kazanılan tüm hakları saldırı altında. Milli Eğitim Bakanı’nın özgürlükçülük adı altında karma eğitim hakkını tamamen ortadan kaldırmayı amaçlayan bu cümleleri de ne münferit ne tesadüf.

*** 

Cehenneme giden bu yol taşlarını da 21 yıldır adım adım döşediler. 2002 yılından bugüne başta imam hatip okullarının artışını (ve çocukları ucuz/bedava işgücü haline getirmek için meslek liselerini) amaçlayan okullaşma politikası ile ortaokuldan, 9 yaşından itibaren imam hatip ortaokullarında/ liselerinde karma eğitim tamamen kaldırıldı. Çok programlı Anadolu liseleri için düzenlenen yönetmelikle tüm lise türlerinde karma eğitimi yasal olarak da kaldıran düzenleme hayata geçirildi. Şimdi Milli Eğitim Bakanı’nın kurduğu cümleleri o yönetmeliğin çıkarıldığı günlerde Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın kurdu. “Biz karma eğitimi özgürlük meselesi olarak görüyoruz. İsteyen veliler çocuklarını karma eğitim yapan okullara, istemeyenler kızların/ erkeklerin ayrı eğitim gördüğü okullara gönderebilir” diyerek…

2021 Aralık ayında gerçekleştirilen Milli Eğitim Şurası’ndaki temel hedeflenen biri 4-6 yaş Kuran kurslarını yaygınlaştırmaktı, bu kurslara giden öğrenci sayısının 1 milyonu aştığı Diyanet tarafından açıklandı. Her gün valilerin, kaymakamların, Diyanet çalışanlarının, il/ ilçe milli eğitim müdürlerinin katılımıyla toplum temelli kurum adı altında bu yerlerin açılışına hızla devam ediliyor. Ve bu yerlerde çocukların 4 yaşından itibaren saçları, bedenleri kapatılıyor; karma, laik, bilimsel eğitim hakkı gasp ediliyor. Her çocuk için 5 yıl süreyle geçerli maddi eğitim desteği ve okul öncesi eğitimin zorunlu ve ücretsiz olamaması nedeniyle yoksulluğun getirdiği çaresizlikle yoksulların, emekçilerin çocukları bu yerlere mecbur bırakılıyor.

Okullarda, üniversitelerde toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan dersler, programlar, toplumsal cinsiyet eşitliği tutum belgesi ‘milli ve manevi değerlere’ mütenasip bulunmadığı için adım adım yok edildi.

***

‘Özgürlükçülük’ adı altındaki bu söylem de dünyanın her yerinde sağcı, gerici, ırkçı tüm yapıların söylemi… Milli ve manevi değerler adına Vatikan’ın cümlelerini kuruyor, Türkiye tarihinin en sağcı, gerici ittifakının sözcüleri…

4 yaşındaki çocukların saç telini dahi yasaklayan karanlık Türkiye tarihinin en büyük saldırısına hazırlanıyor. Ve tüm toplumu bu gericilikle kuşatmak için ilk hedef kadınlar ve kız çocukları…