Seçim yenilgisi ardından muhalefetin örgütlenme yaklaşımına dair birçok tartışma yapıldı. Hem kurumsal alanda hem de toplumsal alanda örgütlenme biçimleri çeşitli sorun alanları bağlamında ele alındı, alınıyor. Toplumsal alana ilişkin olanlar genellikle gündeme göre kırsal alandan kentsel alana, yerel yönetimlerden Meclis’e, halk mücadelesinden sermaye ilişkilerine uzanıyor. Kimi yayınları dışarıda tutarsak, sosyal medya aceleciliği ve indirgemeciliği nedeniyle tartışmanın büyük oranda “tarafların” birbirine parmak salladığı, besleyici olmaktan epey uzak biçimde ilerlediğini söylemek yanlış olmaz.

Tüm bu tablo içerisinde örgütlenme konusuna yönelik bir çerçeve ihtiyacı olduğu da ortada. Sanıyorum bu türden metinler biriktikçe ortaya çıkacak yeni sorular örgütlenme arayışlarının çerçevesini oluşturacaktır. Bana kalırsa burada önemli olan yapıcı kalmak gibi görünüyor. Bu nedenle ben de köşenin kır-kent, anti-kapitalist ve anti-emperyalist örgütlenme-mücadele ekseni üzerine kurulu içerikleri sınırında yapıcı olduğunu düşündüğüm vaka, eylem, söz, fikirleri öne alarak katkı vermeye çalışacağım.

Bu uzun giriş ardından hem kırsal hem de kentsel örgütlenme ve mücadelelerin tüm dünyada ister kurumsal ister toplumsal alana dair olsun yeni sorularla karşılaştığını hatırlayarak; dert ettiğimiz siyasal, mekansal ölçek çerçevesinde sorularımızı ve perspektifimizi ortaya koymayı hedeflemek anlamlı olacağa benziyor. Örneğin yukarıda toplumsal, kurumsal, kentsel-kırsal gibi ayrı alanlar gibi ele alınan konuların birbirleriyle ilişkili olarak nasıl ele alınabileceğini düşünebiliriz. Bunun için sıfırdan başlamak yerine bazı metinlerin kolaylaştırıcı işlevinden faydalanabiliriz.

***

Saturnino Borras’ın geçtiğimiz Mayıs’ta Journal of Agrarian Change’de yayınlanan Güncel Tarımsal, Kırsal ve Kırsal-Kentsel Hareketler ve İttifaklar (Contemporary Agrarian, Rural and Rural–Urban Movements and Alliances) başlıklı makalesi bu anlamda birlikte düşünebileceğimiz bir katkı olarak ele alınabilir. Borras birçok ülkede tarım ve kır araştırmaları üzerine çalışan bir Profesör. Bu nedenle bana göre farklı coğrafyalardan edindiği verileri sentezleyen güncel bir perspektife sahip olması katkısını besleyici ve anlamlı kılıyor.

Sözünü ettiğim makale esasen Henry Bernstein’in “Özgürleştirici Kırsal Siyaset İnisiyatifi”nin (ERPI, Emancipatory Rural Politics Initiative) araştırma gündemini ve buna bağlı yayınlarını, “kırsal siyasetin hangi sınıfları içermesi gerektiğini belirtmediği için” eleştirmesinden hareket ediyor. Bu bağlamda Borras bir yandan dergi adına tarımsal alan lehine bir tür savunma da yaparken kırsal alanın ve kırsal siyasal aktörlerinin bir resmini çiziyor. Kır-kent düzleminin çok yönlü olduğunu ve “kırdan kıra, kırdan kente, kentten kente ve kentten kıra yörüngeler” içerdiğini, bunun tarım ve tarım dışı alanlar için de geçerli olduğunu gösteriyor.

***

Kırsal alandaki emekçi sınıfları ve sosyal grupları iki kümeye ayırıyor. Toplumdan topluma farklılıklar gösteren bu kategorizasyonu Türkiye’den de bilebildiğimiz gibi “yılın bir bölümünde kendi bölgesinde/ülkesinde çiftçi ve/veya tarım işçisi olan ve yılın geri kalanında başka bir bölgede/ülkede tarımsal veya tarım dışı sektörde, kırsal veya kentsel alanlarda ücretli çalışan kişileri” kapsayacak bir ilişkisellikle ele alıyor. Borras tarımsal olan ve olmayan bu iki kümenin birbiriyle ve bir üçüncü küme olan kentsel alanla kesişimine ve bunlar içinde ve arasında kurulacak ittifakların önemine işaret ediyor.

Makale aslında köşenin vuruş sınırını aşan çok değerli birçok tartışma konusu sunuyor. Muhalefet örgütlenmesini daha sık konuştuğumuz bugünlerde bu tartışmayı gelecek yazılarda sürdürme niyetim var. Şimdilik kır-kent düzlemindeki emek hareketleri ile onların birbiri arasında kurulacak bir ittifakın önemine işaret etmekle yetinelim. Tıpkı Soma’nın, Kazdağları’nın, Cerattepe’nin, müsilajın ve daha birçok mücadelenin çağırdığı gibi.