Google Play Store
App Store
Baskı ve emek sömürüsü iç içe

Tarımsal üretimde önemli bir yer tutan kadınlar, sistemik zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Bu zorluklar, kırsal-tarımsal alanda kadınlara yönelik eşitsizlik ve şiddet gibi sorunların kökünde yatan, erkek egemenliğin ve kapitalizmin oluşturduğu baskılardan kaynaklanıyor. Kırsal alanlardaki bu tür erkek egemen baskı, toprak, su ve doğanın yanı sıra insanların ve onların emeklerinin sömürülmesiyle iç içe. Bu durum, patriarkal şiddetin kırsalda yaşayan kadınlar için ne denli gündelik bir gerçeklik olduğunu ortaya koyuyor.

NEOLİBERAL POLİTİKALARIN ETKİLERİ

Kırdan geçinen kadınlar, ekonomik ve toplumsal üretime katılım, üretim araçlarına ve diğer kamusal kaynaklara erişim ve karar alma gibi konularda cinsiyete dayalı ayrımcılıkla karşı karşıya bırakılıyorlar.

Dahası, endüstriyel tarımın yüksek maliyetli girdileri, patentli tohumların dayatılması, toprakların el değiştirmesi ve madencilik gibi birikim modellerinin tarımsal üretimin yerini alması türünden neoliberal politikalar, kırdan geçinen kadınların tarımsal üretimdeki rollerini cinsiyete dayalı eşitsizlikleri derinleştirecek biçimde etkiliyor. Bu tür politikalar kadınların üretim ve yaşam şartlarını piyasa koşullarına bağlı hale getirerek kendi yaşamları üzerindeki kontrol ve tasarruf haklarını yok ediyor.

Türkiye özelinde, örneğin tohumculuk yasası gibi tohumu piyasalaştırma hamleleri, kadınların yıllardır devam ettirdiği tohum toplama ve koruma gibi temel uygulamalara engel oluşturarak onları pazarın baskılarına daha fazla maruz bırakıyor. Benzer sonuçlar toprak ve suyun elden çıkması, tarım arazilerinin ticarileştirilmesi ve kırsal alanların sanayileşmesi gibi uygulamalarda da görülebilir. Bunlar kadınların tarımsal üretim süreçlerindeki rolünü azaltırken cinsiyete dayalı baskıları artırıyor ve yaşam alanlarını daraltıyor. Tüm bunların yanı sıra, tarımsal üretimle birlikte evdeki iş yükünü de omuzluyor ve bu nedenle hem fiziksel hem de psikolojik olarak daha fazla yıpranıyorlar.

TARIM İŞÇİLİĞİ, HEM GÜVENCESİZ HEM YIPRATICI

Kadın tarım işçileri iş cinayetleri, tehlikeli taşıma koşulları ve zirai ilaçların oluşturduğu sağlık riskleri gibi ciddi tehlikelerle karşı karşıya. Çoğunlukla güvensiz koşullarda çalışıyor, sigortasız ve düşük maaşla işe alınıyorlar. Erkeklerle karşılaştırıldığında daha ağır işlerde çalışıp daha az ücret alıyorlar ve cinsiyetlerine özel zorluklarla baş etmek zorunda kalıyorlar. Önemli bir kısmı mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan kadın tarım işçileri, sosyal güvenlik haklarından mahrum kalıyor ve enformel koşullarda çalışıyor. Cinsel taciz, tecavüz ve şiddete de maruz kalıyor, güneş altında uzun saatler sağlıksız koşullarda çalışıyor ve çadırlarda geçen ev hayatının sorumluluğunu da üstleniyorlar. Güvencesiz koşullarda çalışan mevsimlik kadın işçiler de genellikle erkeklerden daha az ücret alıyor ve aldıkları ücretler çoğu zaman erkeklere veriliyor.

HALKÇI KÖYLÜ FEMİNİZM

Küresel bir köylü hareketi olan La Via Campesina’nın öncülük ettiği halkçı köylü feminizmi, küresel güneydeki kırsal ve yoksul topluluklardaki kadınların deneyimlerine odaklanan bir mücadele perspektifi sunuyor. Kadınların ekonomik, sosyal ve politik yaşamda eşit söz sahibi olması için mücadele ederken, sosyalist-feminist bir gündemi kapsayacak şekilde köylü kadınların karşılaştığı özgül zorluklara dikkat çekiyor. Kadınların gıda üretimi ve çevre koruma gibi alanlardaki önemli rollerini ön plana çıkarıyor ve kadınların toprak gibi doğal kaynaklara ulaşıp bu kaynakları yönetebilmelerini sağlayarak ekonomik bağımsızlıklarını ve güçlenmelerini destekliyor. Aynı zamanda, kadınların toplum içindeki geleneksel rollerini güçlendirmeyi ve cinsiyet eşitliği ile kadın haklarını genişletmek için yerel kültüre uygun stratejiler oluşturmayı amaçlıyor.