Her şey, 1 Ocak 2006’da bir web sayfasının açılmasıyla başladı. Bir grup İsveçli, yeni bir siyasi parti kurmaya karar verdi.....

Her şey, 1 Ocak 2006’da bir web sayfasının açılmasıyla başladı. Bir grup İsveçli, yeni bir siyasi parti kurmaya karar verdi. İnternet üzerinden amaçlarını ve kendilerini tanıtan grup, partinin kurulması için web sitesi aracılığıyla imza toplamaya başladı. Bu partinin istekleri, insanları öyle cezbetti ki yaklaşık 9 milyonluk ülkede, 2 günde 3 milyon kişi bu siteyi ziyaret etti.
4 Ocak’ta toplanan imzalarla İsveç’in Yüksek Seçim Kurulu’na başvuruldu. Seçim Kurulu, elektronik imzaları kabul etmedi.  Manuel imza isterim diye tutturdu. Ekip, 10 Şubat’ta en az 1.500 imza gerektiren kâğıtları toparlayıp Seçim Kurulu’na götürdü. İncelemelerin ardından kurul, 15 Şubat’ta kararını açıkladı ve ‘Korsan Parti’ kuruldu.
Korsan Parti, tüzüğüyle, üyeleriyle, merkez yönetim kuruluyla tam bir siyasi parti. Hiçbir eksiği yokmuş gibi görülen bu siyasi partiyi, adındaki gibi ‘korsan’ yapan politikası. Parti yöneticileri, vergi politikası üretmiyor, dünyada yaşanan ekonomik krizden İsveç’i nasıl kurtarırız için kafa yormuyor, İsveçlilerin gurur duydukları sosyal devleti, ‘sosyal adaleti nasıl geliştiririz’in peşinden koşmuyor. Kadın sorunları, küresel ısınma kesinlikle bu partinin siyasi çalışma alanı içine girmiyor. Onların derdi başka. Korsan Parti çatısı altında buluşanlar, korsanlık yapmak istiyor.
Özellikle 11 Eylül sonrası tüm dünyada terörizm korkusuyla artan güvenlik önlemleri İsveçli yetkilileri de alarma geçirdi. Şimdi İsveç’te internet üzerinden yapılan tüm yazışmalar izleniyor. Yurtdışı bağlantılı telefon görüşmelerinde, MSN konuşmalarında ‘belirli’ kelimeler saptanırsa bunlar dinlemeye alınıyor. İnternet üzerinden video paylaşımları da inceleniyor. Korsan Parti’nin ana politikası, öncelikle herkesi terörist ilan eden bu uygulamanın kaldırılması için siyasi mücadele vermek. Partililer, bireylere internet üzerinden iletişim özgürlüklerinin geri verilmesini istiyor.
İsveç’te tamamen yasaklanan internet üzerinden film ya da müzik indirmenin de serbest bırakılmasını istiyorlar. Korsan Parti, sanatın her dalının paylaşımla güç kazanacağını ve internete getirilen yasakların insanlığın ortak gelişimini engelleyeceğini savunuyor. Yasaklama yerine çözüm olabilecek başka uygulamalar için kafa yoruyorlar. İnternet yasaklarını, dünyanın yuvarlak olduğunu kabul etmemekle aynı kefeye koyuyorlar. Şu an yetkileri elinde bulunduranları da çözüm için kolaycılığa kaçmakla suçluyorlar.
İşte bu amaçla yola çıkan Korsan Parti, bireysel e-posta adresi denetim altında olan, internetten bir şeyler indirip izlemek isteyen pek çok İsveçli’den destek gördü. Bu destek 17 Eylül 2006 ulusal seçimlerinde, partinin yüzde 4 barajını aşmasına yardımcı olmadı. Ama partililer, bu ilk seçimin ardından daha iyi ve organize çalışmaya başladı. Korsan Parti 3 yıl gibi kısa sayılabilecek bir sürede, kendisine pek çok parti üyesi topladı. “Bu partiyi destekliyorum ve içinde yer alıyorum” diyen üye sayısıyla İsveç’teki yılların partisi Hıristiyan Demokratlar’ı arkada bırakmış durumdalar.
Ürettiği politika alanının sınırlığına rağmen Korsan Parti, tüm bu çalışmaların meyvesini geçen hafta sonu İsveç’te yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde topladı. İsveç’in Avrupa Birliği’ndeki 18 sandalyesinden birine, Korsan Parti’nin ikinci başkanı Christian Engström, oturacak. Sandalye sayısının azlığından olsa gerek, AB seçimleri İsveç’te çok büyük bir heyecan ortamı yaratmıyor. Ama demokrasinin, seçim ortamının kendisi güzel. İşte bu nedenle aranan heyecan, açılan sandıklardan bir sürprizin çıkmasıyla bulundu. Parti ambleminde siyah korsan bayrağı kullanan bu parti, şimdi Avrupa Birliği’nde sadece uzmanı olduğu konuda siyaset yapacak. AB’nin baskıyla İsveç’te uygulamaya sokulan yasakları geri püskürtmeye çalışacak. Bu maya, öyle veya böyle tutarsa, siyasi partilerde tek bir sorunun çözümü için uzmanlaşma dönemine doğru gidiyoruz demektir. Ne diyelim, değişmeyen tek şey değişimin kendisi.