Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın parti yönetiminden uzaklaştırılması, “devletin” iktidar partisi üzerindeki etkisini gösterdi....

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın parti yönetiminden uzaklaştırılması,  “devletin” iktidar partisi üzerindeki etkisini gösterdi.

Devlet yani askeri ve sivil bürokrasi “en üst söz ve karar sahibi mercidir” tezi bir kez daha kendini ispatladı.

Fırat için CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu hayali ihracat meselesi belgeleri bu operasyonda etkili oldu mu?

Bunlar sadece “görünen” sebepler hanesine yazılabilir.

Akçeli konulardaki hiçbir ayıp, Türkiye siyasetinden kabahat sayılmaz!

Onlar doğal haktır!

Eğer öyle olsaydı, Türkiye Cumhuriyeti’ni son yıllarında yönetmiş –Bülent Ecevit hariç-  bütün başbakanların  akçeli konularda haklarında davalar açılmış olması sivri sinek vızıltısı etkisi yapmazdı.

Fırat’ın en büyük kabahati(!) Güneydoğu’nun en etkili partisi Demokratik Toplum Partisi’nin milletvekilleriyle bir araya gelmesidir.

DTP’lilerle bir lokantada yemek yiyen Dengir Mir Mehmet Fırat’ın diyalog girişimi “siyasi infazla” sonuçlandı.

Onun yerine atanan “Kürt” milletvekili Abdülkadir Aksu sadece görüntüyü kurtarmış gibi olabilir: İşte bir Kürt gitti, başka bir Kürt geldi!

Abdülkadir Aksu yıllarca devletin en işlek birimi olan İçişleri’nin tepe koltuğunda hiç kimseyi tedirgin etmeden oturmayı başarmış bir devlet adamıdır!

Fırat’ın apar topar indirilmesi bir şeyi açık olarak gösterdi:

Devlet, “Kürt sorununa” Kürtleri karıştırmak istemiyor!

Bu politikanın uygulayıcıları geçenlerde “başarı çetelesi” açıkladılar:

-25 yılda 50 bin örgüt üyesi etkisiz hale getirildi!

Çözüm yolu “etkisiz hale getirmek” ise o zaman önümüzde kanlı yollar  uzanıyor demektir. Üst düzey komutan dememiş miydi:

-Dağa çıkışı önlemede başarılı olamadık!

Bir başka komutan da emeklilik dönemine vardıktan sonra gerçekleri görebilmişti:

-Yetiştiğimiz ortamın etkisiyle kültürel hareketleri bile isyan olarak algıladık!

Seksen yıldır sürekli olarak Kürtlere “pardon” diyerek nereye varacağız?

Görüldüğü üzere “Kürt Sorunu” öldürmek üzerine inşa edilince,  mezarlıklar genç bedenlerle dolup taşıyor.

Bu konuda herkes bir fikir söyleyebiliyor.

Kürt sorunu sadece Kürtlere yasak!