Grev yasaklı toplu sözleşmede son kararı Hakem Kurulu verecek. Tek yetkili sendika haline getirilen Memur-Sen’in ciddi bir itirazı yok. Hakem Kurulu ise hükümetin sınırları dışına çıkamayacak. Bir kez daha hükümetin dediği olacak.

Kurul, hükümetin dediğini yapar: Bu kuyudan su çıkmaz!
Hükümetin teklifine tepki gösteren KESK, iş bırakma eylemleri yaptı. (Fotoğraf: KESK)

6 milyondan fazla kamu görevlisi (memur) ve onların emeklilerini kapsayan 7. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamadı. Türkiye’nin en büyük toplu pazarlığı olan kamu görevlileri toplu sözleşmesinde son kararı Kamu Görevlileri Hakem Kurulu verecek. AKP tarafından 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği ve 2012 yılında yapılan yasa değişikliği ile kamu görevlilerinin tümü için örtülü grev yasağı (zorunlu tahkim) getirildiği için kamu görevlileri toplu sözleşmesinde anlaşma sağlanamayınca son sözü çoğunluğu cumhurbaşkanı tarafından atanan Hakem Kurulu söylüyor.

BirGün’de 7 Ağustos 2023’te yazdığım “Tek sendika rejiminde ucube TİS pazarlığı” başlıklı yazımda kamu görevlileri toplu sözleşme sürecinin hukuksuzluğunu ayrıntıları ile ele almıştım. Yazımda toplu sözleşmenin anlaşmayla sonuçlanmayacağını yazmış ve tahmini eklemiştim: “Yüksek enflasyon koşullarında ve hükümetin izlediği kemer sıkma politikası nedeniyle bu toplu sözleşme anlaşmayla bitmez. Memur-Sen topu taca atar, uyuşmazlığa gider ve Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurur. Kurul da hükümetin önerisine oldukça yakın bir şekilde toplu sözleşmeyi bağıtlar. Memur-Sen de ‘biz yapmadık kurul yaptı’ der. Biraz kayıkçı dövüşü yapar. Böylece bu ucube sendikacılık ve toplu pazarlık rejimi devam eder.”

KAPALI KAPILAR ARDINDA

Maalesef süreç tahmin ettiğim gibi ilerliyor. Bütün yetkilerin tek sendikaya verildiği toplu sözleşme sürecinde hükümet ciddiye alınacak bir teklif vermedi. Yetkili sendika olmaya memur edilen Memur-Sen’in 2024 yılı için üçer aylık dilimler halinde (yüzde 35, yüzde 10, yüzde 15 ve yüzde10) kümülatif (birikimli) yüzde 88’e ortalama yüzde 60,5’e karşılık gelen teklifi karşısında hükümet 2024 yılı ilk 6 ayı için yüzde 15, ikinci 6 ayı için yüzde 10 zam teklif etti. Hükümetin teklifi kümülatif olarak yüzde 26,5’e, ortalama olarak 20,75’e karşılık geliyor. Memur-Sen ise nedense teklifini yüzde 70 olarak ilan etti!

Böylece Memur-Sen yüzde 88’lik teklifine karşı hükümet yüzde 26,5 zam önerdi. Doğal olarak bu teklif üzerinde anlaşma sağlanamadı ve Hakem Kurulu süreci başladı. Peki bu arada tek yetkili olması sağlanan ve 1 milyon üyesi olan Memur-Sen hükümetin bu teklifi karşısında ne mi yaptı? Temel konularda hiçbir ilerlemenin olmadığı görüşmeler Memur-Sen tarafından “7. Dönem Toplu Sözleşme Kısmi Mutabakatla Sonuçlandı” diye duyuruldu. Pes doğrusu! Yıllık yüzde 88 istiyorsunuz, ilk altı ay için yüzde 35 istiyorsunuz. Hükümet bütün bir yıl için birikimli yüzde 26,5 öneriyor ve sonucu “kısmi mutabakat” diye ilan ediyorsunuz! Tercih edilen açıklama başlığından anlaşılıyor ki Memur-Sen halinden memnun! Hükümetin ciddiyetsiz teklifi karşısında Memur-Sen ne mi yaptı? Yurt çapında cılız katılımlı basın açıklamaları! Ne iş bırakma ne yürüyüş ne miting! Çünkü memur edilmiş bir konfederasyon Memur-Sen!

Kamu görevlileri toplu pazarlığı baştan aşağı anti-demokratik ve hukuksuz. Grev yok, diğer sendikaların hiçbir etkisi yok. Adeta bir tek adam-tek sendika rejimi. Bunlar yetmiyormuş gibi pazarlık süreci de mevzuat çiğnenerek yürütülüyor. Mevzuata göre toplu sözleşme görüşmelerine kamu idaresi adına Kamu İşveren Heyeti, kamu görevlileri adına Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti katılır.  Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti’nde üye sayısına göre en büyük üç konfederasyonun (Memur-Sen, Türkiye Kamu-Sen ve KESK) temsilcileri yer alıyor. Bu açık hükme rağmen hükümetin son teklifini verdiği 3. toplu sözleşme oturumuna KESK temsilcisi çağrılmadı. Toplantı kapalı kapılar ardında yürütüldü. Müzakereler Memur-Sen heyeti ile hükümet temsilcileri arasında yapıldı. Oysa mevzuat çok açık: toplu sözleşme müzakereleri Kamu İşveren Heyeti ile Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti arasında yapılır. Görüşmeler kapalı kapılar ardında yapılamaz. Görüşmelerin taraflar çağrılmadan yapılması halinde görüşmeler ve sonuçları geçersiz olur.

HAKEM KURULU NE YAPAR?

Kamu Görevlileri Hakem Kurulu 26 Ağustos 2023 tarihinde görüşmelere başladı. Muhtemelen yarın (29 Ağustos) sona erecek. 6 milyondan fazla kamu görevlisi ve emeklisinin toplu sözleşmesinde son sözü söyleyecek Kamu Görevlileri Hakem Kurulu üyelerinin tam listesi belli oldu. 11 üyeden oluşan Kurulun 7 üyesi Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Kurulun yapısı demokratik değil. Hükümet 7 üyeyi belirliyor.

Cumhurbaşkanı tarafından atanan 7 üye şunlar:

•Metin Yener (Sayıştay Başkanı, Kurul Başkanı)

•Prof. Dr. Lutfıhak Alpkan (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Bakan Yardımcısı)

•Dr. İsmail İlhan Hatipoğlu (Hazine ve Maliye Bakanlığı, Bakan Yardımcısı)

•Refik Tuzcuoğlu (Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Bakan Yardımcısı)

•İsa Atçeken (Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Başkan Yardımcısı)

•Prof. Dr. M. Fatih Uşan (Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Hukuk Fakültesi İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı)

•Prof. Dr. Fatih Yardımcıoğlu (Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü).

Konfederasyonlar tarafından görevlendirilen kurul üyeleri ise şunlar: 

•Hüseyin Öztürk (Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı), 

•Soner Can Tufanoğlu (Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı 

•Türkeş Güney (Türkiye Kamu-Sen Genel Başkan Yardımcısı) 

•Şenol Köksal (KESK Genel Sekreteri).

Kurul çoğunlukla karar alıyor. Kurul kararı toplu sözleşme hükmünde ve kesin nitelikte. Kararlara itiraz edilemiyor.

Kamu Görevlileri Hakem Kurulu ne kadar zam verir? Kesin olan şu: Kurul, hükümetin planladığı zammın dışına çıkmaz, çıkamaz! Nitekim şimdiye kadar çıkmadı. Hükümet son verdiği teklifi Kamu Görevlileri Hakem Kurulu payını da düşünerek bir miktar eksik vermiştir. Tahminim kurul küçük bir revizyon yaparak Hükümet teklifini Merkez Bankası enflasyon teklifine yaklaştırarak karar verecektir.

Kurul 2024 birinci 6 ayı için hükümet teklifi olan yüzde 15’i 5 puan artırarak yüzde 20’ye çekecektir. 2024 ikinci 6 ay için hükümet teklifi olan yüzde 10’u koruyacaktır. Hükümetin son teklifi kümülatif yüzde 26,5 zam anlamına geliyor. Merkez Bankasının 2024 enflasyon tahmini ise yüzde 33. Kurul, hükümet teklifini toplam 5 puan artırarak karar verebilir. Böylece kümülatif zam yaklaşık yüzde 32 olur. Bu oran Merkez Bankası enflasyon tahminine yakın olur. 2025 için Kurul, hükümetin önerisini aynen kabul edecektir. Bu kuruldan kamu görevlilerini ferahlatacak bir sonuç çıkmaz, bu kuyudan su çıkmaz!

Oysa Memur-Sen sadece 2024'ün ilk 3 ayı için yüzde 35 zam talep etmişti. Memur-Sen sadece üç ay için yüzde 35 zam talep edip yıllık kümülatif 32 düzeyinde bir zamma razı olacak! Memur-Sen topu taca atacak, hükümet ve AKP yerine Hakem Kurulunu eleştirecek ve böylece görevini yapmış olacak. Ne de olsa yetkili olmaya memur edilmiş konfederasyon Memur-Sen! Grevsiz ucube toplu sözleşme düzeninden, rica-minnet sendikacılığından çıkacak sonuç budur!

GREV YASAKLI UCUBE REJİM!

2010 Anayasa değişikliği ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu tüm kamu görevlileri için zorunlu tahkim (grev yasağı) öngörüyor. Toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamayınca zorunlu tahkime (Kamu Görevlileri Hakem Kurulu) başvuruluyor. Tüm memurlara grev yasağı getiren Anayasa’nın 53. maddesi ve 4688 sayılı yasa uluslararası standartlara aykırıdır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) normlarına göre grev yasağı sadece devlet adına yetki kullanan memurlar için (hakim, savcı, asker, polis) söz konusu olabilir. Tüm memurları kapsayan genel bir grev yasağı hukuksuzdur. Anayasa ve 4688 sayılı yasa otoriter rejimlere özgü bir zihniyete göre hazırlandı.

Ancak unutulmaması gereken husus şudur: İç mevzuattaki sınırlamaya rağmen kamu görevlileri sendikaları üyelerini haklarını korumak için iş bırakmaya çağırabilir. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarına göre sendikanın çağrısıyla yapılacak bu iş bırakmaya (greve) katılmak suç değildir. Dolayısıyla toplu sözleşmede anlaşma sağlanamayınca da iş bırakmak mümkündür. Böylesi bir iş bırakma suç değildir, aksine haktır.  KESK ve Kamu Konfederasyonları Platformu adı altında bir araya gelen konfederasyonların iş bırakma çağrıları olsa da bunlar etkili olmadı, cılız kaldı. Tek yetkili konfederasyon haline getirilen ve 1 milyondan fazla üyesi olan Memur-Sen ise ciddi hiçbir eylem yapmadı. İş bırakmayı ağzına dahi almadı. Hükümete dönük ağır bir eleştiri dahi yapmadı.

Kamu görevlileri toplu sözleşme süreci bir kayıkçı dövüşüdür, sözde bir toplu sözleşmedir. Grevsiz ve otoriter bir sendikal mevzuat ile özgür toplu pazarlık ve sendikacılık olmaz. Olsa olsa “korporasyon” olunur. Korporasyon hükümetin politikalarını çalışanlara benimsetme ve onların rızasını alma işlevi görür. Memur-Sen’in yaptığı da budur.