Dinci basın bir alem gerçekten de. Şu, İsrail İçişleri Bakanı Aryeh Deri’nin, seçim kampanyasında kullandığı bir videoda ağlamak için gözüne soğan sürdüğü ortaya çıkınca demediklerini bırakmadılar. Hakaretler içinde en hafifi “Siyonist sahtekarlık”, ağır olanlarını siz düşünün.

İsrail’deki “Kanal 2” televizyonunda yayınlanan bir videoda, aynı zamanda aşırı sağcı Şas Partisi’nin de lideri olan Deri, 2015 seçim kampanyasında kullanmak için çektiği bir video kaydında ağlayabilmek için gözüne soğan sürdüğünü gülerek “başaramadım” deyip kabul de etmiş meğer. En azından bu açıdan pek dürüst bir tutumdur sergilediği. Belli ki seçmenini iyi tanıyor, ağlarsa bunun kendisine oy olarak döneceğini biliyor. Baltayı taşa vurmuş ayrı mesele. Sahte ya da değil, sonuçta bu tür ağlamalara “siyasi gözyaşı” diyoruz biz.

Ama ben dinci basının yerinde olsam meseleye balıklama dalmazdım hemen. Çünkü bu tür ağlama konusunda bizim “Müslüman politikacılarımız” da yabana atılır gibi değiller doğrusu. Hatta bizimkiler o kadar başarılı ki soğana falan ihtiyaç da duymuyorlar. Diledikleri zaman ağlamada ellerine kimse su dökemez diye inanırım.

Örneğin Recep Tayyip Erdoğan çok sık ağlayan politikacılardan biri. Bu konuda herhalde Fethullah Gülen’i saymazsak, Bülent Arınç’la birincilik için yarışabilir rahatlıkla. Bülent Arınç birkaç yıl önce partisinin Manisa İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada “geçtikleri çileli yolları” anlatırken hüngür hüngür ağlamıştı diye anımsarım. Rabia, Necip Fazıl’dan okunan bir dize, İslam peygamberi en çok gözyaşı dökülen temalar. Gazze trajedisi için de bir ara gözyaşı dökülmüştü tabii. Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı iken Gazze’ye yaptığı ziyarette yakınlarını yitirmiş bir Filistinliye sarılıp ağlarken görüntülenmesi akıllardadır.
Erdoğan’ın gözyaşları elbette “siyasi gözyaşı” olarak değerlendirilecek bir içeriğe sahip. Mısır’da Müslüman Kardeşler liderlerinden Muhammed el Biltacı’nın öldürülen kızı Esma için gözyaşı döken Erdoğan’ın, Ali İsmail Korkmaz ya da Berkin Elvan için üzüldüğünü ifade eden tek bir kelime sarf etmemesi bu inancımı doğruluyor.

Özellikle İslamcı politikacıların, herhalde, “merhamet” duygularının olduğu kadar dini inançlarının da harekete geçirdiği bir “faaliyet” ağlamak. İmam Gazali, Kuran’ı Kerim’in okunması sırasında “gözyaşı dökülmesini” şartlardan biri sayar örneğin. İslam peygamberinin aşırıya kaçmamak koşuluyla gözyaşına önem vermiş oluşu da atlanmamalı. Yani Erdoğan, Arınç, Davutoğlu elbette bir anlamda “sünnet”e de uygun davranmış oluyorlar.

Siyasi gözyaşı deyince en popüler “gözyaşı sahibi” olarak Abraham Lincoln’ü atlamayacağız tabii ki. Büyük ustalık sergilediği hitabet sanatında konuşmalarına “gözyaşı”, sürekli değilse de, sık sık eşlik ederdi Lincoln’ün.

Bu “Siyasi Gözyaşı” denen olgu ABD’de özellikle Ronald Reagan’dan sonra bir “strateji” olarak yaygınlık kazandı denir. Yine de bu strateji her “ağlayana” her zaman yararlı oluyor değil haliyle. ABD’de, yine şöyle böyle beş yıl önce Arizona Valiliği seçimlerinde favori adaylardan birinin (adını unuttum bağışlayın) seçim konuşması sırasında ağlamasının yarışı kaybetmesine yol açtığını hatırlarım. 2008 Başkanlık seçimleri için partisinin adayı olma mücadelesi veren Hilary Clinton’un, rakibi Barack Obama’ya yenildiğinde ağlaması kadın seçmenlerin bir kısmının sempatisini kazanmasına yol açtı ama seçmenlerin çoğunun kızgınlığını toplamıştı. Londra’nın efsanevi eski belediye başkanı Ken Livingston’un da kendi seçim kampanyasıyla ilgili haberleri izlerken gözyaşlarına boğulmasının seçmenler üzerinde pek de sevimli bir etki bırakmadığı anlatılır. Böyle bir eleştiri okumuştum zamanında İngiliz gazetelerinden birinde.

İngilizlerin ünlü devlet adamı Winston Churchill’in parlamento konuşmaları sırasında “hüngür hüngür”, “Demir Lady” Margaret Thatcher’in kendi partisi tarafından iktidardan düşürülünce “burnunu çeke çeke” ağlaması da unutulacak sahne değildir. “Siyasi Gözyaşı”nın coğrafyasının genişliğine örneklerdir bunlar. Bu gözyaşları sahte midir, gerçek midir bilemem tabii.

Ama Erdoğan’ın, Arınç’ın, Gülen’in, istedikleri an ağlamalarına bakınca bunların hepsinin soğan yuttuğunu düşünür kişi. O kadar “canları yanmış” gibi ağlıyorlar ki…

Ağlayası geliyor insanın.