Lütfü Savaş çıkmazı: Bir şeyler var değişmesi gereken

Yeni CHP yönetimi, ilk büyük hatasını Hatay konusunda yaptı. Lütfü Savaş’ın yeniden belediye başkan adayı olarak sahneye sürülmesi, partinin “değişim” iddiasına da gölge düşürdü.

Hatay, geçen yıl 6 Şubat’ta meydana gelen Maraş merkezli büyük depremlerde en fazla yıkıma uğrayan kent oldu. Felaketin ana faili iktidar, suç ortakları ise işlerini layıkıyla yapmayan müteahhitler, yapı denetim firmaları ve elbette bu projelere onay veren çoğunluğu AKP’li yerel belediyelerdi.

Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş, 15 yıldır bu kenti yönetiyor. 2009’da AKP’den Antakya Belediye Başkanı seçildikten sonra, 2014’te eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in aday gösterilmesinin ardından partiden istifa etmişti. Savaş o yıl CHP’den Hatay’ın ilk Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiş, 2019’da da makamını korumuştu. Kentte 6 Şubat depremlerinde yıkılan pek çok bina, Savaş döneminde inşa edilmişti. Peki deprem, Hatay için önceden hazırlık yapılamayacak kadar beklenmedik, tahmin edilemez bir doğa olayı mıydı?

Tabii ki hayır. Adına bilim denen, hem mevcut gerçekliğimizi anlamamızı hem de ileride başımıza gelecekler konusunda planlama yapabilmemizi sağlayan, insanlığın bugüne kadar geliştirdiği en ileri araca sahibiz. Günümüzde hayatın hırpaladığı pek çok insan astrolojinin müjdeli kehanetleriyle ruhsal yaralarını sarmaya çalışırken bilim, adeta yarının “full hd” fotoğrafını çekip önümüze koyar. Gören gözleri, duyan kulakları, “Bak durum bu, gereken önlemleri almaz, hazırlığını yapmazsan işler senin için iyiye gitmez” diye uyarır.

***

BirGün’de eski çalışma arkadaşımız Serbay Mansuroğlu da bugün yüz binlerce insan gibi bir depremzede. Serbay, memleketi Hatay’da olası bir depremin sonuçlarına odaklandığı ve o dönem Antakya Belediye Başkanı olan Lütfü Savaş’ın da demecine yer verdiği 9 Kasım 2011 tarihli haberinde, bilimin uyarılarını kamuoyuna iletmişti. Haberde görüşleri aktarılan bilim insanları ve TMMOB yöneticileri, 7,2 büyüklüğünde bir depremin Hatay’da felakete yol açacağını vurgulamış ve uyarmıştı: “12-13 bin bina riskli, 40 bin insan ölür!”

BirGün, 9 Kasım 2011

Bilim, büyük Maraş depremlerinden tam 12 sene önce söylemiş, biz de yazmışız. 6 Şubat’ta yaşananlar, kaderin değişmez planının bir parçası değildi. Ancak yiten onca can, CHP’nin Hatay planını değiştirmeye yetmedi. Üstelik Lütfü Savaş’ın yanlışları, 6 Şubat’tan sonra da devam etmesine rağmen…

Harap olmuş bir kentte canını kurtarmanın cılız avuntusu yiten yaşamlar için tutulan yasa karışmışken, Savaş, çürük binaların müteahhitlerine toz kondurmamanın, sorumlular üzerindeki tepkiyi dindirmenin telaşındaydı. Ne Rönesans Rezidans’ın müteahhidi için “Kendisi idealist bir insan” demesi ne de “Belediye, bu işi yapanlar, çok sorgulanırsa onlara yazık etmiş oluruz” ifadesi unutulacak.

İşin vahim tarafı CHP yönetimi de Lütfü Savaş’ın sorumluluğunu kabul etmişti. Özgür Özel katıldığı bir canlı yayında, “Hatay'da vereceğimiz karar çok tarihi bir karar olacak çünkü depremden sonra Hatay başkan hakkında ne düşünüyorsa o karara uymak zorundayız. Bir şehirde yıkım yaşanıyorsa o şehirde herkesin sorumluluğu vardır. Burada bir kusur biçilecekse yerel yönetimlerin hiç kusuru yoktur demek mümkün değil” demişti.

Fakat CHP’nin Savaş’ın isminin üstünü çizememesinin nedeni, “Hatay’da kazanma ihtimalini güçlendirecek aday” argümanı oldu. Anketlerin Lütfü Savaş lehine olduğu söylendi. Özel, Savaş’ın adaylığına yönelik tepkilere, “Kırsaldan acayip oy alıyor ve başka isimleri koyduğumuzda kaybediyoruz. Alternatif bulamadık” sözleriyle karşılık verdi.

***

Seçimi kazanmak, her zaman siyaseten kazanmak anlamına gelir mi? Siyasette meziyet, hali hazırda tanınmış kişilerle ilgili yapılan anketleri referans alıp karar vermek midir, yoksa doğru adayı, doğru politika ve programla seçilecek pozisyona getirmek midir? CHP yönetiminin Hatay özelinde bu sorulara verdiği yanıt, kendileri açısından hiç umut verici değil.

Oysa siyasete böyle bakılmamalı; siyaset sadece anket faktörüne indirgenerek, fikirlerden, hayallerden, ideallerden, ütopyalardan ayıklanmış bir teknik faaliyete dönüştürülmemeli. Siyaset insanla, insanın duyguları, umutları ve aklıyla yapılır. Hatay 31 Mart’ta Lütfü Savaş’la kazanılsa da bu gerçek değişmeyecek. Kazanan muhalefet değil, yıllardır AKP ile özdeşleşen rant, ihmal ve sorumsuzluk politikası olacak. Çünkü değerleri kaybederek seçim kazanılmaz.

Hatay’da muhalefetin adayı, yıkımın sorumlularından biri olmamalı. Öyle görünüyor ki CHP kararını değiştirmeyecek. Bu aşamada tarihi görev, depremin hemen ardından en temiz duygularıyla kente koşan, emek emek dayanışmayı örgütleyen, kentin insanlarıyla Hatay’ı yeniden ayağa kaldırma iradesi koyan solculara, sosyalistlere, devrimcilere, bir başka deyişle ülkenin aydınlık yüzlerine düşüyor.

Bugünden tezi yok Hatay’da, kentin tüm ilerici, demokrat ve sol güçleri, partisel sınırlara ya da grupsal çıkarlara hapsolmadan, ilkeler etrafında yan yana gelip üzerinde ortaklaşacakları bağımsız bir belediye başkan adayını belirlemek için tüm şartları zorlayacaktır.

Büyük şair Ahmet Telli’nin de Bekle Beni şiirinde dediği gibi; “Ama acılara alışılmaz/birşeyler var değişecek/birşeyler var değiştirmemiz gereken /önce acılardan başlanacak.”