Romanların Selendi ilçesinden topluca sürülmeleriyle sonuçlanan toplumsal ayıp için Devlet Bakanı Faruk Çelik “olayların medya

Romanların Selendi ilçesinden topluca sürülmeleriyle sonuçlanan toplumsal ayıp için Devlet Bakanı Faruk Çelik “olayların medya tarafından” diyor:
-Takdimini çok yanlış buluyorum!
Bakan Çelik’e göre Selendi olayları kişisel çekişmeler yüzünden çıkmıştır. Evleri işyerleri saldırıya uğrayan 76 Roman’ın bir başka ilçeye (Manisa-Gördes) toplu olarak sevk edilmeleri de “tehcir” şeklinde yorumlanması yanlış değerlendirilmemeliymiş!!!
ÇELİK AMATÖR SİYASETÇİ
Bir süre önce Türkiye’nin her yerinden gelen Romanlarla Ankara’da bir toplantı yapan Faruk Çelik, “Roman açılımını” başlattıklarına söylemişti.
Manisa olaylarından sonra bu kadar “saf” yorumlarla olayı içeriğini gizlemek gayreti ancak Çelik’in “amatörlüğünü” gösterir.
Üyesi olduğu Hükümet, Türkiye’nin diplerinde kalmış bu yüzden de tortulaşmış birçok sorununa el atıyor. Bu yüzden de süvarisine direnen bir aygırın, doğal refleksleri gibi, asker ve sivil bürokrasiden tepki alıyorlar. Çünkü bu devlet, Hükümet’in el attığı tüm meseleleri on yıllardan beri kendince “çözmüş” olarak kabul ediyordu.
Şimdi peş peşe gelen “açılım” hamleleri eski yapıyı huzursuz ediyor.
Zaptedilmesi güç aygır, süvarisine direniyor.
OLAYLAR KİŞİSEL DEĞİL
Eğer Manisa olaylarına “kişisel” damgası vurulursa, bu en fazla olayın tertipçilerini rahatlatır. Toplumların değişim dönemlerinde böylesi kabarmalar olabiliyor. Ama asla kendiliğinden değil…
Doğu Bloğu yıkılırken Romanya’da, Manisa benzeri küçük(!) bir olay yaşandı. 20 Mayıs 1991’de Başkent Bükreş’e 30 km. uzaklıkta Romanların yaşadığı Bolintin’in kasabasının Ogrezeni köyünde bir grup saldırgan ayı oynatıcısı Romanların evlerine saldırıp 15 evi kundaklayarak yaktı. Köylüler, bu olaya tepki göstermek yerine haklı nedenler yaratmaya girişti. Bölgedeki hırsızlık ve şiddetin sorumlusu olarak evleri yakılan Romanları gösterdiler.
Romanya’nın en yüksek tirajlı haftalık dergisi bu tür olaylardan bir yıl önce Haziran 1990’da aleni olarak şöyle yazıyordu:
“Bazıları hızla bu ülkeyi terk etmek zorunda kalacak!”
1990’lar boyunca 10 binlerce “Çingene” Romanya’yı terk edip, Batı Avrupa’da mülteci oldular.
Burada tarihe bir nokta koyup, Türkiye’ye gelelim.
Selendi kurbanlarından Aşkın Özen, saldırıyı anlatırken “o gece binlerce kişi, Ya Allah Bismillah” sloganları atarak şöyle haykırıyorlardı:
-Çingenelere ölüm!
Aşkın, başka şeyler de söylüyor:
-Bizlere ait otomobiller, belediye dozeriyle üst üste yığıldı.
Bu iddianın fotoğrafı da var. Kırmızı 1997 model Tofaş Doğan otomobil, dozerin kepçesiyle eziliyor.
PROVOKASYONLARIN KARDEŞ PARTİSİ
Manisa olaylarında (nedense???) savunma demeçleri MHP’den geldi.
MHP’li Belediye Başkanı Nurullah Savaş “olayların sigara içme yasağı yüzünden” çıktığını belirterek anons meselesine değildi:
-Vatandaşları sakinleştirmek için, belediye önünde toplanmaya çağırdık!
Herkes gayet iyi biliyor ki, bir yerde olaylar çıktığında kalabalıklar önce dağıtılır. Toplanma çağrıları sakinleştirmek için yapılmaz. Şimdiye kadar da hiç yapılmadı.
MHP Selendi İlçe Başkanı Yasin Dumlupınar ise Belediye Başkanı’nı korumak adına onun zanlı haline getiren yönde açıklama yapıyor:
-Belediye Başkanı o gece ilçede yoktu!
Yani “vallahi o yapmadı” gibi bir şey…
MHP’li İlçe Başkanı açıklamasına şöyle devam ediyor:
-Olayları bastırmak adına belediye hoparlörlerinden yapılan anonslar, halkın galeyanına engel olmak için halkın bir merkezde toplanması çağrısı yapıldı. Anons saati gece 23.00’tür. Romanların iddia ettiği gibi 14.00 değildir.
Şimdi durup şu soruyu sormak gerekiyor:
-Toplumsal saldırı olaylarında neden hep MHP kendini savunmak zorunda kalıyor?
Selendi’de bütün siyasi partilerin ilçe teşkilatları var.
Ama gözler neden hep MHP’ye dönüyor?
Çünkü devletin içindeki bazı birimlerin MHP’yi harekete geçirmedeki güçleri inkâr edilemiyor. Geçmişte böyle oldu, şimdi de aynısı oluyor.
MHP Genel Başkanı bu konuyu iyi bildiği için sıklıkla uyarı yapıyor:
-Teşkilatlarımız sokağa çıkmasınlar!
Partinin geçmişten gelen fiziki yapısı böylesi provokasyonlara rahatlıkla el veriyor.
 
DEVLETİN TECHİR ŞEFKATİ
Selendi olaylarında Hükümet’in tavrı ilk harekete göre çok geriye çekilmiş görüntüsü veriyor. Bakan Faruk Çelik, sözüm ona Romanları savunurken şöyle diyor:
-Roman vatandaşlarımız kesinlikle mağdur edilmeyeceklerdir. Nerede yaşamak istiyorlarsa sıcak yuvaya kavuşmaları için konut temini için çalışacağız.
Nasıl mağdur edilmeyecekler?
Evlerinden ve işlerlerinden sökülmüşler. Başka bir devletin mültecileri değiller ki… Manisa’nın bir ilçesinden başka bir ilçesine gönderilmişler.
Zaten evleri, işleri, yuvaları var!
Devlet eğer devlet ise, onları şimdiye kadar yaşadıkları yerde yaşamalarını sağlar.
Yoksa “devletimiz güçlüdür” sloganı bir masal cümlesinden öte anlam taşımaz.
Bir de “minik” sorular alabildiğine açık biçimde duruyor:
Romanlara saldıranlar kimler ve neredeler?
Niçin yargı önüne çıkartılmıyorlar?
Bu soruların yanıtları ne olursa olsun, tarihin hükmü değişmeyecektir:
-Selendi etnik çılgınlığı!