İYİP, siyasetin 10 yıldır devam eden dizilişinde yer değiştirmeye hazırlanırken bu durum bazı isimler ve tabanının önemli kısmıyla vedalaşması anlamına gelecek. Akşener siyasi intihar anlamına gelen bu hamleyi neden yapıyor?

Meral Akşener’in veda hamlesi mi?
Anıtkabir’de Akşener ve Bahçeli arasında kısa bir sohbet olmuştu. (Fotoğraf: DHA)

İYİ Parti (İYİP) seçimin hemen ardından başlattığı muhalefete muhalefet etme çizgisini sürdürüyor. Bunu yaparken Cumhur’a göz kırpmayı da ihmal etmiyor. Meral Akşener bir anlamda aslına rücu ediyor denilebilir. Akşener’in durumu bu fakat İYİP buna hazır mı? Ya da partisindeki yöneticilerin kaçı Akşener’in peşinden gidecek? Bir de bunun seçmen tabanı var ki Akşener’i zora düşürecek olan işin bu kısmı.

Beş aydır devam eden tutum, İYİP açısından varlık yokluk sorununa dönüştü. Yüksek sesle “Akşener, içinden geldiği adrese yakın bir siyaset izleyecekse İYİP’in varlığının anlamı kalacak mı?” sorusu parti içinde de dillendirilmeye başlandı. Hatta karar verenler bile var. Merkez siyaset iddiası ile çıktığı yolda yanına aldığı isimler, bir bir partiden ayrılmaya başladı. Geçen hafta gerçekleşen Durmuş Yılmaz ve Bahadır Erdem istifası bunlardan sadece ikisi. Bazı vekillerin de istifa hazırlığı içinde olduğuna dair bilgiler kulislerde konuşulmaya devam ediyor. Bunların dışında il ve ilçe yönetimlerinden gelen ayrılık haberlerinin arkasının kesilmemesi de cabası.

Öte yandan MHP ve AKP çizgisine yakınlaşan İYİP’te “o zaman neden Cumhur’a ortak olmuyoruz” sesleri daha gür çıkmaya başladı. Partinin milliyetçi kadroları için iktidar ortağı olmak varken muhalefette kalmanın bir anlamı da kalmadı.

YÜZDE 20’LİK PASTA

Üstteki tabloda da göründüğü gibi “ülke milliyetçi oldu, oyları sürekli artıyor” değerlendirmesi çok doğru değil. Yaklaşık 10 yıldır ülke konjonktürüne bağlı olarak kısmi değişiklikler yaşansa da toplamda yüzde 20 civarında oy potansiyelleri var. Ülkenin topyekûn sağa kayması hatta milliyetçileşmesi ise çok uzun değerlendirmeleri hak eden, boyutlu bir başlık. O yüzden şimdilik alınan oylar üzerinden gitmekte fayda var.

İYİP kurulmadan milliyetçi oylar esas olarak MHP’de toplanmakla birlikte AKP içinde de hatırı sayılı bir potansiyeli barındırıyordu. Ama İYİP’le birlikte iki parti neredeyse tüm milliyetçi oyları topladı. Bununla birlikte milliyetçi potansiyelin aynı saiklerle harekete geçtiğini ve benzeştiklerini söylemek çok doğru değil. O kadar ki İYİP ve MHP’nin güçlü olduğu bölgeler, hem coğrafi hem de sosyolojik olarak çok farklı. Bu iki parti seçmenlerine 2. partileri sorulduğunda bile birbirlerini değil, farklı partileri işaret ediyor. İYİP tabanının 2. partisi CHP, MHP seçmenin ise AKP olduğu görülüyor. İki milliyetçi partiye verilen oyların gerekçesi de farklılaşmış durumda.

Yaşanan sıkışmışlıkta İYİP’in başlangıçta hedeflediği düzeye gelememesinin önemi büyük. İYİP, ne AKP’den ne CHP’den istediği oy geçişini sağlayamadı. Akşener’in izlediği gelgitli siyaset ise oturmuş bir seçmen kitlesi oluşmasını engelledi.

Seçim yenilgisi Akşener’e izlediği siyaseti değiştirme “şansı” verdi. Üzerine sakil duran liberal görüntü yerine en iyi bildiği ve kimliğini de inşa eden milliyetçiliğe yöneldi. Bu saatten sonra da Akşener’in yeniden İYİP’i kurduğu noktaya gelmesini beklemek ham hayal olur. Cumhur’la ortaklık noktasına kadar gidebilecek bir yola girmiş oldu.

BAHÇELİ BİAT İSTER

Burada Akşener’in karşısında iki önemli engel var. Birincisi MHP lideri Devlet Bahçeli olarak duruyor. 29 Ekim ve 10 Kasım törenlerinde yapılan ayak üstü sohbet yanıltıcı olmasın. Bahçeli İYİP ile eşit şartlarda koalisyona razı olmaz. Tam bir biat ister ve rakibi çözülene kadar da işin peşini bırakmaz. Çok açık ki Akşener’e “dükkanı kapat yanıma gel” diyecek ve bunun gereğinin yapılmasını bekleyecektir. Çok aceleleri de yok. Bu sürecin de yerel seçimlerden önce olmasını MHP-AKP ortaklığı da yol vermez. Hem Erdoğan hem Bahçeli İYİP’in “muhalefete kazandırmama” rolünü oynamadan yanlarına gelmesini istemeyecektir.

Akşener’in izlediği siyasete diğer bir engel ise İYİP’in seçmen kitlesi. Akşener’e AKP’ye muhalif olduğu için ve çağdaş bir Türkiye ile parlamenter rejimi savunduğu için oy veren milyonlarca insan taraf değiştirmenin önünde büyük bir barikat olarak duruyor.

İzlenen taktik yerel seçimlere iktidar lehine fazla renk vermeden girmek olacak. Anladığımız kadarıyla Akşener, 31 Mart sonrası için işlerinin daha kolay olacağını düşünüyor.

SİYASETİN YENİ DİZİLİŞİ

Öte yandan ülke tam bir kör düğüm. AKP, içeride sancı yaşamasına rağmen ilerlemeye devam ediyor. Yargıtay krizi de gösterdi ki seçim galibiyetine rağmen AKP’de çok fazla sinir ucu hala açıkta duruyor. Üstelik bu sinir uçlarına tek operasyon yapmak isteyen muhalefet değil. AKP’nin kendi içinde ve AKP-MHP ittifakında da çok fazla sorun il sorunların tarafları var.  Üstelik iktidarın çözüme dair yapabileceği sınırlı düzeyde. O yüzden iktidar ülke içinde yaşanan sorunları daha da düğümlemeye çalışıyor.

Bu dönemde toplumsal muhalefetin oynayacağı rol çok önemli hale geldi. Kurultay ile birlikte 14 Mayıs seçimi sonrası CHP’nin siyaseten felç olma durumunu kısmen aştığı görülüyor. Özgür Özel’in kongre ve kongre sonrası yaptığı açıklamalarının bir bölümünü hayata geçirmeye çalışması hem parti içinde hem de toplumsal muhalefette ciddi etkisinin olacağı çok açık.

Ülke siyaseti, Mecliste yer alan partilerin ne istediğinden bağımsız renklerin daha belirgin olduğu yeni bir dizilişe doğru gidiyor. Bu dizilişte ne dediği belli olmayan İYİP gibi partilerin etkili olma şansı yok. Bunu sadece İYİP yaşamayacak. Solda ve sağda kendini daha net ifade edenlerin dönemi başlıyor.

∗∗∗

KİMLİK SİYASETİNİN SONU

Son 10 yıldır siyasette bir “pat” durumu var. Milliyetçi partiler, AKP, CHP ve Kürt hareketi neredeyse aynı oy oranı ile yoluna devam ediyor. Sadece 1 Kasım 2015 seçimleri tabloda bir sapma olarak duruyor. Şurası açık ki 14 Mayıs seçimlerinin iktidar ve muhalefet açısından çözüm olmamasının, Türkiye’nin hala yönetilemez durumda kalmasının en önemli nedeni bu tablonun değiştirilememiş olmasıdır. Kimlik siyaseti ülkenin en önemli böleni oldukça durum da değişmeyecek. Bu durum bir süre tüm partiler için sığınak oldu. Ama toplumun beklentisi ve sıkışmışlığı bugün itibariyla siyasi partilerin içine de nüfuz etmeye başladı. İktidar partisi, Cumhur İttifakı ve muhalefet partilerinin yaşadığı kriz bu durumdan bağımsız değerlendirilmemeli.

Ülkede yaşanan derin yoksulluk ve içine sürüklendiği yolsuzluk sarmalı da gösteriyor ki siyaseti enine bölen bir hamle gerekiyor. Sancı bunun sancısı. İYİP gibi bir partinin bu yeni durma ayak uydurması imkansız.