On binlerce insan enkaz altındayken günlerce devlet yoktu, milyonlarca insan çaresiz bırakıldık, elimiz kolumuz bağlı hissettik. Şimdi kayıp kişileri bulmak için bir dayanışma örgütlemeliyiz. Mesut Kaan’ı bulmak için el ele vermeliyiz.

Mesut Kaan’ı bulmalıyız

6 Şubat depremlerinin üzerinden bir ayı aşkın zaman geçti ve halen kayıp insanlarımızın sayısını bile bilmiyoruz. Enkazdan çıkarıldıktan sonra bir daha haber alınamayan çok sayıda insan var.

Onlardan biri; Antakya’da enkazdan çıkarılan Mesut Kaan Acıoğlu.

Acıoğlu Ailesi, 7 yıldır Antakya’da, General Şükrü Kanatlı Mahallesi, Semih Azmi Sokak’taki 11 numaralı Betül Apartmanı’nda yaşıyordu.

Anne Hatice Acıoğlu kuaför, eşi Mustafa Acıoğlu fabrikada işçiydi. 3 oğulları vardı. En büyük çocukları Mesut Kaan Acıoğlu lise öğrencisi ve üniversite sınavına hazırlanıyordu. 16 yaşındaki Efe de öğrenciydi. En küçük kardeşleri Metehan 8 yaşında.

Mutlu bir aileydiler.

6 Şubat 2023, saat 04.17’de depremin korkunç gürültüsüyle uyandılar. Bina savruluyordu. Anne, baba ve çocuklar yataklarından fırlamıştı. Banyonun önünde hepsi bir aradayken apartman çöktü. Sonrası toz duman, zifiri karanlık…

Anne Hatice Acıoğlu, 18 yaşındaki Mesut Kaan ve 8 yaşındaki oğlu Metehan ile kolon, duvar ve zemin arasındaki küçük bir boşlukta sıkışmıştı. İki bacağı da kırılmıştı. Metehan annesinin bir bacağının üzerindeydi. Mesut Kaan da annesinin üzerinde iki büklümdü, ayakları kolonun altında kalmıştı, yaralıydı. Belden aşağısını hissetmediğini söylüyordu. Baba Mustafa Acıoğlu ve ortanca oğulları Efe ise kollarını uzatıp dokunabilecekleri kadar yakındaydı ama hareketsizdiler. Defalarca seslendiler, dokundular ama yanıt alamadılar. Hayatlarını kaybettiklerini anlamışlardı.

Anne, iki oğluyla sürekli konuştu, kendilerini bırakmalarını, uyumalarını engelledi. Saçlarını okşarken kurtulacaklarını söylüyordu, “Sakın öyle düşünmeyin, ölmeyeceğiz” diyordu. Yukarıdan düşen zeytinyağı şişesini alarak oğullarının yüzünü, dudaklarını sildi. Mesut Kaan, çok canının yandığını söylüyordu. Zor nefes alıyorlardı ve güçleri tükeniyordu.

Bu sırada aynı apartmanda yaşayan Aksakal ailesinin çocukları Edvar ve Şükran Aksakal, İstanbul’dan gelmiş ve enkaza ulaşmıştı. Depremin üzerinden 14 saat geçmişti. İlk kez onlar Hatice Acıoğlu’nun sesini duydu. Ama bir demir kesme makası bile yoktu, hiçbir arama kurtarma ekibi Hatay’a ulaşmamıştı ve daha günlerce gelmeyeceklerdi.

Edvar Aksakal, babasının ve annesinin de sesini duymuştu ve yardım bulmak için gitti. Ellerinde sadece kazma kürek olan bir grup asker gördü ve onlara ailesinden, enkazın altında ağlayan Metehan’dan bahsetti, yardım istedi.

ÇOCUĞU HASTANEYE GÖTÜRDÜLER

Askerlerle enkaza geldiklerinde anne Hatice Acıoğlu, nefes alamadıklarını söylüyordu, askerler bir delik açtı. İlk kez ışığı gördüklerinde anne “Biraz daha açarsanız küçük oğlumu buradan verebilirim” dedi. Küçük oğlunu bu delikten askerlere verdi ve çocuğu hastaneye götürdüler.

Bir demir makası, hilti ya da jeneratör yoktu. Askerler sürekli anne ve Mesut Kaan ile konuşuyor bir yandan kolonu kırmaya çalışıyordu. Saatler sürdü. Mesut Kaan çok acı çekiyordu ve annesi önce onu almalarını istiyordu. Kollarından dışarı çekerken Mesut Kaan bayıldı.

Askerler oğlunu götürürken anneye hemen geri döneceklerini söylemişti. Yarım saat sonra geri geldiler, oğlunun bilincinin açıldığını ve askeri araçla hastaneye gönderdiklerini anlattılar. Hatice Acıoğlu da depremden 20 saat sonra çıkarıldı enkazdan. Bacaklarında çok sayıda kırık vardı. Yoldan geçen bir araçla hastaneye götürüldü. Burada bacaklarına pansuman yapılıp yaraları sarıldı ve Adana’ya sevk edildi. Kaos içindeki hastanede pansumanın üzerine alçı yapılmıştı. Enfeksiyon kapabileceğini söylemesine rağmen alçı değiştirilmedi. 1.5 gün hastanede çocuklarından haber alabilmek için yardım istedi ama ne telefonu vardı ne de hatırladığı, arayabileceği bir telefon numarası. Bu sırada doktor taburcu edileceğini söyledi, “Seni Antakya’ya göndereceğiz” dedi. Hastane koridorunda sedyede bacakları kırık çaresiz beklerken insanlar yardımcı olmaya çalışıyordu. Bir kişinin Instagram hesabından tanıdığı kişilere arkadaşlık isteği gönderdi. Ankara’daki arkadaşı kabul edince “Ben Hatice, yardım et” yazdı ve ilk kez onunla telefonla konuşabildi. Akrabaları onu hastaneden aldı ve onların Adana’daki evinde kalırken çocuklarını bulmaya çalışıyorlardı. 8 yaşındaki Metehan’ı Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde buldular.

Ancak Mesut Kaan’dan hiç haber yoktu. Yakınları ve gönüllüler bölgedeki tüm hastanelerde aradı, başvurular yaptı. Ama hiçbir iz yoktu. O enkazda çalışan askerleri, Mesut Kaan’ı götüren askeri aracı kullanan kişiyi de bulamadılar.

Depremin 3. günü baba Mustafa Acıoğlu ve Efe’nin cansız bedenleri enkazdan çıkarıldı.

"ASKERİ ARACI KULLANAN KİŞİYİ BULMAYA ÇALIŞIYORUZ"

Bacaklarında enfeksiyon oluşan Hatice Acıoğlu, Ankara GATA Hastanesi’ne sevk edildi ve burada tedavisi sürüyor. Hastane odasında bir aydır oğlundan bir haber umuduyla bekliyor. Enkaz altındayken çocuklarını hayatta tutmak için büyük mücadele verdiğini anlatan Hatice Acıoğlu şöyle konuşuyor:

“Ben Allah’a ‘Ya hepimiz ölelim ya da oğullarımla kurtulalım’ diye dua ettim. 20 saat çocuklarımla çok konuştum. Sadece onlar için yaşamak istedim. Oğlum yanımdan çekilirken üzerinde kan yoktu. İç kanama var mıydı bilmiyorum. Oğlumu çok özledim. Böyle beklemek çok ama çok zor. Belki hafızasını kaybetti, belki bilinci kapalı ve bir hastanenin yoğun bakımında. Yaşadığını umut ediyorum. Hayatını kaybettiyse de bilmek istiyorum. Askerler onunla hep ‘Mesutum’ diyerek konuştu. Yani hastaneye teslim ederken ismini söylemişti. Onu hastaneye götüren askeri aracı kullanan kişiyi bulmaya çalışıyoruz. Lütfen oğlumu bulmama yardım edin.”

Edvar Aksakal ve kardeşi Şükran Aksakal, Betül Apartmanı enkazından anne ve babasını çıkardı. Ancak kız kardeşleriyle çocuğu hayatını kaybetti.