Mutlaka ama mutlaka dönecek bahara kış

“Zeus’un oğlu Işık Tanrısı Apollon, ırmak kenarında genç ve güzel bir kız görür. Bu eşsiz güzelin adı Defne’dir. Apollon ona âşık olur ve onunla konuşmak ister. Fakat Defne, Işık Tanrısı’nın içinden geçenleri anlamıştır. Kaçmaya başlar. O kaçar, Apollon kovalar. Aralarındaki mesafe gittikçe kısalır ve bir an gelir ki Defne, Apollon’un nefesini saçlarının arasında duyar. Artık kurtuluş imkânı kalmadığını anlayan Defne, birden durur ve ayağı ile toprağı kazıyarak bağırır: ‘Ey toprak ana, beni ört, beni sakla, beni koru.’ Bedenini gri bir kabuk kaplar, saçları yapraklara dönüşür, kolları dallar halinde uzar, ayakları kök olup toprağın derinliklerine dalar, ağaç oluverir. Defne’nin gözyaşları bugün hâlâ Asi’de, şelalelerde.” 

Hatay medeniyetlerin, efsanelerin toprakları. Harbiye’de çağlayarak akan şelalelerin, Defne’nin gözyaşları olduğuna inanılır. 

O gözyaşları depremle birlikte Asi’ye aktı, akıyor aylardır. 

Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Hatay’daki çokkültürlü yaşam bu memleketin bu toprakların en sahici, en gerçek halidir. Bu topraklar sağın, gericiliğin kimlikler, inançlar üzerinden yaratmaya çalıştığı kutuplaştırmaya, ötekileştirmeye en güçlü itirazdır. 

Dört mevsim yeşildir defne ağacı. Hatay’ın, bu toprakların gerçekliğinin, bir arada yaşamın, direncin, vazgeçmemenin sembolüdür. Ağaç olup, kök salıp Hatay’ın her yerinde şifa olmuş, umut olmuş, direnç olmuştur. 

6 ay geçti. Dile kolay… Her günü için yüzlerce satır yazılabilir. Depremin 2. günü Hatay’a girdiğimizde yıkım, acı anlatılamayacak kadar ağırdı. Kaç gün ve ne kadar yetebiliriz dayanışmayı sürdürmeye kaygısıyla günde birkaç saat uykuyla sürdürdüğümüz o dayanışma altı aydır umutla, kararlılıkla devam ediyor. 

O dayanışma gece saatlerinden sabah saatlerine kadar elden ele boşalttığımız tırlar, köylerden, mahallelerden gelen telefonlarla isim isim, adres adres hazırladığımız koliler, sabahın erken saatlerinden itibaren köylere, mahallelere gitmek için araçlara yüklediğimiz koliler, Dayanışma Gönüllüleri ve SOL Parti dayanışma merkezlerimizin önünde açtığımız dayanışma masaları, hazırladığımız dayanışma listeleri, onlarca arkadaşımızın hızlıca hazırlayıp teslim ettiği dayanışma kolileri oldu. İnşa edilen lavabolar, duş alanları, çay ocakları, aşevleri oldu. 

O dayanışma barınma hakkı, depremzede hakları için hukuk buluşmaları, sağlık hakkı için sağlık taramaları, psikososyal destek buluşmaları, kuaför-berber dayanışması, üretici buluşmaları ile yem, gübre, fide dayanışması, oyuncak, kitap, eğitim dayanışması, gönüllü dersler, çadırdan kültürevleri oldu. Ortak çamaşırhaneler, kreşler, günlük 10 ton su üreten su arıtma noktaları oldu. 

O dayanışma üretici, eğitim, sağlık, barınma, su, ulaşım sorunları için mahalle mahalle, köy köy haftalar süren emekle gerçekleştirdiğimiz buluşmalarla Hatay’ın, Hatay halkının sözü, talepleri ile 22 Nisan Hatay’ı Yeniden Kuracağız eylemi, yürüyüşü oldu. 

O dayanışma riskli alan, kamulaştırma adı altında rant kararlarına, asbest tehlikesine karşı hukuki mücadele, açtığımız davalar, yaptığımız yürüyüşler, eylemler oldu.  

Depremin yaşandığı günden bugüne 6 ay geçti. Sorunlar ilk haftalardan daha ağır. 

Siyasi iktidar için sermaye için enkazların kaldırılması; riskli alan, kamulaştırma adıyla rant kararları, ihaleler eliyle yıkımın ortasında bir şantiye, bir rant alanı deprem bölgesi ve yıkımın en ağır yaşandığı şehir Hatay. Enkazlar, kamulaştırma kararları ile tarım, zeytinlik alanları, meralar sermayeyi, yandaşları daha da zengin etmenin temel aracı artık. 

Barınma hakkı sorunu bir bilinmezlik. Çadırkentler, konteyner kentlerde beslenme, hijyen başta olmak üzere sorunlar ilk haftalardan çok daha kötü durumda. Günde yalnızca iki öğün ve sürekli iki çeşitten ibaret yemekler, temizlik sorunu nedeniyle artan hastalıklar… Köylerde yaşayanlara barınmada çözüm olarak gösterilen köylerini terk edip kilometrelerce uzakta kurulan konteynırlara yerleşmeleri. Bu, çocuklarının okullarını bırakması, köylülerin tarlalarını, bahçelerini, hayvanlarını bırakması yaşamlarının daha da altüst olması demek. Altı ay geçmesine rağmen söz verilen ev sayısının ortalama %10’u dahi tamamlanmamış durumda. Ve yıllardır bin bir emekle sahip oldukları evleri tekrar ve tekrar halka satacaklar. 

Aralıksız devam eden su kesintileri ile suya erişim sorunu hemen her gün yaşanıyor. Suya da, temiz suya da erişim konusunda aylar geçmesine rağmen kalıcı, köklü bir adım atılmadı. SOL Parti ve Dayanışma Gönüllüleri noktalarımızda günlük 10 ton su üreten su arıtma sistemlerimiz, yaptığımız çeşmeler bu sorunun son derece çözülebilir olduğunun açık bir örneği iken milyarlarca liralık halkın bütçesini elinde bulunduranların halka temiz suyu ulaştırmaması da siyasi bir tercih. 

Sağlığa, eğitime erişim en temel sorunlar. 25 Martta açıklanan rapora göre deprem öncesinde aktif olan doktor ve hemşirelerin yalnızca %30’u çalışabilmekte. Örneğin kadın doğum ve jinekoloji servislerinin %60’ı hizmet dışı. 

Barınma başta olmak üzere sağlık emekçilerinin, eğitim emekçilerinin en temel ihtiyaçlarının çözülmemesi ekonomik olarak desteklenmemeleri deprem bölgesindeki çalışma ve yaşam koşullarını zorlaştırıyor. Gerekli sağlık ve eğitim emekçisi ataması, istihdamı yapılmadı. Ulaşılabilir sağlık merkezleri oluşturulmadı. Okulların güvenliği, güvenli olmayan okullar için konteynır vb eğitim alanları sağlanmadı. Okulların açılmasına sayılı günler kalmasına rağmen eğitim öğretime başlayacak okulların bilgisi, öğrencilerin okullara ulaşımının nasıl sağlanacağı, güvenli olmayan okul binaları yerine bulunan çözümlerin neler olduğu, salgın ve depremle birlikte çocuklara telafi eğitimi ve psikososyal destek sağlanmasına yönelik hangi adımların atılacağına yönelik soruları cevapsız… 

Memleketin her yerinde zamlarla, işsizlikle birlikte artan yoksulluk deprem bölgesinde çok daha derinleşmiş durumda. Artan yoksulluk, işsizlik, asbest riski; eğitime, sağlığa, suya erişim, barınma hakkı sorunu… 

Tüm sorunlara rağmen kökü Defne ağaçlarında, Asi Nehri’nde saklı bu güzelim topraklarda, Hatay’da umudu ilmek ilmek ören bir kararlılık var. Hatay’ın geleceğine Hatay halkı karar verecek diyerek haftalardır mahalle mahalle yapılan toplantılarla Depremzede Derneği çalışmalarını örüyoruz. Her mahallenin meclisi, her meclisin belirlediği, seçtiği yürütücüler ile Hatay’ı yeniden kuracak sözün de, yetkinin de, kararın da Hatay halkında olduğu bir umut örgütleniyor Hatay sokaklarında… 

Halk için, halkla birlikte… 

22 Nisan’da “Hatay’ı Yeniden Kuracağız” yürüyüşümüzde, haftalarca Hatay’ın, Hatay halkının mahalle buluşmalarıyla ortaklaştırdığımız Hatay’ın geleceğine dair sözünü haykırdığımız o yürüyüşte Asi Nehri’ne attığımız defne dalları ile “Anayurdum ağlama yine de döner bahara kış…” sözleri ile birbirimize sarılarak akıttığımız gözyaşları da vazgeçmemenin kararlılığıydı. 

Mutlaka ama mutlaka dönecek bahara kış…