Bence yazıyı CMYLMZ’ın bizim lokantaları ve garsonları anlattığı “Ne vereyim abime?”sini izleyerek okuyun: “Ne vereyim abime? Öyle bir tonluyor ki her şeyi verebilir. Ne vereyim abime? … Ne vereceksin bana? Ne ver biliyo musun?” Sonra malum; “Little little, into the middle.” Her şeyden biraz, ortaya karışık!

CHP’deki değişim tartışmalarını izlerken nedense kafamın içinde bu “Ne vereyim abime?” dönüp duruyor. Özellikle İmamoğlu’nun “iktidaricindegisim.org” sitesinden sonra.

Ankara Valisi Tandoğan “Memlekete komünizm gerekiyorsa onu da biz getiririz” demiş ya… Değişim aktörlüğüne soyunan bazılarında, neyi nasıl ne yönde değiştirecekleri yok da, bir tek “biz” var merkezde. Değişmez ve değiştirecek olan “biz”! Artık ne nasıl değişecekse!

Haklarını yiyemem, neyin nasıl değişeceği konusunda gayet net olanlar da var.

Misal, “Ben de başkan adayıyım” diyen “Gelecek İçin Biz” sözcüsü İ. Cihaner, ilk günden beri net eleştiriler yapıyor ve değişimin partinin sola dönmesiyle olacağını söylüyor.

İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer de kapsamlı bir açıklamayla, ‘sol-sosyal demokrat söylemlerden uzaklaşılmış olması(nı) ve CHP’nin sağcılaşmasını’ eleştirip, "Değişim çağa uygun sosyal demokrasi doğrultusunda olmalı" dedi.

Murat Karayalçın da parti içi işleyişe dair somut önerilerle sola dönme vurgusu yaptı.

Zaten CHP tabanında sağa yaslanmaya itiraz etmeyen var mı, bilmiyorum!

Sanırım, Kılıçdaroğlu da “değişim” konusunda net! Son grup toplantısında söyledikleri ve kendi gençlerini de kızdıran A. Çatlı konusunda görüşleri “belli” eski Zafer Partili birinin danışmanlığı tartışması, varacağı yere varmış “değişim”e aynen devam işareti.

En “somut” adımı ise “iktidaricindeğisim.org”la Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın da gönlündeki lider adayı İmamoğlu attı. O adım önemli, çünkü “erken kalkan yol alır” ve bu süreçte adım atmakta geç kalan ilk adım atanı izlemek zorunda kalır. O yol her nereye çıkarsa! 

“iktidaricindegisim.org” sitesine ilk gün 31 bin 827 öneri gelmiş. Daha çok gelir, değişim talep etmeyen yok ki!

Değişimin aşağıdan yukarı zorlanması, aşağıdan yukarı toplumsal hareketler benim gözümde en kıymetlisi. Ancak, bir yön belirtmeden “memleketin her yerinden ve herkesten her talebi alalım, onu siyasal zemine taşıyıp ona göre değişelim” dediğinizde ve değişimin yönüne dair en küçük bir ipucu vermediğinizde, ne “aşağıdan yukarı” bir hareket olur ne de orada toplananların nereye götürüleceği bellidir.

Ortaya karışık değişim!

Otoriter bir rejimi ancak iktidar olarak değiştirebileceğinizi sanmak da yanılgıdır. Tersine, değiştirerek iktidar olursunuz! Bu da her şeyden önce muhalefet yapma tarzına bağlıdır.

İlk kayyum atandığında tüm gücünüzle hayır demez, ilk milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırıldığında set çekmez, anayasaya aykırı şeyleri ve seçim sürecinde istifa etmesi gereken bakanları nasılsa “seçimde yeneriz” diye kabullenir, iktidarın çizdiği çerçevede oynamaya eyvallah der ve bugün de M. Yanardağ’a-TELE1’e verilen cezalara karşı kitleleri harekete geçirerek en güçlü demokratik direnişi gösteremezseniz, bir şey değiştiremezsiniz!

Aşağıdan yukarı toplumsal hareketler iyidir, ama onlar da mutlaka bir yöne işaret ederek, belli konulara vurgu yaparak ve o konular etrafında tabanının dayanışmacı kolektif eylemini harekete geçirerek hedefe ulaşır. CHP tabanının laiklik, özgürlükçülük, cumhuriyetçilik, kamuculuk gibi değerlere sarılarak değişmekten yana olduğunu saptamak için ankete ya da siteye gerek yok. Böyle bir yol haritası ortaya koymak ve yürümek gerek.

“Ne vereyim abime?” lokantalarda olur ama değişim siyasetinde olmaz!