Fas, Mısır, Tunus, Yemen, Suriye, Sudan, Ürdün, Cibuti, Türkiye… Adları aynı, dertleri aynı, söylemleri aynı…

Fas, Mısır, Tunus, Yemen, Suriye, Sudan, Ürdün, Cibuti, Türkiye… Adları aynı, dertleri aynı, söylemleri aynı… Amblemleri dahi benzer. Hepsi birer seri üretim ürünü! “Okyanus ötesi” laboratuarlarda birer neocon projesi olarak piyasaya sürüldüler.

Dönemin 'sabık' ABD Başkanı George W. Bush’un ilan ettiği Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nin (GOP) uzantıları olarak ardı ardına siyasal yaşama zuhur ettiler.

Atlantik kıyısındaki Fas’tan Arap yarımadasındaki Yemen’e, Kızıldeniz'in kenarındaki Cibuti'den Akdeniz’deki Suriye’ye kadar Ortadoğu ve Arap coğrafyasında bir “adalet ve kalkınma” furyasıdır gidiyor. Kimi çabucak partileşirken bir kısmı ise henüz hareket halinde.

Sadece Bin Ali’nin devrildiği Tunus’ta ocaktan bu yana kurulan 25 partinin yedisi; “Adalet ve Kalkınma Partisi”, “Adalet ve Kalkınma İçin Geleceğin Partisi”, “Adalet ve Kalkınma için Özgürlük Partisi” …vb şeklinde “adalet ve kalkınma" uzantılı.

Öyleki Müslüman Kardeşler Örgütü Mısır’da "Adalet ve Özgürlük" adıyla partileşti. Fas’ın lamba amblemli Adalet ve Kalkınma Partisi'nin rol modeli "bizim" AKP. Suriye'de muhalefet "Adalet ve Kalkınma Hareketi" ismiyle örgütlenirken, Yemen’de muhalifler "Adalet ve Kalkınma Blok"u etrafında birleşti. Ürdün, Sudan, Cibuti, Moritanya’daki "adalet ve kalkınma" partilerini de unutmamak gerek.

“Adalet ve kalkınma”nın startı şüphe yok ki ABD emperyalizmi tarafından bu topraklarda verildi. Misak-ı Milli sınırları içindeki AKP, bölgedeki bu furyanın "rol modeli."

Washington merkezli bu siyaset mühendisliğindeki amaç; Ortadoğu ve Arap coğrafyasını yeni emperyal politikalar doğrultusunda bir kez daha dizayn etmek. Plan doğrultusunda da bölgedeki siyasal İslam “adalet ve kalkınma” partileri üzerinden siyasal sürece dahil ediliyor.

“Kullan ve at” pragmatizmiyle yıllarca laik totaliter yönetimler üzerinden bölgeyi sömüren emperyalist odaklar, yeni manevralarla eski sömürü politikalarını sürdürme niyetinde.

Bu niyet artık gün yüzüne çıkmış durumda. Emperyalist barbarlığın cirit attığı Ortadoğu'da "adalet ve kalkınma" partileri çığ gibi büyürken, "çıraklık" ve "kalfalık" dönemlerini geride bırakan AKP, "ustalık" evresine geçti!

"Kalfalık’ döneminde ülkeyi emperyalist saldırganlığın merkezi yapan, İzmir'i Libya saldırılarının ana üssüne çeviren AKP’nin ustalık döneminde de ülkeyi maceradan maceraya sürükleyeceğinden kimselerin kuşkusu olmasın!

 ****

Kommandante Che

Ernesto "Che" Guevara, bundan tam 83 yıl önce bugün 14 Haziran 1928’de Arjantin’de doğdu. Fidel Castro ile birlikte  Küba Devrimi'nin gerçekleşmesinde öncü bir rol oynadı.

Devrimden sonra kurulan Küba hükümetinde önemli görevler üstlendi. Fakat içinde yanan devrim ateşi onu yeni arayışlara yöneltti. Bu ateş O’nu Asya, Afrika ve Latin Amerika yollarına düşürdü. Che'nin ilk durağı Afrika'daki  Kongo ve Angola’ydı. Sonrasında Bolivya'ya geçti. 9 Ekim 1967’de CIA destekli hükümet güçleri tarafından La Higuera’da ele geçirildi ve kurşuna dizilerek katledildi.

Che enternasyonalist bir devrimciydi. Yaşarken olduğu gibi öldükten sonra da ezilenlerin ve dünya halklarının sembolü olmayı başardı. Bugün Yemen'deki muhaliflerden tutun da Madrid'deki gençlere, Atina'daki IMF karşıtlarından Şili'deki çevreci köylülere kadar tüm direnenler Che flamaları taşıyorsa şayet, bu "Kommandante"nin ölümsüzlüğünün bir işareti olsa gerek!

***

Chavez, FARC ve Kolombiya

Venezuela son dönemlerde ardı ardına Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) ile bağlantılı isimleri Kolombiya'ya iade ediyor.

Mayıs ayında gazeteci Joaquín Pérez Becerra, Venezuela’ya giriş yaptığı sırada tutuklanarak iade edildi. Becerra, örgütün Avrupa sorumlularındandı ve uzun süredir İsveç’te yaşıyordu.

Geçtiğimiz kasımda da FARC ve Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) üyesi üç isim iade edildi.

Geçtiğimiz salı günü ise FARC'ın liderlerinden Guillermo Enrique Torres gözaltına alındı. “Müzisyen” takma adlı Torres, örgütün 2004'ten beri ele geçirilen en üst düzey üyesi.

Kolombiya lideri Juan Manuel Santos, Chavez'in Torres'in iadesi için söz verdiğini söyledi.

Peş peşe yaşanan FARC iadeleri büyük tepki çekti. Venezuela Komünist Partisi de dahil olmak üzere birçok parti FARC'a karşı Kolombiya ile yapılan işbirliğine şiddetle karşı çıkıyor. Aralarında Istvan Meszaros ve James Petras'ın da bulunduğu aydınlar Torres'in iadesine karşı bir bildiri yayınladı.

Devrimcilerin iadeleri Venezuela'nın bolivarcı idealleriyle ters düşüyor. Gerici Kolombiya hükümeti ile girişilen işbirliği daha çok tartışılacağa benziyor.