Şu anda güç sahibi olanlar, ya da sonsuza dek gücün sahibi olacağını sananlar, bir süredir “paralel” lafını çok seviyorlar. “Değerlerimiz, ecdadımız, hassasiyetlerimiz, kırmızı çizgilerimiz, üst akıl, milletimiz”, ama illa da paralel yapı. En son operasyon sayesinde yine hiç duymadıysak onlarca kez bu kelimeyi duyduk. Hatırlarsanız bunun yanından bile geçemeyen ufak bir üne “teğet” sahip olmuştu bir ara, ama hipotenüs, çap ve benzerleriyle beraber o da şu an hasetten yanıyordur  tahminen.

“Paralel” kelimesiyle kastedilenin ne olduğu malum, bu algının hakikatte neye denk düştüğünü ise son operasyondaki kusursuz tavrıyla yine hepimizi kendisine hayran bırakan Ahmet Şık’ın çıkmak üzere olan kitabının adından okumak mümkün: “Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda”.

Bundan bir sene öncesine, yani şu anda kimsenin hatırlamaması için uğraşılan 17 Aralık soruşturmasından bir gün öncesine kadar, bir pazar sabahı Samanyolu televizyonu ve Zaman gazetesine terörle mücadele ekiplerince baskın düzenleneceğini yazmak, düşünmek, öngörmek  delilik alameti sayılırdı. Ama şimdi operasyonun ayrıntılarından öğreniyoruz ki, sadece bazı gazeteciler değil, bir dizi ekibinde çalışan 3 kişi bile aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınabilmiş.

Demokrasilerde idareciler her istediklerini yapamaz, söyleyemezler. Yapamazlar, çünkü özgürlükleri hukukla (ve teamüllerle!) sınırlanmıştır. Söyleyemezler, çünkü seçmen kitlesiyle, kendine oy veren vermeyen yurttaşlarıyla papaz olmak istemezler. Çoğunluk isterse her şeyin yapılabildiği bir rejim değildir demokrasi.

Bu önermelere katılırsanız burada bir demokrasiden neden söz edemeyeceğimizi de kabul edersiniz sanırım: İktidarı elinde tutanların kendilerine oy vermeyenlerin duygu durumunu, yaşama sevincini, verimliliğini, gelecek kaygısını umursamadığı, onları neredeyse yok saydığı bir rejime demokrasi denmez.

Ve evet, mahkeme kararlarının heyet tarafından açıklanmadan birkaç dakika önce Samanyolu TV’de altyazı olarak geçtiği bir durumun da demokrasiyle alakası yoktu, ama kilit soru şu: Şimdi yeri göğü paralel diye inletenler o sırada ne yapıyordu? O mahkemelerin işleyişindeki çağdışılığa, o sırada kurulan mahalle baskısına, bazı muhafazakâr mecraların eli rahatlasın diye değiştirilen reyting sistemine bakışları neydi? O paralel o güce CHP ya da MHP iktidarında mı kavuştu?

Soruları artırmak mümkün: Şimdi paralel diye baskın yiyenlerle daha önce hangi konuda anlaşamıyordunuz? Gezi’de kimin yanındalardı? Türkçe Olimpiyatları’nı kim düzenliyordu? 16 Haziran 2013 tarihinde olimpiyatların kapanış töreninde konuşan devlet büyüğümüz kimdir? Ahmet’le Nedim tutuklanınca “Bazı kitaplar bombadan tehlikelidir” diyenlerin paralellere katkısı ne düzeyde olmuştur?

TRT son operasyonu #EdenBulur başlığıyla verip izleyicilerinden yorumlarını bu etiketle paylaşmalarını istemiş. Karma felsefesinin bizim “değerlerimize”, “fıtratımıza”, “hassasiyetlerimize” ne kadar uygun olduğunu 1 milyon liralık ödülün sahibi değerli Diyanet İşleri Başkanı’mız açıklayabilir, ben açıklayamam. Ama  edenin bulduğu hakikaten doğruysa film yeni başlıyor demektir, çünkü aslında geçen sene bu zamanlara kadar ne yaptıysanız beraber yaptınız.