Sokrates savunmasında, düşünce özgürlüğü hakkının en eski savunmacısı olup, sözlerinde; birey vicdanının yok edilmez hakkı ile tartışma ve eleştirinin sosyal önemini vurgularken, “Sen aklındakini söylersin, ben aklımdakini söylerim. Hiç kimse ‘şunu söyleyemezsin,’ demez.” derken, yetmiş yaşında, dinsizlik ve gençlerin ahlakını bozmak suçları ile itham edilerek kovuşturmaya uğradı ve M.Ö 399’da ölüme mahkûm edildi. Ölecekti, çünkü ancak ölümü kabul ederek söz hürriyetinin önemini vurgulayabilirdi.


Giordano Bruno, Epikuros’un evrenin sonsuzluğu kuramı ve Kopernik’in, hem Katoliklerce, hem de Protestanlarca reddedilen dünyanın güneş çevresinde döndüğü gerçeğini kabul eden Bruno, bir adım daha atarak, durağan yıldızların birer güneş olduğunu ve bunların çevrelerinde dönen, gözle görünmez gezegenleri olduğunu da ileri sürüyordu. Evrenin sonsuz ve eş dağılımlı olduğunu ve evrende, dünyadan başka birçok gezegenin bulunduğunu söyledi. Aykırı görüşler beslediği için 1600 yılında Roma Katolik Kilisesi’nin Engizisyon mahkemesinde yargılanıp ‘sapkın’ ilan edildi ve Roma’da idama mahkûm edilerek Campo de Fiori denen yerde ateşte yakıldı.

Uygarlığın ilerlemesi bir ölçüde insan denetiminin dışında kalan özgürlüğün etkisine bağlı olmakla beraber, bilimin ilerlemesi ve yanlışların düzeltilmesi için de kayıtsız şartsız bir tartışma özgürlüğü gerekir. Uygarlık tarihi derinliğinin değerin de düşünce ve ahlak planındaki ilerlemenin bir temel koşulu vardır o da tam bir düşünce ve tartışma özgürlüğüdür.

Aklın zaferi, aklın otoriteye karşı açtığı savaş özgürlüğün zaferi ile sona ermiş görünmektedir. Bugün akıl, evrenin niteliği hakkında gerçekliği kanıtlanmış olaylardan oluşan çok geniş bir bilgiye sahiptir. Evet, insan doğadaki varlığı ve hakimiyeti düşündükçe var olmasından kaynaklanmaktadır.

Uygarlık tarihinin yolunu açan değerlerin hepsini, ölüm ile yaşama arasındaki inci çizgiyi bilgiye ulaşmadaki amansız düşünce prensipleri belirlemiştir. Ve asla vazgeçmeden özgürlüğün bedelini ödemişlerdir.

Bir insanı düşüncesinin bir kişiye, bir kitleye veya bir yönetim mekanizmasına ki buna en üst örgüt mekanizması olan devlete bağlı olması-işin doğasına aykırı olduğu gibi, bir otoritenin güdümüne girerek sınırlandırılması da mümkün değildir.

Otoritenin kendi zaaflarını ortaya koyacak-ki otoritenin kendisi başlı başına bir zaaftır-bu tüm değerlendirilmeler bu yüzden hep suç olmak üzere kamufle edilmeye çalışmaktadır.

Buradaki en önemli faktör; genelde, otoritenin düşünceyi ifade etme özgürlüğü karşısındaki yetersizliği kuramsal olarak ortaya çıkmasıyla birlikte, elindeki baskı enstrümanlar sayesinde o düşünceyi itibarsızlaştırarak adeta bir suçmuşçasına algı manipülasyonu yaparak kamuoyu yaratmaya çalışır. Ve o düşüncenin temsilcilerini de o düşünce kimliği üzerinden-sanki bir suçluymuşçasına bir strateji ortay koyarak değersizleştirip, ceza muhakemesi üzerinden toplum neslinde ‘sapkın’ olgusu yaratmaya çalışır ki hiçbir dayanağının olmamasına rağmen.

Sokrates ve Bruno ile başlayan süreç, düşünce var olduğu sürece ve özgürlüğünün savunulduğu sürece aynen devam etmektedir. Bu süreç, Sabahattin Ali’ye kadar gelip, İlhan Erdost ile devam edip, Madımak Otel’inde tüm yakılan insanlar Giordano Brono’no ile bütünleşti.

Yaşadığımız topraklardaki yönetim mekanizmalarının var olma süreçlerine baktığımızda, kendi kamusal alanı içinde kendi yapısal sorunların yarattığı mekanizmayı eleştirel bakan tüm düşünce unsurlarının ifade alanını kapattığı gibi, özel alan içinde müdahale ederek koruma kaygısı ile kişileri itibarsızlaştırarak o düşüncedeki insanları alan dışına iterek yokmuşçasına bir organizasyon kurmaya çalışmaktadır.

Buradaki temel işleyiş, alt birimlerin biat ederek, o yukarıdaki mutlu azınlığın çıkarları için, gerçekleri ortay koyan o düşünce içindeki insanları ayrıştırmaya tabi tutarak ve ne pasına olursa olsun dışlanmalarını sağlamalarıdır.

Ne liyakat, ne donanım, ne bilgi, ne bilim hiçbir şeyin önemi yoktur.

‘Zararlı’ ve ‘sapkın’sın bir kere, öyle denmiş ve bunu herkesin kabul etmesi gerekir ki ettirinceye kadar müdahaleye devam edilir.

Ya bizdensin ya da yoksun… Olmaman için gereken her şey yapılır.