Geçen yazıda, partiler “kapı arkası diplomasisi” ile aday armayı sürdüredursun bizler kapı önlerine çıkıp en gür sesimizle neye hayır deyip neyi istediğimizi haykıralım demiştim.

Kapı arkası diplomasisi” en geniş mutabakatı ortaya çıkaramadığı için Gül aday olmadı. Aday olmadığını açıklarken de memleketin götürülmek istendiği yere karşı olduğunu epey anlaşılır bir şekilde ortaya koydu. Seçimi alacak, AKP tabanına dokunacak bir gücü varsa, aday olmadığını ilan ederken söylediklerinin de etkisi olması gerekir!

Biz kapı arkasında yapılamayanları bir yana bırakalım… İşte bugün 1 Mayıs, meydanlar sesimizi duyuracağımız, birliğimizi beraberliğimizi dosta düşmana göstereceğimiz kapı önleri…

Bugün, memleketin neresinde olursak olalım, meydanlara çıkmalı, o özlenen en geniş ittifakı meydanlarda gerçekleştirmeliyiz.

Bazen liderlerin yapamadığını kitleler yapar. Hem de en iyi onlar yapar!

Gezi’de böyle oldu, Hayır Kampanyası’nda böyle… Toplumun her kesiminden, gidişattan rahatsız olan, ama belli bir parti ya da örgütlenme içinde konumlanmamış insanlar öne çıktılar. Sonradan herkesin övgüler dizdiği, öğrenmek ve hayata geçirmek istediği bir deneyimin yaratıcısı oldular.

Şimdi, hiç kuşkusuz cumhuriyet tarihinin en önemli seçimlerinden birine iki aydan az bir zaman kalmışken, yine Cumhuriyet tarihinin en önemli 1 Mayıslarından birindeyiz.

Emeğin gününü, emekçilerin mücadele ve dayanışma gününü; emeğe dair her şeyin ayaklar altına alındığı zamanlarda karşılıyoruz. Alınterinin yarattığı her şeyin satılıp savıldığı zamanlar… En son şeker fabrikaları katıldı, iktidarın bir mirasyedi gibi sattıkları arasına.

Bu 1 Mayıs’ta emeğin ve onun yarattıklarının hoyratça ayaklar altına alınmasına HAYIR demek için meydanlarda olmalıyız.

Yurtta ve cihanda barış istediğimizi haykırmak, savaşa HAYIR demek için, ortak kapı önümüze çevireceğimiz meydanlarda olmalıyız.

Ne öğrencilerini, ne hocalarını dinleyerek, üniversiteleri böle böle çoğaltma anlayışına HAYIR demek için meydanlarda olmalıyız.

Artık kalıcı halede getirilip “olağanlaştırılanOHAL’e, OHAL koşulları altında seçim yapılmasına HAYIR demek için…

Savcıların iddianamelerini, yargıçların kararlarını yasa kitaplarına değil bir adamın ağzına bakarak yazmalarına HAYIR demek için…

Tek sesle konuşan bir medya düzenine HAYIR demek için…

Siyasete helikopterli askeri müdahaleler yapılmasına HAYIR demek için…

Bu türden müdahalelerle memleketi başkanlığa ve tek adam yönetimine götürmeye çalışanlara HAYIR demek için…

Tek adam diktatörlüğü tespitleri yapıp ona karşı en geniş ittifakı kurmaya çalışıyoruz derken HDP fobisi/korkusuyla kıvranmaya da HAYIR demek için meydanlarda olmalı, demokrasi ortak paydasında buluşan en geniş kesimlerin ittifakını meydanlarda gerçekleştirmeliyiz.

İktidar; Erdoğan, AKP, AKP+MHP çoktan Rubicon’u geçti!

Rubicon’u geçmek”; Sezar’ın MÖ 49 yılında lejyonu ile Rubicon nehrini geçmesine atıfta bulunan ve geri dönüşü olmayan bir noktada olmak anlamında siyaset bilimi literatürüne de girmiş bir deyim.

İktidar Rubicon’u geçti; köprüleri yıktı, gemileri yaktı ve tek adam yönetimine kilitlendi!

Eğer tek adam yönetimine HAYIR diyorsak; bizler de artık kapı önlerine çıkmalı, bugün kapı önlerimizi 1 Mayıs meydanlarında birleştirmeliyiz.

Şimdi, muhalefet için de demokratik parlamenter bir düzen için Rubicon’u geçme zamanı!

•••

*Rubicon’u geçmek deyimini anımsattığı için değerli hocam Prof. Dr. Raşit Kaya’ya teşekkür ediyorum.

*Siz bu yazıyı okurken Saadet Partisi de l Mayıs gibi anlamlı bir günde adayını açıklamış ve gözler CHP’ye dönmüş olabilir.

Bizler cumhurbaşkanlığı seçimine odaklandık ancak aynı gün son derece önemli bir milletvekili seçimi de var. Bu seçimde, BirGün’e katkıları ve emekleri büyük arkadaşlar da yarışacaklar. Kadın sendikacı Yaşar Seyman, eski bakanlardan köşe yazarımız Fikri Sağlar ve şehircilik alanındaki birikimiyle öne çıkan köşe yazarımız Prof. Dr. Tarık Şengül’ün aday olan BirGüncüler olduğunu biliyorum. Başarılar diliyorum, yolları açık olsun.