Türkiye yeni hükümetin kuruluşuna kitlendi. Dün, RTE tarafından başbakan olarak görevlendirilen AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilk görüşmesini yaptı. “Peşrev” niteliği taşıyan bu görüşmeler MHP ve HDP ile devam edecek.

•••

İlk konuşmalar, nezaket ve birbirilerini gözlemleme sözlerini içermektedir... Görüşme sırasında karşılıklı niyet ihsası söz konusudur. Üslup daha çok, gerçek duyguların karşı taraf tarafından anlaşılmasını engellemek üzerine oluşturulur. Son söylenecek sözler gizlenilmek istenir... Karşınızdakileri dinleyerek gelecek toplantının çatısı kurulur. Ülkenin içinde bulunduğu durum değerlendirilir, ilkeler sıralanır, beklentiler söylenir.

Nitekim dünkü görüşmede daha çok ülke ekonomisinin durumu ve geleceği değerlendirilmiştir.

•••
Asıl düğüm bayram sonrası yapılacak ikinci turda çözülecektir!... Çünkü o görüşmede tarafların, cesaret, bilinç ve kararlılıkla ülke sorunlarını çözmek adına birlikte olup olmama konusunda son sözlerini söyleyeceklerdir!...

Koalisyonların anahtar sözcüğü uzlaşma ve karşılıklı güvendir!...

•••

Koalisyon yöntemi demokrasi kültürünün gelişmesine önemli katkı sağlamaktadır.
Kendini farklı ifade eden yurttaşların bir koalisyon hükümetinde bu farklılıklarının daha güvende ve daha hizmet alır konumda olduklarını bilirler...

Farklı kimlikteki yurttaşların birlikte yaşamın getirdiği değerlerden eşit ve dışlanmadan pay alabilme hakkını elde etmeleri, birbirileriyle daha sıkı kucaklaşmalarını sağlar!...

Koalisyon hükümetleri kimseyi dışlamak, ötekileştirmek politikası güdemez!...

•••

Tekrar ediyorum, demokratik olgunluğun oluşmasına neden olan koalisyonların tek temeli karşılık güvendir!... Verilen sözlerin, yapılan protokollerin, yazılan hükümet programlarının gücü güvenle eşdeğerdir!...

Güven samimiyetle kurulur!...

Sözünde durmayan, güveni yok eden partiler kapanmaya mahkumdur. Şöyle etrafınıza bir bakın, geçmişte koalisyon ortaklığı yapan ama topluma ve birbirlerine verdikleri sözü tutmayan partiler tarihin sayfalarında kaybolmuşlardır... Örnek olarak DYP’yi, ANAP’ı, DSP’yi, RP’yi sayabiliriz!...

•••
Hükümet kuracak partiler, demokrasi, ekonomik kalkınma, adil paylaşma, kültürel gelişme, adaletin sağlanması ve yurttaş geleceğinin yeniden yapılandırılması konusunda ciddi projeler ortaya koymalıdır!...

Her şeyden önce gerçekçi olmalıdır!...

7 Haziran seçimlerini iyi okumak gerekir!...

Seçmen 13 yıllık AKP iktidarına karşı oy kullanmıştı!...

O günden beri, AKP iktidarının yarattığı karabasandan kurtulmanın rahatlığını yaşıyor.

Yeniden bunalımlı bir ortama dönmek istemiyor!...

Saldırgan, aşağılayan, ötekileştiren, Kürt’ü, Alevi’yi, solcuyu dışlayan, yandaşı, yanaşmayı koruyan anlayıştan kurtulmak istiyor!...

Bu nedenle RTE’ye kızıyor.

Bülent Arınç’ın doğru tespit ettiği gibi; “bu ülkenin % 40 RTE’yi seviyorsa, % 60’ı da RTE’den nefret ediyor!..” RTE’nin vesayetinden AKP de Türkiye de kurtulmalıdır.

•••

Şayet AKP önce ülke diyorsa, RTE’nin anayasal sınırlara çekilmesini isteyenleri sorun olarak görmemelidir...

Her RTE ile ilgili düşüncelerini söyleyenlere düşman gözü ile bakmamalıdır.
Halkın seçtiği kişinin, katılımda zafiyet olsa da, meşruiyetini tartışmak zamanı şimdi değildir.

•••

Ayrıca şu da bilinmeli ki;

RTE ve AKP, “Parlamenter demokratik sistemin gereğini” yapmak zorundadır!

Ne RTE, ne de AKP kurulacak koalisyon hükümetlerinin meşruiyetini tartışamaz!...

RTE, çalışmalara ve partilerin görüşmelerine müdahil olamaz!...

Kurulacak hükümetin icraatlarını yönlendiremez!...

Bakanlıkların hizmetlerine karışamaz!...

Herkes yerini ve rolünü bilerek hareket edecek bir düzen oluşturmalıdır. RTE bu konuda ne kadar sakin kalacaktır? Bu en can alıcı sorudur!

•••

Bayram sonrası, Davutoğlu hükümeti kuramazsa görev CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na verilecektir. Dolayısıyla kendisinden başkası yokmuş gibi hareket etmek, demeçler vermek gelecekteki görüşmelerinde önünü tıkayabileceği için Davutoğlu bundan böyle çok dikkatli davranmalıdır...

•••

Hükümet kurma çalışmalarının samimi, yapıcı ve güven verici bir ortamda geçmesini istiyorsak, RTE artık bu konuda konuşmamalıdır!...

Dün başlayan ilk temasın gelecek için doğru sinyaller verebilmesi RTE’nin bu konunun dışında kalmasıyla mümkündür... Diğer siyasi partilerin genel başkanları da üzerlerine düşen hassasiyeti göstermek zorundadır!... Yaklaşan Suriye kaosu ve ekonomik krizden korkmamak için “ortak akıl ve sağduyuya” bugün her zamandan daha fazla ihtiyacımız var!...