Sağlık Bakanı’na soruyorum!
Fotoğraf: DHA

Üç haftadır yazılarımı yazamıyorum. Annemin ani hastalığı nedeniyle 15 gündür Rize, Giresun ve İstanbul arasında yollarda ve hastanelerdeydim. Bu süreçte sağlık sisteminin bütün sorunlarını bir kez daha iliklerime kadar hissettim.

Bugün de güncel bir yazı yazamayacağım. Sizlerle annemim hastalığı üzerinden Türkiye’nin sağlık sisteminin ne hale geldiğini paylaşmak ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya bazı sorular sormak istiyorum. Bu kişisel deneyim aslında Türkiye’deki sağlık sisteminin de aynası, ülkemizin sağlık sisteminin hali pür melali… Yaşadığımız kişisel acı ve sıkıntılar bizde saklı. Sürecin kamusal boyutunu paylaşmak istiyorum, çünkü bu kısım herkesin hikayesi…

Annem 11 Haziran gecesi beyninde pıhtı atması sonucu inme (felç) geçirdi. Gece ambülansla Rize Recep Tayyip Erdoğan Eğitim Araştırma Hastanesi acil servisine kaldırıldı. İlk müdahale burada tıkış tıkış bir acil serviste yapıldı. Sorunlar da burada başladı. Hemen başta söylemeliyim ki sorunlar hekimlerden ve sağlık çalışanlarından değil sistemden kaynaklandı. Hekimler ve sağlık çalışanları sağ olsunlar, ellerinden geleni yaptılar.

HAYATİ İLAÇ YOK NEDEN YOK?

Annem iki yıl önce de inme geçirmiş ve Kartal Lütfi Kırdar Eğitim Araştırma Hastanesinde Actylise IV Flakon adlı bir ilacın kullanılmasıyla ve hızlı bir müdahaleyle iyileşmişti. Rize’de doktorlara bu ilacı hatırlattık ve hasta yakının onayıyla kullanılan bu ilacı kullanmalarını istedik. Ancak beyinde pıhtı atmasına karşı kullanılan Actylise IV Flakon adlı ilaç bir süredir Sağlık Bakanlığı tarafından hastanelere tedarik edilmiyormuş. Rize Eğitim Araştırma Hastanesinde az sayıda olan bu ilaç bitmiş. Bu nedenle annem için bu ilaç kullanılamadı. Pıhtı atması sonrasında üç saat içinde kullanılması gereken ilaç kullanılamadığı için annemin sol tarafında kısmi felç (sol hemipleji) oluştu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya soruyorum bu hayati ilacı hastanelere tedarik etmemenizin sebebi nedir?

YOĞUN BAKIMLARDA NEDEN YER YOK?

Yaşadığımız ikinci şok yoğun bakımla ilgiliydi. Acil servisteki annemin hızla yoğun bakıma kaldırılması gerekiyordu. Ancak ne Rize Recep Tayyip Erdoğan Eğitim Araştırma Hastanesinde ne Rize’deki diğer kamu ve özel hastanelerde ne de Artvin, Erzurum, Trabzon ve Giresun’daki hastanelerin yoğun bakım servislerinde yer yoktu. İnanılır gibi değil beş ilde de hayati tehlike altındaki bir hasta için yoğun bakımlarda yer yoktu. En yakın Giresun’da bir özel hastanenin yoğun bakımında yer bulunabildi ve annem felç geçirmesinden 16 saat sonra ambülansla 3 saatlik yolculuktan sonra yoğun bakımına kaldırılabildi. Bazıları büyükşehir olan beş ilin kamu hastanelerinin hiçbirinde yoğun bakım servislerinde yer olmamasının izahı nedir sayın Fahrettin Koca?

FELÇLİ HASTAYA NEDEN 112 AMBULANSI YOK?

Annem Giresun’da yoğun bakım ve serviste 12 gün kaldı ve taburcu edildi. Ancak soldaki kısmı felç ve güç kaybı nedeniyle yürüyecek durumda değildi. Tedavisi İstanbul’da devam edecekti. Ancak yolculuk edemezdi, uçağa binemezdi. Alo 184’ten ambulans talep ettim. Yerel 112 servisine yönlerdiler. Ancak Annemin Giresun’dan İstanbul’a nakli için 112 ambülans vermedi. Bunun üzerine annemi özel ambülansla İstanbul’a naklettik. Özel hastane yoğun bakımdan Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) gereği ilave ücret almadı. Ancak hastanede yataklı servis ve özel ambülans hizmeti özel hastane tarafından bedeliyle sağlandı! Bir kamu hastanesine ambulansla kaldırılan ve orada yer olmadığı için özel bir hastaneye sevk edilen annem yürüyemez durumda taburcu edilirken Sağlık Bakanlığı ambülansı tedarik edilmedi. Sağlık Bakanının buna bir cevabı var mı?

EVDE SAĞLIK HİZMETİ LAFTA MI?

Anemi İstanbul’daki evine naklettikten sonra tedavisi ve evde sağlık hizmeti alması için girişimlere başladık. Annem yürüyemediği için evde fizyoterapi hizmeti ve evde doktor kontrolüne ihtiyacı vardı. Sağlık Bakanlığının evde sağlık hizmetini aradım. Fizyoterapi için altı ay sonraya (Ocak 2024’e) ve sadece bir seans için destek verebileceklerini söylediler! Doktor kontrolü için ise yaklaşık 15 gün sonra bir pratisyen hekimin gelebileceğini söylediler. İBB’nin evde sağlık biriminden ise inanılmaz prosedürel engeller çıkarıldı. Nöroloji hekimin verdiği “evde fizyoterapi tedavisi alabilir” raporunu kabul etmediler. Ortopedi uzmanından rapor istediler. Oysa annem yürüyemiyordu. Hastane muayenesine gidemediği için evde doktor hizmeti talep ediyorduk. Evde sağlık hizmeti de lafta kalmıştı. Mecburen başımızın çaresine bakacaktık!

SAĞLIK SİSTEMİNİN HALİ PÜRMELALİ!

Annemi hayati hastalığı sürecinde kamudan aldığımız tek destek acil servis ve yoğun bakım oldu. Geri kalan bütün sağlık hizmetleri için para ödemek zorunda kaldık ve kalıyoruz. Annem yürüyemiyor ve tedavi ihtiyacı devam ediyor. Önümüzdeki günlerde sağlık sisteminin hangi sorunları ile yüzleşeceğiz bilmiyorum. Ancak bildiğim bir şey ver. Bir işçi emeklisinin dul eşi olan annem, babamın ödediği onca prime rağmen, Türkiye’nin bir sosyal devlet olduğu iddialarına rağmen gereken gerekli kamusal sağlık hizmetlerini alamadı, alamıyor. Bir işçi emeklisinin dul eşi parasız ve nitelikli kamusal sağlık hizmeti almaya layık değil mi sayın Bakan?

Sağlıkta özelleştirme ve ticarileştirme, kamunun etkin ve kaliteli sağlık hizmeti vermemesinin sonucu maalesef böyle oluyor. Etkin ve nitelikli kamusal sağlık hizmeti sağlansaydı belki de annem bugün iyileşmiş ve ayakta olacaktı. Annem hâlâ hasta ve yatağa bağlı. Bu asla kader değil sağlık sisteminin sonucu. Yaşadığımız bu acı deneyimin milyonların sorunu olduğunu biliyorum. Anlattığım kişisel bir deneyim olsa da milyonlarca çalışan ve emekli benzer sorunlarla yüz yüze. Onların dertlerine de tercüman olmak istedim. Evet sayın Fahrettin Koca, bir evlat olarak annemin yaşadıklarına ilişkin sorularıma Sağlık Bakanı olarak cevabınızı bekliyorum!

Annemin hastalığı sürecinde bütün hekimler ve sağlık çalışanları çok titiz davrandılar ve ellerinden geleni yaptılar. Onlara ve bu zor süreçte ilgilenen, arayan ve destek olan herkese çok çok teşekkürler.