Google Play Store
App Store

Yerel yönetim seçimleri yaklaşırken, büyük kısmı belirlenen adaylar arasında sanatçı ya da sanatla ilgisi olanların sayısı çok az. Kültür ve sanat siyasi partilerin gündeminde yer almıyor ne yazık ki.

Sanatın adı yok
Son Antalya Altın Portakal Film Festivali (Fotoğraf: AA)

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş yıllarında sanatçılara ve kültür insanlarına verilen önemden sık sık söz etmişimdir. Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyonuna sahip çıkan İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Erdal İnönü gibi siyasi liderlerimiz de oldu elbette, ama Demokrat Parti iktidarı ile başlayıp yıllar süren sağ iktidarlarda sanat hep korkulan, düşmanlaştırılan bir alan olarak kaldı. Merkezi hükümetin tavrı bu olunca yerel yönetimlerde de farklı bir anlayışın egemen olması beklenemezdi elbette. AKP-MHP birlikteliği ise sanatı denetim altına alma çabalarının zirve yaptığı bir dönem oldu, olmaya da devam ediyor.

Bu ortamda Cumhuriyet ideallerinin mirasçısı olan Cumhuriyet Halk Partisi’nden çok farklı bir anlayış bekleyenler çoğu kez düş kırıklığı yaşadılar. Elbette kısa süren koalisyon dönemlerinde başarılı Kültür Bakanlarımız oldu, birkaç sanatçı milletvekili yapıldı ama sanat ve kültür alanlarına ilişkin tutarlı bir politika eksikliğini hep hissettik. Hatta Ercan Karakaş’ın Genel Başkan Yardımcılığı döneminde oluşturulan Kültür-Sanat Danışma Kurulu’nun rafa kaldırıldığını gördük. CHP ve SHP’nin sanata ilgi duyan Vedat Dalokay, Ali Dinçer, Murat Karayalçın, Yılmaz Büyükerşen gibi başarılı Belediye Başkanları oldu. Son dönemde Büyükerşen’in yanı sıra, kültür-sanat alanında ciddi atılımlar yapan iki büyükşehir belediye başkanımız daha oldu. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, İzmir’de Tunç Soyer. Beypazarı Belediye Başkanlığında kültürel mirasın korunması adına çok başarılı işler yapan Mansur Yavaş’ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olarak aynı performansı gösterdiği söylenemez. Kim bilir belki ikinci döneminde yanına bu işi bilen insanlar alarak bu eksikliği giderebilir.

2024 SEÇİMLERİ   

CHP henüz bazı büyükşehir ve ilçe adaylarını açıklamadı ama açıklandığı kadarıyla, yalnızca iki sanat insanı yer alıyor listelerde. İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarı mezunu Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir’in yeniden aday gösterilmesi ve Ankara Etimesgut Başkan adayı olarak tiyatro oyuncusu ve yönetmen Erdal Beşikçioğlu’nun belirlenmesi sevindirici. Bu iki ismin yanında keşke İstanbul Adalar’a aday adayı olan tiyatro ve sinema sanatçısı Mehmet Esen’i de görebilseydik. Umarım önümüzdeki hafta açıklanacak isimler arasında Mehmet Esen de yer alır. Neden derseniz, Adalar’daki rant ilişkilerine göğüs gerebilecek, devrimci gelenekten gelen bir sanat insanının çok şey yapabileceğine inandığım için… Adalar’ı UNESCO Kültürel Miras listesine aday göstermekten tutun, kadınlara, gençlere, çocuklara yönelik çok sayıda projesi var. Hepsinden önemlisi, bunları yapabilecek enerjiye, ilişkilere ve dirence sahip olması.

Mehmet Esen gibi dürüst ve devrimci bir aday beklediğimiz bir başka ilçe daha var: Kadıköy. Eğer doğru aday belirlenmezse CHP Kadıköy’ü kaybedebilir. Çünkü Fatih Mehmet Maçoğlu’nun adaylığı ciddi bir sol birikime sahip Kadıköy’de bir çekim merkezi olma potansiyeli taşıyor. Açıklanan CHP adayları İstanbul ilçeleri için doğru tercihler yapıldığını gösteriyor. Özellikle, İstanbul Büyükşehir’in kültür-sanat atılımlarında imzası olan Fatih adayı Mahir Polat‘ın, Üsküdar adayı Sinem Dedetaş, Maltepe adayı Esin Köymen ve Şişli adayı Resul Emrah Şahan’ın kültür-sanat alanında ciddi atılımlar yapabilecek donanıma sahip olduğu görülüyor. Bu adayların yanı sıra, aldıkları eğitim ve deneyimleri ile kent yönetiminde ciddi bir birikime sahip olan Beyoğlu, Eyüp, Sancaktepe adaylarına da başarılar diliyorum. Yeniden aday gösterilen başarılı belediye başkanlarımızdan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse’nin de ikinci dönemlerinde kültür-sanat alanlarındaki çalışmalarını artırarak sürdüreceklerine inanıyorum.

CHP’nin geçen dönem büyükşehir ve ilçe belediye başkanlarının bir kısmının kültür ve sanat alanlarında kayda değer bir çalışma yapamadığını görmek üzücüydü. Bu yüzden aday olarak seçilen yeni isimlere büyük sorumluluk düşüyor. Sanat yalnızca üç büyük kentte yapılmıyor; ülkemizin dört bir yanında ne yetenekler vardır ortaya çıkmayan. Yalnızca sanatçılara tanınacak olanaklar açısından önem taşımıyor yerel yöneticilerin sanata desteği. Halkımızın kültür düzeyinin yükselmesi ülkede gerçek bir demokrasinin varlığının temel koşulu değil mi? Milli Eğitimin günümüzde nasıl bir gerileme içinde olduğu göz önüne alınırsa kültür-sanat etkinliklerinin ne denli önemli olduğu anlaşılabilir. Bunun için ilk hedef okur ve izleyici sayısını ve niteliğini yükseltmek olmalı. Bunun, halkın talep ettiği popüler adaylara konser yaptırmaktan farklı bir tercih olduğunu belirtmeme gerek yok herhalde.

ANTALYA VAKASI

Açıklanan adaylar arasında üç isim çokça eleştirildi. Etnik kökenleri ya da milliyetçi eğilimleri nedeniyle yeniden seçim kazanma şansları olduğuna inanıldığı için olsa gerek, Bolu’da Tanju Özcan, Hatay’da Lütfü Savaş, Antalya’da Muhittin Böcek yeniden aday olarak belirlendi. Muhittin Böcek’in 60. Yılında Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin iptaline giden süreçte sansüre karşı dik bir duruş sağlayamaması, tüm suçu festival yönetmenine yükleyerek aradan sıyrılmaya çalışması, yapımcısı, yönetmeni, oyuncusu, sinema yazarı ile tüm sinema sektörünün tepkisini çekmiş, İstanbul’dan ve Antalya’dan heyetler Genel Merkeze giderek Böcek’i başkan olarak görmek istemediklerini belirtmişlerdi. CHP MYK ve Parti Meclisi’nin tüm itirazlara kulaklarını tıkayarak Böcek’i aday ilan etmesi, bu ülkede sanatın adının olmadığının en güzel kanıtı sanki. Bu durum, Antalya’da seçim sonucunu riske atacak mı, hep birlikte göreceğiz. Türkiye’nin en önemli film festivalinin kaderi CHP Genel Merkezi’ni ilgilendirmiyor mu acaba?

NE YAPMALI?

Önümüzdeki seçimde CHP’nin ağırlıkta olduğu kentlerde, Muğla’da (geçen dönem Bodrum’da belediye başkanlığı yapan Ahmet Aras), Çanakkale’de (Muharrem Erkek), Tekirdağ’da (Candan Yüceer), Eskişehir’de (Ayşe Ünlüce) ya da iddialı olduğu Balıkesir (Ahmet Akın), Bursa (Mustafa Bozbey) gibi kentlerde yönetime aday olan isimler başkan olduklarında kültür-sanat alanında neler yapacaklarını düşünmeye başlamalılar bana kalırsa. Kampanyalarında bu konuya ağırlık vermeyebilirler (halkımızın çoğunluğunun böyle bir talebi olmayabilir, biliyoruz bunu) ama bu onları kültür-sanatı gündemlerinin son sırasına itmeye yöneltmemeli. Çankaya, Kadıköy, Konak, Karşıyaka gibi ilçelerde seçilecek isimlere çok daha büyük görevler düşüyor. Çünkü bu ilçelerimiz kültür-sanat alanlarında önemli bir potansiyele sahip. Bu potansiyeli değerlendirebilecek beceriye sahip başkan adayı bulunamazsa, doğru ekipler, doğru işbirlikleri ile bu eksik giderilebilir.

Tabi, CHP Genel Merkezi’ne de düşen bir görev var: Belediyeleri arasında politika tutarlılığını ve eşgüdümü sağlayacak önlemler almak, öneriler getirmek… CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Yılmaz Büyükerşen’in bir eli Eskişehir’de, bir eli bütün şehirlerimizde olacak; Türkiye’deki tüm CHP’li Belediyelerin hizmetlerinin ortaklaştırılması için oluşturulacak bir kurulun başında olacak” demesi kültür-sanat emekçileri açısından çok değerli.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği “Cumhuriyetin II. Yüzyılı Kültür ve Sanatın Geleceği” Sempozyumu’nda sevgili Mehmet Aksoy’un yaptığı konuşmadan bir alıntıyla bitirelim: “Sanat, yaptırım gücü olanların, özellikle de yerel yönetimlerin gündemlerinin ilk üç maddesinde tutulmalı… İnsanın sanatı görme hakkı gözetildiği gibi, sanatın da görülme hakkı olduğu düşünülerek sanat yapıtlarının, dünya sanat kültürünün örneklerinin toplum yaşam alanlarına girebilmesine olanak sağlanmalı… kamusal alanda ve yapılarda sanat komisyonları özerk olarak kurulmalı; sanatçılar memurlaştırılmamalı”. Bilmem kulak veren olur mu sanatçının feryadına?

İzmir’de Kültür Sanatın Geleceği Sempozyumu (Fotoğraf: BirGün)