Scorsese’nin Altın Ayı’sı Wenders’den
Martin Scorsese

Yarım asırda sayısız başyapıta imza atan yönetmenin son filmi “Dolunay Katilleri” 10 dalda Oscar adayı. Berlin’de geçen yıl Onursal Altın Ayı ödülünü alan Spielberg, Scorsese’nin son filmi ‘Dolunay Katilleri’ni bir başyapıt olarak nitelendirmişti. Yalnızca son filmi mi, bir sinema dehası olan Martin Scorsese’nin yönetmen olarak gerçekleştirdiği 70 film arasında yer alan başyapıtlar saymakla bitmez; “Arka sokaklar”dan “Taksi Şoförü”ne, “New York New York”dan “Paranın Rengi”ne, “Sıkı Dostlar”dan “İrlandalı”ya… Yapımcı olarak da 85 filme imza atan Scorsese sinemadan kazandıklarının önemli bir kısmını sinema kültürünün yaygınlaşması için harcıyor. Dün Berlin Film Festivali’nde Wim Wenders’in elinden Onursal Altın Ayı ödülünü alan yönetmen, tören öncesi dünya basınının temsilcileri ile buluştu.

Basın toplantısında, Scorsese’nin sıcak, samimi, mütevazi yaklaşımı ve esprileri ile hepimizi etkilediğini söylemeliyim. Kendi sineması hakkında konuşmak istemiyor; “başkaları konuşsun” diyor.  Teknolojik gelişmeler ve değişen seyir alışkanlığına karşın sinema sanatının ölmeyeceğini vurgulayan yönetmen, “Yeter ki, kendi özgün sesimizi bulabilelim. Teknolojiye tutsak olmayalım, doğru kullanalım” dedikten sonra, “Bu yaşımda artık tutkularımı, egomu dizginleyebildiğimi sanıyorum. Şimdi kendimi özgür hissediyorum; her şeyi yeni baştan düşünecek kadar özgür… Aslında en büyük sorun kendimiziz” diye ekliyordu.

Vakfı aracılığı ile binden fazla filmin restorasyonunun yapılmasını sağlayan Scorsese, “Bizi etkileyen filmleri seçiyoruz. Örneğin bu yıl Berlin’e getirdiğimiz Powell ve Pressburger filmleri gibi… Gençlik yıllarımda sinemanın pek çok başyapıtına erişme şansımız yoktu. Şimdi sizler daha şanslısınız” diyor. Festivallerin ve eleştirmenlerin işlevine de vurgu yapan usta yönetmenin yaklaşımını paylaşmamak elde mi: “Festivaller dünyayı ayağımıza getiriyor; dünyanın dört bir yanı ile iletişim kurmamızı, yeni yaratıcıları keşfetmemizi sağlıyor. Sinema yazarlarının işlevi de dünyada üretilen binlerce film arasında seçim yapmakta zorlanan izleyiciye yol göstermek, yoğunlaşmasına yardım etmek olmalı”. Yeni projesinde İsa peygambere farklı ve taze bir yaklaşım getirmek istediğini, bu amaçla Papa ile birkaç kez görüştüğünü anlatan Scorsese “insanları düşünmeye sevk edecek bir film yapmak istiyorum” diyor. 81 yaşında nice gençten daha cesur ve heyecanlı…