Akaryakıta her gün zam geliyormuş, işçi-memur-emekli kıvranıyormuş, ev kiraları maaşlara tur bindirmiş, bu elektrik ve doğal gaz fiyatlarıyla kışı nasıl geçirecekmişiz, az önce önünden geçtiğim fırının vitrinindeki “askıda ekmek” yazısı altında “0” yazıyormuş… Boş verin bunları, yine yeni yeniden bir seçime gidiyoruz. Yerel ama çok önemli! 

Madem bu kadar önemli, karar verildi, seçimde önemli konular tartışılacak! 

Girişte saydıklarımı ya da yereldeki sorunları geçin, anayasa konuşalım. Yeni ve sivil, hatta demokratik ve de “darbe Anayasası” yerine koyacağımız “halkın anayasası” olsun bu! 

İktidarın seçime giden yol haritası net. 82 anayasası yerine 2023 anayasası! Düğmeye basılan yer ve tarih de “manidar”: Ulucanlar Cezaevi ve 12 Eylül. Anayasa toplantısının açılışında Erdoğan’ın da dediği gibi; “Ulucanlar, Mamak, Diyarbakır Cezaevi’nin dili olsa da o günleri anlatsa.” 

12 Eylül çok işe yaradı bu memlekette; 43 yıl önce 1980’de de 13 yıl önce 2010’da da! Bizi bugünlere taşıyan yolun başlangıcı diyebileceğim 80’e gitmeyeyim ama umarım 2010 12 Eylül referandumunu unutmamışızdır. Oltanın ucuna yem olarak 12 Eylül’ün takıldığı ve yutturulduğu o referandumu… 

Vesayet rejimi sona erecek ve 12 Eylülcüler yargılanacak diye kimileri canı gönülden, kimileri “yetmez ama” diyerek, kimileri de boykot ederek yol vermeseler şimdi burada olur muyduk? 

12 Eylül, Ulucanlar, Mamak, Diyarbakır cezaevleri, darbe anayasası-sivil anayasa, halkın anayasası… İktidar, “koç başı” hamleleriyle büyük şehirleri ele geçirmeyi hedeflediği seçim sürecinde yalnızca bunları tartışalım istiyor. 

Bir de “aile” tabii. Milli Eğitim Bakanı’nın müfredata seçmeli ders olarak konduğunu söylediği “Türk Toplumunda Aile”, Ebrar’ı varlığına tehdit gibi gösterdikleri aile… 

Bakanın TV’de verdiği “Türk Toplumunda Aile” dersi müjdesinin hangi soruya cevaben verdiğine dikkat: “LGBT, küresel tehdit... Siz de zaten bir röportajınızda bahsediyorsunuz ama neden çocuklar şu anda hedefte?” 

Belli oldu ki, “koç başı” seçim süreci boyunca aile diyerek LGBTİ+ bireylere vuracak ve oltadaki 12 Eylül soslu yemleri yine yutarsak olan seküler yaşamlara, demokrasi umutlarına olacak. 

Umarım yapılanlar yapılacakların teminatıdır ve dün bu iktidar eliyle yapılan anayasa değişikliklerinin bizi getirdiği yer unutulmaz! Umarım bu kez birazcık zekâ pırıltısı gösterebilir, LGBTİ+’lara saldırının hepimizin yaşam tarzına saldırı olduğunu görürüz. 

Zekâ ve hafıza sicilimiz pek parlak olmadığından, “İnsanlar yeni anayasa vaatleriyle nasıl kandırılır?” diye “yapay zekâ”ya da sordum. “Çok üzgünüm ama bu konuda yardımcı olamam” dedi. Zavallım, henüz iktidar kirlenmesi yaşamadığından, o işlere aklı ermiyor! 

Ancak, siyaset bilimi ve tarih otoriter rejimler ve liderlerin “demokratik Anayasa” sözleriyle kitleleri manipüle ederek iktidarlarını nasıl sağlamlaştırdıklarının dersleriyle dolu: 

Vadettikleri “demokratik Anayasa” konusunda muğlak bir dil kullanır; sürekli “demokrasi”, “sivil”, “halk” ve “özgürlük” sözcüklerini tekrar ederler. İşi şansa bırakmaz, seçim/referandum süreçlerine müdahale ederler. Özgür ve adil bir seçimi ancak rüyanızda görürsünüz. Kendi dümen sularında giden “kukla bir muhalefet”le “boş umutlar” yaratarak oyunlarına meşruiyet (!) kazandırırlar. Gerçek muhalefeti ezmek için her yöntemi kullanırlar. Geniş kitlelerin öfkesini yöneltecekleri hayali düşmanlar yaratmak (LGBTİ+) ve muhalefeti bölmek başlıca taktikleridir. Onlar için propaganda rakipleri için sansür devrededir. 

Dahası da var, ama bu kadarı da yeter. Umarım yeter ve kimi “muhalifler” yine oltaya gelmez!