Seçimlerle yatıp kalkıyoruz yine. Kaçınılmaz. Yerel seçim ama ülkenin kaderiyle ilişkilendirilecek kadar da önemli.

Partiler nereyi kiminle nasıl kazanırız çalışmasına kilitli. Açık-gizli, resmi-gayri resmi görüşmelerdeler.

Akla, siyaset bilimine ve ülke gerçeğine tümüyle ters bir yaklaşımla, seçimlere “hür ve müstakil” gireceğini ilan eden İyi Parti, bunun karşılığını almaya başladı bile!

Kürt seçmen Güneydoğu dışındaki birçok ilde de ağırlık oluşturduğu için, muhalefetin önemli partisi DEM ise tersine bir akılcılık ve sorumlulukla “Yerel demokrasi, demokratik uzlaşı, özgür siyaset, evrensel insan hakları ve kadın özgürlükçü politikaları esas alan herkesle müzakere etmeye hazır” olduğunu açıkladı.

Kuşkusuz, hassasiyetleri de var ve söz gelimi CHP kulislerinde henüz aday ilan edilmeyen İzmir için bazı isimler konuşulduğunda onlar devreye giriyor. O isimlerden birini sorduğumda, çok yüksek oy potansiyeline sahip DEM milletvekili “Aday gösterilirse ben de aday olurum. Kesin!” diyor.

Dillerde hep belli iller ve belediye başkanı olabilecek isimler… Peki, ya muhtarlar? Toplumsal yapının en alt birimi olan köy ve mahallelere yayılmış ve oralarda yaşanan hayatların en yakın tanığı 50 bin 370 muhtar!

Onlardan biri de Ankara’da ağırlıkla muhafazakârların yaşadığı Keçiören’in 19 Mayıs Mahallesi’nde “devrimci muhtar” olarak tanınan Ali Gölpunar. 22 bin seçmeninden 19 bininin oy kullandığı mahallede üst üste üç seçimi desteğini artırarak kazanmış ve 2019’da 10 binin üzerinde oy almıştı.

Haydi DAYANIŞMAYA… Atölyemizde ders verdiğimiz 150 çocuğa yeni yıl hediyesi alıyoruz… Oyuncak, puzzle (yapboz) ve hikâye setinden oluşan… Çorbada tuzumuz olsun…

Dün sabah Devrimci Muhtar’ın bu mesajını okuduğumda, anam yattığı yerden üç aylığını koyduğu cüzdanı işaret edip, “Çocuklara benden de hediye al!” dedi. “19 Mayıs Mahallesi Muhtarlığı – Keçiören diye adres gösterip köşene de yaz ki, başka hediyeler de gitsin!” diye talimat da verdi.

Ali Gölpunar, dayanışma temelli bir siyasi düşünce ve örgütlü mücadele ile “Devrimci Muhtar” hikâyesini yarattığı mahallede çocuklara dokunmayı önceleyerek, çocuğa dokununca kadına, kadına dokununca tüm ev halkına dokunulduğunu bilerek çalışan bir muhtar.     

Kadın Dayanışma Evi, Gençlik Kültür Evi, kadın tiyatro grubu, kadın korosu olan; kadınlara el becerileri kursları, çocuklara eğitim desteği veren; yazları çocukların yüzmeye, her sene hayatında deniz görmemiş 100 yoksul çocuğun deniz kamplarına götürüldüğü bir muhtarlık 19 Mayıs Muhtarlığı. İhtiyacı olan öğrencilerin evlerini döşüyor, ihtiyacı olanlara ev eşyası, giysi sağlıyorlar. Yıllardır ücretsiz Halk Şenliği düzenliyorlar. Hepsi dayanışmayla.

Muhtarlığın ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileri için düzenlediği ücretsiz dayanışma dersleri tarikat karanlığına karşı bir eylem, bir laiklik mücadelesi. Çocuklar, gönüllü üniversiteli abi ve ablalardan fen bilgisi, matematik, Türkçe, İngilizce, coğrafya, edebiyat, kimya, biyoloji ve tarih dersleri alarak geleceğe hazırlanıyorlar.

Kovid döneminde evleri ücretsiz dezenfekte etmekten, uyuşturucu tehdidine karşı kampanyalar düzenlemeye kadar her sorun alanına yetişmeye çalışan bir hikâye bu. Mahalleliyi mahallenin “sakini” değil “sahibi” olmaya çağıran bir hikâye!

Bedri Rahmi’nin “… sokaklarında tanımadık yüz, / ensesine şamar atmayacağın kimse dolaşmasın. / her ağacına elin, / her karış toprağına terin değsin. / ve kuytu evlerden birinde / senden habersiz ölenler olmasın.” dizeleri var ya…

Böyle yapılan ve böyle yapıldığında da başarıldığını kanıtlayan örnek bir muhtarlık hikâyesi işte!