Şeyh uçmaz, müridi uçurur
Fotoğraf: AA

Günlük hayatta da zaman zaman başvurduğumuz bir söz. TDK, “Bir kişiye inanlar, onu olduğundan çok üstün görürler ve onda olağanüstü özellikler bulunduğuna herkesi inandırmak isterler” diye açıklamış.

Ama daha iyi anlatılan başka bir yer var. Yaşar Kemal’in Dağın Öte Yüzü üçlemesinin ikincisi olan “Yer Demir Gök Bakır” romanı tam da bu meseleyi etraflıca anlattı. Okumayan kaldıysa okumalı, romanı okumanızın üzerinden uzun süre geçmişse bir daha dönüp bakmalı derim.

Romanda, Yalak köylülerinin yaklaşık olarak on üç aylık süreyi kapsayan yaşam mücadeleleri anlatılır. Hikâyenin kahramanı Topbaş’a, köylüler yaşadıkları bir olay sonrası ‘ermiş’ muamelesi yapmaya başlar. Zamanla ünü yayılır, önü alınamaz durum haline gelir. Topbaş, başlangıçta bu duruma çok kızar, itiraz eder. Ama sonunda o da ‘ermiş’ olduğuna ikna olur.

Yaşar Kemal bu romanı 1963 yılında yazmış. Dolayısıyla bu dönemin siyasilerini ve siyasi partilerini görmesi mümkün değil. Ama hikâye çok benzer değil mi?

HER YOL ORAYA ÇIKIYOR

Siyaset sahnesinde milletvekillerinden en çok duyduğumuz söz “genel başkanımızın talimatıyla, genel başkanmızın izniyle, genel başkanıma teşekkürü borç bilirim’’ diyerek uzayıp gider. Genel başkan lafı o kadar geçer ki ister istemez içinizden o insanı görmek tanımakgelir.

Lider kültü genellikle sağ partilerde çok alışılagelinmiş bir durum. Hatta olmazsa olmazı. Türkiye’de son dönem sağına soluna bakmadan her partide izine rastladığımız bir durum haline geldi.

Hafta sonu 4-5 Kasım tarihinde gerçekleşen CHP Kurultay’ı ve sonrasında yaşananlar bu konunun üzerinden atlanılmaması gerektiğini bir kez daha gösterdi.

Kemal Kılıçdaroğlu dönemi sona erdiği için o bölüm üzerinden çok fazla konuşmaya gerek yok. Ama hem Özgür Özel hem de Ekrem İmamoğlu isimleri üzerinden konuşmakta fayda var.

ÖZEL’İ NE BEKLİYOR?

Kurultay sonrası Özgür Özel ilk ziyaretini memleketi Manisa’ya gerçekleştirdi. Ziyaret küçük bir mitinge dönüştü buraya kadar her şey normal. CHP İl Başkanı Ferdi Zeyrek’te burada kısa bir konuşma yaptı. Konuşmanın bir yerinde Özel’in illerinden seçilen ilk genel başkan olduğunu söyleyerek “minnet duyuyorum” ifadesini kullandı. Minnet “iyilik karşısında borçlu hissetme” duygusudur. Özel’in genel başkan seçilmesinde önemli katkıda bulunan “iyilik” yapan Manisa İl Örgütü neden minnet duysun? Dil neden böyle kurulsun? Buna mı takıldın denilebilir. Ama durum bu kadardan ibaret değil.

LİDER KİM MESELESİ

Kurultay sonrası yeni bir tartışma başladı: “Lider İmamoğlu mu yoksa Özel mi?”. Ne kadar fiyakalı bir tartışma değil mi? Reytingi de vardır muhakkak. Şimdi sıra bu isimlerin ne kadar iyi bir lider olduklarını göstermelerine geldi. Hatta mümkünse birbirlerine karşı da göstersinler. Tarafları oluşsun, televizyonlar buna göre bölünsün vs. Böyle bir durumda ne mi olur? Çok değil üç-beş sene sonra yeni bir isim “CHP’de kayıt dışı siyasetten” bahsedip değişim ister. O yüzden belli ki ilk iş olarak siyasetin dilini değiştermeyi öne almalı.

Karar vermek lazım. Müride mi yoksa birlikte yol yürüyecek arkadaşa mı ihtiyaç var. Reytingi çok isim mi, iş yapabilecek örgüt mü? Halkın temel sorunlarını merkeze alan politika mı, popülist söylem mi?

Bunların tamamı olmaz mı diyenler de olabilir. Çok zor ama farz edelim ki olur. Sonra hayal kırklığı yaşamamak için mutlaka öncelik sırasına koymak gerekir.

Sadece Erdoğan’a sesini yükselterek, onunla mücadele edilen siyaset dönemi başarısızlıkla sonuçlandı. Artık Erdoğan’ın yarattığı Türkiye’ye karşı örgütlü mücadele dönemi. Hedef bu olmalı. Bu mücadelede de Şeyhe, Şıh’a ihtiyaç olmadığı çok açık değil mi?