Referandumda “evet” diyeceğini o son derece itici video kaydıyla açıkladıktan sonra Rıdvan Dilmen’in gelen tepkilere verdiği yanıt çok ilginçti doğrusu. Neden “evet” diyeceğini açıklarken bu kadar cümle kurmamıştı inanın. “Evet” için çok da ciddi kafa patlatmaya gerek olmadığından belki de. “Memleketin istikrarı için” dendi mi, bitiyor zaten.

Asıl söylemek istediğime gelmeden belirteyim, tek adamın istikrar getireceğini düşünmesi, Rıdvan’ın - eski futbolcu malum- hakemin sahada düzeni sağladığına inanmasından mı kaynaklanıyor nedir? Oysa futbolun güzel tarafı “paslaşmaların” olmasıdır, futbolda “şahsi” oynayanlardan pek hazzetmezler. Futbol “çok adamlı” güzel bir halk oyunudur çünkü. Rıdvan futbolculuğunda da “şahsi” oynardı, derler, “şeytan” lakabını hızlılığı yüzünden olduğu kadar bu özelliğine de borçludur belki.
Tabii ki şaka yapıyorum, olguları zorlayıp tuhaf bağlantılar kurduğum düşünülmesin. Rıdvan “evet”ten bizim asla anlayamayacağımız faydalar umuyor demek ki. Çok var bunlardan. Burcu Güneş adlı şarkıcı başkanlığa “Yenikapı ruhu” devam etsin diye evet diyecekmiş mesela. O da bu “ruh”un devamınınRecep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığıyla mümkün olacağına inanıyor. Türkiye’ye tarihinin en bölünmüş dönemini yaşatan kişinin bizzat Erdoğan olduğunu “unuttuğu” çok açık. Umarım şarkılarının sözlerini unutmuyordur Güneş.

Rıdvan’a dönelim biz. “Evet” için söyledikleri ikna edici kelamlar değildi. Bu tarafıyla ilgili değiliz zaten. Sonrasında söyledikleri şahsen beni ilgilendiriyor. Nasıl açıklamalardı onlar öyle? “Evet” demenin onu fırlattığı öyle bir yer var ki, işte bu nedenle “Atatürk’ü, laikliği nasıl da sevdiğini” anlatmak zorunda kaldı, okumuş, duymuşsunuzdur. “Evet”in sandığı gibi bir “demokrasi” cephesi olmadığını, çok eleştirilecek tarafı bulunan mevcut sistemden geri adım olduğunu, toplumun dinselleştirilmesinin bir aşaması olarak görüldüğünü bal gibi biliyor. O nedenle Atatürk, o nedenle laiklik vurgusu yapıyor zaten. “Evet”in sonuçlarının bu kavram ya da değerler açısından tehlike olarak görüldüğünü bildiği için yapıyor bunu. Biliyor da niye yapıyor peki? Bilmem, hayata bulunduğu yerden bakınca faydanın nerede olacağını bildiğinden ya da sadece “şeytanlık”tandır, kim bilir? Oysa, yönetmen arkadaşım Mustafa Kenen Aybastı’nın kamerasıyla dolaştığı “evet” kampanyalarında katılanlara sorduğu “neden evet?” sorusuna verilen “emeklilerimizle gazilerimiz daha rahat yaşayacak” yanıtı daha saf, daha naif, belli ki kandırılması kolay birinin vereceği basitlikte bir yanıt. Böyle bir yanıt verdiği için yanıt sahibinin “Atatürk’ü laikliği savunmak aklına gelmiyor. O gerçekten emeklilerimiz ile gazilerimizin daha iyi olacağına inanmanın “evet”i gerektirdiğini düşünüyor. Yani bir “şeytanlık” yok kafasında.

Rıdvan’ın sözlerine bakınca “ben ölmüş babamdan ileri, doğacak olan çocuğumdan geriyim” dizelerinin Nazım’ın sadece kendisi gibiler için geçerli olduğunu düşündüm. Rıdvan örneğin, babasından, hem de bir hayli geri bir adam. “Babam” diyor, “Türkiye İşçi Partiliydi, çocukken çok parti bildirisi dağıttım”. Kuşkusuz belli ki son derece saygıdeğer biri olan o baba, “evet” oyu kullanacağını söyledikten sonra bu yanıyla anımsatılıyor Rıdvan tarafından.Evet’in bir ayıp hali olduğunu düşünmese, bize o saygıdeğer babayı neden anımsatsın?

“Siz bakmayın benim rant ekonomisini desteklediğime, toplumun bir çoban tarafından güdülmesine inandığıma, memlekete demokrasi değil, dirlik düzenlik sağlayacak bir reisin gerekli olduğunu savunmama, benim iyi tarafım babamdır” demektir bu.

Bunu hep yapıyorlar. Şimdilerde yazdığı gazetenin genel yayın yönetmenliği için adı geçen, sürekli zıplayan yandaş çekirgelerden biri, bana laf kondurmuştu bir ara. Beni genç sandığından “bak solcu kardeşim, sen daha oyun oynarken, ben duvarlara yazı yazıyordum” türü cümlelerin geçtiği bir yazı yazmıştı. “Duvara yazı yazdığı” o kısacık dönem olmasa, bana vurmak (!) için anımsatacağı “tek soylu” bir eylemi yoktu yani. O demekti bu. “İyi ki hayatının bir döneminde solcu olmuşsun, bak hala sıkıştıkça o geçmişe sarılıyorsun” türünden bir yanıt vermiştim ben de.

Yani diyorum ki, “Evet” diyeceksen de kardeşim. Ne olduğunu öğrenir öğrenmez büyük saygı duyduğum babanı niye anımsatıyorsun bize Rıdvan?

Bak, hala, o kadar gerisinde kaldığın babana, onun o mücadelesine muhtaçsın işte. Baban üzerinden saygı devşirme peşindesin. Kızmaca yok.

Baba belli ki çok iyi adam.

Peki seni kim “şeytanlaştırdı” bu kadar?