1991 seçimlerine giderken yaşadıklarım, Bugün, 18 sene sonra, gözümün önünden film şeridi gibi akıyor. Çok ...

1991 seçimlerine giderken yaşadıklarım, Bugün, 18 sene sonra, gözümün önünden film şeridi gibi akıyor.
Çok uzun değil, bir sene öncesi yani Baykal’ın Genel Sekreter olduğu dönemde, Fransa da yapılan Kürt Konferansına giden milletvekilleri, Merkez Disiplin Kurulu tarafından SHP’den ihraç edilmişti.
•••
Büyük tartışmalara neden olan, “sol kanadın muhalefetine” rağmen alınan bu karara Genel Başkan İnönü de şaşırmıştı.
Çünkü o da aldatılmıştı…
İhraçlar, SHP’yi bölmüş
Ve tarihimizde ilk kez, sadece “Kürt Kimliğini” öne çıkaran bir parti kurulmuştu.
HEP;  Halkın Emeği Partisi…
•••
İçinde yaşadığımız tam o zamanda,
Öteden beri savunduğumuz bir anlayış ortaya çıkmıştı.
“Kürt sorunun çözüldüğü, akan kanın durdurulacağı” yer meclis olmalıydı.
Siyaset dağdan inmeli, silahlar bırakılmalı,
Çözüm Halkla birlikte, onların desteği ile onlar adına, yapılmalıydı.
HEP bu nedenle önemli bir işlev görebilirdi.
Ancak;
Kurulan yeni parti, malum “kaynaklara” “daha da vahşi işler yapma” fırsatı verdi. Sürdürülen “kirli savaş” şiddetlendi.
Bebeklerin hunharca öldürüldüğü bombalı katliamlar arttı!.
•••
Demokratik hakların kısıtlanması,
Özgürlüklerin kaldırılması,Kürt Kimliğinin inkârı,
Kürt Sorununu varlığını daha da artırdı.
•••
Her çatışma, her şiddet ve de her ölüm haberi;
Devletin ceberutluğuna, Siyasilerin fırsatçılığına TSK’nin sertleşmesine
Ve Milliyetçiliğin geliştirilmesine yaradı.
•••
“Abartılı” ?ehit törenleri
Kanın yerde kalmayacağını söyleyen “hamasi nutuklar”Vatan ve silah üzerine edilen yeminler,Faşist, kafatasçı, kana dayanan ırkçılığı körükledi.
HEP varlığı bahanesi ile, “Meclise ve Kürtlere” olan düşmanlık inanılmaz boyutlara ulaştı...
•••
Kürtler ve Türkler,
Öldürmek ve ölmeyi aynı anda yaşar hale geldi..İnsanlar sustu, Silahlar konuştu.
•••
Bu akıldan yoksun durum,
Devletin derin ilişkilerinde, “korkunç” planlara neden olmuştu…
Parlamentodaki HEP hedef alınarak,
Birlikte yaşamaya kararlı “Türklerle Kürtleri” sadece, karşı karşıya getirmekle kalmadılar,
Oynadıkları “pervasız” oyunlarla birbirilerini yok etmeye mahkum ettiler..
•••
Körfez Savaşı sonrası,
“1 koy 3 al” siyaseti,
“Çekiç Güç’ün” tahrikleri,
Orgeneral Bitlis’in helikopterine saldırı,
Durumu daha vahim hale getirdi,
Böylece sorunun “Türkler ve Kürtlerle birlikte” çözülmesi fırsatı kaçırıldı.
•••
O zamanlar;
Bin yıl boyunca, “kız alıp vermiş” insanlar,
Kan düşmanlığına mahkûm ediliyordu.
Kan oluk oluk akıyor,
İnsanlar, kimliklerine göre yabancılaşıyor
Ülke giderek ayrışıyordu.
Ortak bayrak, aynı vatan, eşit yurttaş artık yok oluyordu.
•••
Tam bu sırada Ahmet Türk’le birlikte “bir barış projesi” geliştirdik. İnönü’nün engin görüşü ile HEP ile SHP birlikte seçime girme kararı aldı. Seçimlerde ki başarı, Bölgenin siyasetle “barışı” kazanması, Kürt Sorunun TBMM de çözülmesi ve Halkların kardeşliği anlayışı, bu “büyük proje” ile gerçekleşebilecekti.
•••

Ancak hatalar, küçük düşünceler, farklı beklentiler, herkesin payına düşen yanlışlar yaptırıldı. Bu “projenin yürümemesi” için her yol denendi. Başarılı da oldular..
O dönemde Türkiye ve Türkiye’nin hiçbir kurumu, bu önemli projeyi kavrayamadı.
Yurttaşlar; demokrasiyi tam özümsemedikleri, hak ve özgürlüklere inanmadıkları ve şiddetin baskısı altında kaldıkları için “bağnaz düşüncelerden” kurtulamadı.
Üstelik SHP’de dahil olmak üzere tüm siyasi partiler, “geleceği kuracak olan projeyi”, iç çekişmeler, kısır politik çatışmalar arasında harcadılar.
O gün heba edilen “SHP’nin amaçladığı bu barış projesini”, bugün DTP uygulayabilir!
•••
Şimdi, Cumhurbaşkanından başlayarak sade vatandaşa kadar herkes “barış” istiyor.
İktidar sorunu çözmek istiyor.
TSK açılımda. Yurttaşlar değişime eskisi kadar katı bakmıyor. Ölümler, acılar, yokluklar insanları yordu.
Türk, Kürt, Arap, Laz, Boşnak herkes, Türkiye’de, birlikte kardeşçe yaşamayı arzuluyor. Oluşan “Konsensüs”, ülkemiz için yeni bir şans!
Heba etmeyelim!.
Muhalefet, iktidar ve herkesten daha fazla DTP ve Kürt aydınları, bu konuda üzerlerine düşen büyük görevin bilincinde olmalı! Yaklaşımlarında kimse ile kavga ortamı yaratmayan bir üslup kullanmalı! Konuya hassasiyetle eğilmeli. Bir af çıkarılmalı! Bu aftan. Abdullah Öcalan da yararlanmalı!..
Korkmadan çekinmeden,  barış, kardeşlik, dayanışma ve adalet adına siyaset yapma fırsatı verilmeli.
İnsanı öldürenlerle, düşünceleri ile insanı eşit ve mutlu kılmak isteyenlerin ayırımı, ciddi, cesur ve radikal adımlar atılarak yapılabilir…
Türkiye’nin “anlayışı”  bu büyüklüğe ulaştı!..