Dünyanın dört bir yanında düzenlenen ödül mekanizmaları içinde en popüler olanları sinema ödülleri hiç kuşkusuz. Amerika ve Avrupa’da ödül mevsimi başlarken öne çıkan yapımlar üzerinde durabiliriz.

Sinemada ‘en iyi’ler

Sanat dünyasında ödüllerin yararları ve zararları her zaman tartışma konusu olmuştur, ama özellikle sinema gibi geniş kitlelere seslenen bir sanat dalında ödüllerin işlevi tartışma götürmez. Sanatçılar için bir motivasyon kaynağı olmanın yanı sıra sinema endüstri için hayat öpücüğü olabiliyor ödüller. Dünya üzerinde bir yılda üretilen film sayısı binlerle ölçülerken aradan sıyrılıp uluslararası planda bilinirlik kazanmak kolay değil. Festivaller ve ödüllendirmeler bu bağlamda önemli bir rol üstleniyor. 

Ödül mekanizmaları ile festivallerin yarışmaları arasında önemli bir fark var. Ödüller genellikle sektörün kendini değerlendirmesi iken, yarışmalar farklı kesimlerden seçilmiş jüri üyelerinin tercihlerini yansıtır. Yıllık değerlendirmelerle festival ödüllerinin tanıtım değeri açısından yarıştığı söylenebilir. Özellikle ABD’nin en gösterişli ödül mekanizması Oscar’larla, Avrupa sinemalarına ağırlık vermesine karşın sinema dünyasının en önemli film festivali olarak kabul ettiği Cannes Festivali arasında böyle bir yarış vardır. Yarışın galipleri ise, nereden baktığınıza bağlı olarak değişir. Sanatsal değerlendirmeler açısından Cannes öne çıkarken, dünya film pazarına etkisi açısından Oscar’ların önemi tartışma götürmez.   

Kapitalizmin pazarlama stratejilerinin en üst boyutta değerlendirildiği ABD’de Oscar’lara giden yolda önce ‘Altın Küre’ler, sonra meslek kuruluşlarının ödülleri belirlenir. Hepsinde, önce adaylar arasından kısa listeler açıklanır, ardından her dalda ödül kazananlar. Böylelikle Ocak’tan Mart’a uzanan bir sürede Oscar heyecanı -ve reklamı- diri tutulur. Avrupa’da ise her ülkenin kendi ödülleri açıklanır. Bunlar içinde, Britanya’nın BAFTA ödülleri, Fransa’nın Cesar ödülleri, İspanya’nın Goya Ödülleri, İtalya’nın David di Donatello ödülleri en tanınmış olanları. Hepsi de, kendi ülkelerinin Sinema Akademileri tarafından verilir. Tabi, bir de Avrupa Film Akademisi üyelerinin oyları ile belirlenen ‘Avrupa Film Ödülleri’ var. 

Hepsi de sektör değerlendirmesi olan bu ödül mekanizmalarında sinema sektörünün farklı dallarında çalışanların oyları ile yılın en iyi yapımları ve sanatçıları değerlendirilir. Bizde bu tür bir değerlendirme olamadı. ‘Yeşilçam Ödülleri’ adıyla bir oluşum hayata geçirildiyse de uzun ömürlü olmadı. Nedeni sektörün ortak hareket etme kabiliyetindeki yetersizlik ve bir araya gelerek bir Sinema Akademisi’nin kurulamamış olması herhalde. Sinema alanında en uzun ömürlü ödüllendirmemiz SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) Ödülleri oldu.        

2024’ün ‘Altın Küre’leri  

Oscar’lar yolunda ilk etap her yıl Ocak ayında dağıtılan Altın Küre’lerdir. Önceki yıllarda Hollywood Yabancı Basın Birliği tarafından verilen bu ödüller üzerinde çok spekülasyon yapıldı. Özellikle geçen yılın ödülleri büyük tartışmalara yol açtı. Bu yıl ise, Altın Küre Vakfı kurularak, ödüllerin daha geniş bir çevrenin oyları ile belirlendiğini gördük. Sonuçlar da fazla bir tartışma yaratmadı. Açıklanan Altın Küre adayları Oscar yarışında çokça adı geçenlerden oluşuyordu. Oscar’lara oranla daha fazla sayıda ödülün dağıtıldığı ‘Altın Küre’lerde her dalda iki kategoride değerlendirme yapılıyor: dramatik yapımlar ve komedi/müzikaller. Ayrıca, televizyon dizileri arasında da bir değerlendirme yapılarak  Drama Dizisi ve Komedi/Müzikal Dizisi kategorilerinde yılın en iyi yapımları ve sanatçıları seçiliyor. 

Gelelim bu yılın ödüllerine… 81. Altın Küre ödüllerinde, Christopher Nolan’ın “Oppenheimer”i En İyi Drama Filmi, Yorgos Lathimos’un “Zavallılar” (Poor Things)’i En İyi Komedi / Müzikal Filmi olarak seçildi. “Oppenheimer” ayrıca Drama dalında En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu (Cillian Murphy), En İyi Yardımcı Oyuncu (Robert Downey Jr.), En İyi Özgün Müzik (Ludwig Goransson) ödüllerinin sahibi olurken, Emma Stone “Zavallılar”daki rolüyle Komedi/Müzikal dalında En İyi Kadın Oyuncu seçildi. Drama dalındaki En İyi Kadın Oyuncu ödülü de Martin Scorsese’nin “Dolunay Katilleri”ndeki rolüyle Lily Gladstone’un oldu. Pek çok dalda adaylık alan Greta Gerwig’in filmi Üstün Gişe Başarısı ödülü ile yetinirken, yılın en başarılı komedilerinden Alexander Payne’in “The Holdovers”un başrol oyuncusu Paul Giametti ve yardımcı oyuncusu Da’vine Joy Randolph ödüllendirildi. Kişisel tercihim “Dolunay Katilleri”nden yana olmasına karşın, ödüllerin yerli yerinde olduğunu ve büyük ölçüde önümüzdeki Oscar’lara ışık tutacağını düşünüyorum. Tabi, Oscar’larda drama ve komedi/müzikal ayrımı olmadığı için bu listedeki bazı isimler Oscar heykelciğine kavuşamayacak.   

Amerikan sinema sektöründe çalışanların mesleki örgütleri ve çeşitli sinema dergileri de kendi adaylarını açıklarken, Oscar’larda karşımıza çıkacak listeye ilişkin ipuçları sunuyor. Amerikan Yapımcılar Birliği (PGA), Yönetmenler Birliği (DGA), Oyuncular Sendikası (SAG) gibi mesleki örgütlerinin listeleri Altın Küreleri doğrular nitelikte. Anlaşılan Oscar’larda “Oppenheimer”ı kimse sollayamayacak. Bu yılın BAFTA (Britanya Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi) ödüllerinin adayları da Ocak içinde açıklandı. 13 adaylıkla “Oppenheimer” zirvede. Onu 11 adaylıkla “Zavallılar”, 9’ar adaylıkla “Dolunay Katilleri” ve “İlgi Alanı”, 7’şer adaylıkla “Bir Düşüşün Anatomisi”, “The Holdovers” ve “Maestro” izliyor. Ödüller içinse Şubat’ın 18’ini belemek gerekecek.  

Uluslararası Filmler 

Oscar’lara gelince çeşitli dallardaki kısa listeler 2023 Aralık’ında açıklandı. Bu listelerin kiminde 10, kiminde 15 aday yer alıyor. “Barbie”, “Dolunay Katilleri”, “Color Purple”, “Maestro”, “Oppenheimer” ve “Zavallılar” listede en çok adaylığa sahip filmler olarak dikkat çekiyor. Tüm dallarda beşe indirilmiş adaylar ise önümüzdeki hafta (23 Ocak’ta) açıklanacak. Bu yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sektör temsilcilerinden oluşturduğu bir kurul tarafından seçilerek aday adayı olarak Amerikan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi’ne bildirilen Nuri Bilge Ceylan’ın “Kuru Otlar Üstüne” adlı filmi ne yazık ki 15 filmlik kısa listeye girememişti. Yakın zamana kadar ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ olarak tanımlanan, yeni adıyla ‘En İyi Uluslararası Film’ dalında son beşe kalan yapıtlar da haftaya açıklanacak listede yer alacak.  

Akademi’nin gönüllü sinemacılardan oluşturduğu kurulun belirlediği 15’lik listede yılın en önemli yapımlarından çoğu yer alıyordu, ama listeye giremeyen önemli filmler de vardı; ‘Avrupa Sinema Ödülleri’nde Yılın En İyi Yapımı, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo, En İyi Kurgu ve En İyi Kadın Oyuncu (Sandra Hüller) ödüllerini kazanan Justin Triet filmi “Bir Düşüşün Anatomisi” değerlendirme dışıydı, çünkü ülkesi tarafından Oscar’a aday adayı olarak belirlenen film Tran Anh Hung’un “Şeflerin Aşkı” olmuştu. Aynı şekilde, Japonya da aday adayı olarak Wim Wenders’in “Mükemmel Günler”i gönderince Miyazaki’nin “Çocuk ve Balıkçıl” değerlendirme dışı kalmıştı. 

Oscar’larda 15’lik listede yer alan filmler arasında, Finlandiya’dan Aki Kaurismaki’nin “Sararmış Yapraklar”, Britanya’dan  Jonathan Glazer’in “İlgi Alanı” (Zone of Interest), Almanya’dan İlker Çatak’ın “Öğretmenler Odası”, Tunus’tan Khouter Ben Hania”nın “Dört Kız Kardeş”, Danimarka’dan Nikolaj Arcel’in “Vaat Edilen Topraklar”, İtalya’dan Matteo Garrone’nin “Kaptan Benim”,  Meksika’dan Lila Aviles’in “Totem” ve Ermenistan’dan Michael A. Goorjian’ın “Amerikatsi” adlı yapımları kanımca yılın en iyileri. Wenders ve Tran Anh Hung filmlerinin ve politik nedenlerle Ukrayna filmi “Mariupol’de 20 Gün”ün de listede yer alması sürpriz olmaz.  Bhutan filmi “Rahip ve Silah”, Fas filmi “Bütün Yalanların Anası” ve İzlanda filmi “Godland”ın ilk beşe girmesi ise zor görünüyor. Bakalım Akademi üyelerinin tercihi ne yönde olacak… Adını andığım filmlere daha sonra değinmek vaadi ile bu filmleri izlemenizi öneririm. Hangisini izleseniz zararlı çıkmayacaksınız. Binlerce film arasından süzülüp gelen bir seçkiden söz ediyoruz. Hemen hepsine sinemalarda ya da dijital ortamda erişmek mümkün. Keşke bizim yapımcılarımız ve yönetmenlerimizde vakit ayırıp, izleme zahmetine katlansalar.