Çin’le Uygur meselesinde nasıl anlaşacaksınız? Mezhep çekişmesi içinde olduğunuz İran’la muhabbet ne durumda seyredecek? Suriye konusunda çok farklı düşündüğünüz Rusya’yla ne olacak peki?

ŞİÖ’ye girerseniz işiniz  pek bir zor Recep Bey

Reisicumhurun AB’ye kızıp Şanghay Beşlisi olarak da bilinen (oysa üyesi şimdi daha fazla) Şanghay İşbirliği Örgütü’ne girebileceğimizden söz etmesi “girelim” deyince olacak bir iş değil öncelikle.

Reisicumhur ABD’ye ya da AB’ye karşı alternatif arayışında ise bu ABD ile AB’nin “demokratikleş” baskısından bunaldığı içindir. ABD ile AB’nin kendi çıkarları söz konusu olduğunda anında göz ardı edecekleri “demokrasi” kavramına sahte yaklaşımları ayrı mesele ama “kontrolleri” dışına çıkan Recep Bey’e bu kavramla vurdukları kesin. Reisicumhur ŞİÖ’ye girerse bu baskıdan da kurtulmuş olacağını düşünüyor. Haklı da olabilir çünkü ŞİÖ’yü oluşturan ülkelerde kendisinin “demokrasi” anlayışına uygun demokrasiler (!) var.

Bu memlekette bu işin uzmanı olduğunu iddia edenlerin Türkiye’nin tam üyelik gibi bir talebinin olamayacağını, talebinin olsa olsa şu anda Diyalog Ortağı konumundan “gözlemci ülke” seviyesine çıkmak olduğunu söylememeleri çok garip gerçekten. Örgütteki yeri şu anda Azerbaycan Cumhuriyeti, Ermenistan ve Sri Lanka gibi “diyalog ortağı” statüsünde olan Türkiye eğer AB ile köprüleri atıp ŞİÖ’ye başvurursa İran, Belarus, Afganistan, Moğolistan gibi “gözlemci üye ülke” statüsüne yükselecek ilk olarak. Tam bir katılım söz konusu değil yani. Kollarını açıp da Türkiye’yi “aramıza hoş geldin” diye bekleyen de yok ayrıca. Kaldı ki Türkiye’nin “gözlemci üye” olma konusundaki önerisini daha önce reddetmişti ŞİÖ.

ŞİÖ, Şanghay Beşlisi olarak 1996 yılında, Çin’in Şanghay kentinde, Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın katılımıyla kurulan örgütün şimdiki adı. 2001 yılında Özbekistan’da katılınca sayı 6’ya çıktı malum. İki ülkenin daha kesin katılımı gerçekleşecek. Hindistan ile Pakistan.

ABD’nin özellikle askeri açıdan etki alanına aldığı bölgelerde ona karşı alternatif bir yapı bu. Tam ABD karşıtı mı bu tartışılır. Pek öyle görülmüyor. Karşıt olmak istemediğinden değil, üye ülkelerden bazılarının ABD ile iyi ilişkiler içinde olmasından. İçlerinde de kimi sorunlar yok değil. Hindistan’la Pakistan’ın örgüte aynı zamanda kabul edilmesinin kimi sıkıntılar yaratacağı ileri sürülüyor. İki ülke arasında zaman zaman sertleşen gerginliğin varlığı malum. Tam katılımları halinde gerginliğin alevlenmesi yeni sorunlarla karşı karşıya bırakabilir ŞİÖ’yü. Burada da ittifaklar söz konusu ayrıca . Örneğin, Çin iyi ilişkiler içinde olduğu Pakistan’ın katılımı için ciddi ciddi lobi çalışmaları bile yapmıştı.

Şimdi İran’ında katılması ihtimali pek yüksek. Çünkü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin İran’ın katılımı konusunda önünde hiçbir engel kalmadığını daha 2007 yılındaki Bişkek Zirvesi’nde söylemişti. İran da katılırsa, Pakistan, Hindistan (bu son ikisinin kesin katılımı gelecek yıl gerçekleşecek) ABD karşıtı güçlü bir ittifak oluşturuluyor izlenimini uyandırıyor gerçekten de. Bu ülkelerin bir arada olması çok önemli çünkü bu dünya petrol pazarının neredeyse yarısının ŞİÖ’de toplanması demek.

Örgütün amaçları arasında asıl olan üye ülkelerin kendi sınırlarının güvenliğini sağlamak. ABD’nin bu ülkelerin yer aldığı coğrafyada sorunlar yarattığı biliniyor. ABD, açıkça söylemese de İran’ın ŞİÖ’ye üye olmasından pek memnun değil ama aynı İran Dünya Ticaret Örgütü dahil bir çok örgüte üye olduğuna göre ŞİÖ üyesi olmasında da bir sakınca yok elbette.

Pekin için ‘ekonomik’, Rusya için ‘siyasi’
ABD merkezli araştırma kuruluşu Stratfor’un hazırladığı bir raporda ŞİÖ’nün, Rusya ve Çin’e küresel ekonomik çıkarlarını destekleyerek ABD hegemonyasına karşı denge oluşturma imkânı sunduğu belirtiliyor. Stratfor uzmanlarına göre, ŞİÖ Rusya ile Çin’in ulusal ve ikili çıkarlarını artırmak suretiyle uluslararası sistemdeki ABD hakimiyetiyle mücadele etmelerine yardımcı oluyor. Raporda görüş belirten uzmanlar Pekin’in ŞİÖ’yü ‘ekonomik bir örgüt’ olmaya yönlendirirken, Moskova’nın ise örgütün ‘siyasi rolüne’ vurgu yaptığını ve ŞİÖ’yü ‘büyük bir güvenlik işbirliğine’ doğru ittiğini belirtiyor. BRICS grubunun da, ki burada da Rusya, Çin, Hindistan var, ele alındığı raporu çok özetleyerek aktarayım:

“ŞİÖ’ye Hindistan ve Pakistan’ın da üye olmasından sonra, örgütün ‘teorik olarak’ AB ve ABD ile rekabet edebilecek bir ekonomi alanı yaratabileceği kaydediliyor. Bu sayede AB ile ABD’nin yaptırımlar ve dolar egemen petrol piyasası yoluyla oluşturduğu ekonomik baskılarında azaltılabileceği söyleniyor.

Diğer yandan Stratfor uzmanlarına göre, Rusya, Brezilya, Çin, Hindistan ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS grubu, üye ülkelerin ekonomik çıkarlarını ve yatırım olanaklarını artırmak yoluyla, ABD güdümlü küresel finans yapısına alternatif oluşturmak amacıyla kuruldu. Uzmanlar, son on yılda bazı gelişmekte olan BRICS ülkelerinin ekonomik zorluklar yaşamalarına rağmen, grubun küresel küresel gayri safi milli hasıladaki payının yüzde 20’den 30’a ulaştığına dikkat çekti.

Stratfor raporunda şu tespite yer verildi: ‘Euro bölgesinde kriz yaşanır, Ukrayna’da istikrarsızlık sürer ve Güney Çin Denizi’nde anlaşmazlıklar baş gösterirken, Rusya ve Çin, işbirliğine gidip kendi güçlerini oluşturarak ABD’nin etkisini azaltma ihtiyacı ve fırsatını gördü.”

100 milyar dolar sermayeli BRICS Kalkınma Bankası’na da değinilen raporda, Pekin’in BRICS Bankası’nı ABD hakimiyetindeki küresel finans sistemini bertaraf edecek Asya Altyapı Yatırım Bankası’na benzer bir araç olarak gördüğü ifade ediliyor. Yaptırımlar nedeniyle finans sistemi görece Batı’dan izole edilen Rusya için ise BRICS Bankası gibi alternatif finans kuruluşları oluşturulmasının zorunlu bir adım olduğu vurgulanıyor.

ŞİÖ ABD karşıtı mı?
ABD’ye gözlemci statüsü vermediğine göre öyle anlaşılabilir tabii. 2005’de Astana’da yapılan zirvede örgütün ABD’ye ŞİÖ topraklarındaki askeri üslerini boşaltması için çağrı yapması, Özbekistan’ın ABD’den ülkesinde K2 üssünden çekilmesini istemesi böyle bir karşıtlık varmış gibi düşünmemizi sağlıyor.

Ama ABD konusunda üye ülkelerin tutumu ortaktır demek zor yine de. Büyük askeri harcamaları olan, büyük enerji kaynaklarına sahip ülkelerin bu ortaklığı ABD karşısında büyük bir güç olmasını sağlıyor tabii. Ama ABD konusunda örgütün zayıf karnını Kazakistan oluşturuyor. Bu ülke ABD ile ilişkileri en iyi olan ülkelerden biri. Çin de İran’ın üye yapılmasına ABD ile arasındaki sorunları daha da gerginleştireceği düşüncesiyle pek sıcak bakmıyor. Tacikistan da Kazakistan’la birlikte örgütün genişlemesinden pek yana değil. AB üyeleri arasında da benzeri sorunlar var, ona çok benziyor bunlar.

Türkiye girerse ne olur?
Diyelim ki Türkiye ŞİÖ’ye girdi. Reisicumhurun mezhep saplantılı bakışı sorun olmaya devam edecek elbette. İran ile Suriye konusundaki derin görüş ayrılığı, ŞİÖ üyesi ülkelerin bulunduğu coğrafyada egemenlik/etkinlik yarışması varlığını koruyacak. Yine genel olarak Ortadoğu, özel olarak Suriye krizi konusunda aynı düşünceye sahip olmadığı Rusya ile sorunsuz bir ilişki yürütebilecek mi?

Çin ile Türkiye’nin dış politika önceliklerinin farklı olduğunu söylemeye gerek yok. Çin de, Türkiye de bulundukları yerlerdeki sorunlara öncelik veren ülkeler. Uygur Türklerine ya da Müslümanlarına hep destek vermiş olan Türkiye, bir ŞİÖ üyesi olarak Çin’le ilişkilerini nasıl sürdürebilecek. Çünkü Çin, Uygur bölgesine “terör” çerçevesinden bakmakta. Türkiye’nin ise bu konudaki tutumu çok daha farklı. Türkiye’de bulunan Uygur Türkleri ya da Müslümanları ŞİÖ üyesi bir Türkiye’de barınamayacaklar. Çünkü ŞİÖ’nün kurallarından biri üye ülkelerinin birbirilerinden sığınmacı ya da mülteci kabul etmemeleri.

Reisicumhurun, bağları koparmanın pek de kolay olmayacağı AB’ye karşı alternatif arama çabasının gerçekliği yok. Düne kadar ABD kaynaklı Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) eşbaşkanı olduğunu övünerek söyleyen, İspanya ile kurduğu Medeniyetler İttifakı’nın (sahi ne oldu bu ittifaka?) liderliğini yapan Türkiye’nin ŞİÖ içerisinde hem reisicumhurun kendisinden kaynaklanacak sorunlar yüzünden, hem de Türkiye’nin AB/ABD/Batı bağımlılığının hemen bitmeyeceğinin farkında olan ŞİÖ üyesi ülkelerin şimdilik sakladığı endişeler yüzünden, Türkiye’nin ŞİÖ blöfünün gerçekleşmesi kolay görülmüyor.
Recep Bey, içinde yer alacağı bir İslam Birliği bulmalı kendine.