Geçen hafta sonu diş hekimi Sinan Özkan’ın yelkenli teknesiyle Pendik’ten denize açıldık. Doktor Sinan’ın Bursa Anadolu Lisesi’nden (hepsi de okumuş çocuklardan oluşan) okul arkadaşlarıyla Sivriada’ya doğru dümen kırdık.
Doktor-Kaptan Sinan Özkan marinadan çıktığı anda motoru kapatıp, yelkenleri açar ki, rüzgârın eşliğinde dalgaların şarkı söylediği bir yolculuk başlasın!..

Yol biraz uzayabilir, olsun. Kimsenin acelesi yok zaten.

Pendik-Sivriada arası iyi bir rüzgârla 4 saatte tamamlanabilir. Geçen cumartesi de öyle oldu. Sivriada limanı son derece ilkel koşullara sahiptir. Çünkü adanın en büyük özelliği “insansız” olmasıdır. Bu yüzden küçük adada yaban hayatı varlığını sürdürmektedir.

Üç değişik tür martı dışında, karabataklar, sakarmekeler, kargalar, güvercinler, serçeler, kertenkeleler, örümcekler, sinekler, Marmara denizinin bütün balıkları, midyeler, deniz yıldızları, tabii denizanaları Sivriada’nın yerleşik canlılarını oluşturuyorlar. Burgaz adalı gazeteci Engin Aktel, “Ada tavşanı sürüleri vardı, Maltepeli avcılar tükettiler” diye ekleme yapıyor. Bir de adanın tepesindeki incir ağaçları her Eylül’de diğer adalardan gelen gençler tarafından toplanırmış.

Sivriada’nın üzerinde büyük bir tarihi yapının kalıntıları da bulunuyor. Oxia Yunancada “Sivri” anlamına geliyor. Oxia Manastırı olarak bilinen tarihi yapının 10. yüzyılda inşa edildiği kabul ediliyor. Ne zaman terk edildiği ise bilinmiyor. 1910’da İstanbul’un bütün sokak köpeklerinin bu adaya getirilip, bırakılması vahşetine bakılırsa, demek ki o tarihte Oxia Manastırı’nın artık metruk yapı olduğu görülebilir.

Dr. Sinan Kaptan ve tayfaları olarak adada bir gece iki gün geçirdikten sonra sahillerdeki plastik-pet şişeleri toplamaya giriştik. İki devasa çöp torbasını doldurduk. Fena iş yapmamıştık ama bir sorun vardı. Bu kadar büyük çöpün yelkenli tekneye sığması mümkün değildi.

Ne yapalım? Adalar Belediyesi’ni arayalım.

Görev bana düşmüştü. Pazartesi sabahı telefonu çevirdim. Adalar Belediyesi İletişim Merkezi’nin memuresine durumu anlattım:
-Sivriada’nın bütün çöplerini topladık, ama taşıma gücümüzü aştığı için limanda bir köşeye koyduk. Acaba Adalar Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü’ne bu durumu iletebilir misiniz?

-Maalesef efendim ben numarayı vereyim, siz bildirin!

-Ama iletişim merkezisiniz ya, ne olur siz iletiştirseniz?

İletişim Merkezi’ndeki “iletişmeme duvarını” aşamayıp, verilen numarayı aldım. Karşıma Fen İşleri Müdürlüğü personeli çıktı.

Ona da kısa bir özet yaptım. O “tamam” dedi:

-Ben Temizlik İşleri sorumlusuna iletip, size sonucu bildireceğim!

Sonunda iletişim kurabilmiştim. Aradan 15 dakika geçti, Adalar Belediyesi’nden beklediğim telefon geldi:

-Sivriada bizim çöp teknelerimizin gittiği bir yer değilmiş, siz o çöpleri bizim adalardan birine bırakırsanız, biz oradan alabilirmişiz!!!

-Yani çöpü bizim belediyeye getirmemiz gerekiyor?

-Evet!..

Biz bir doktor ve bir gazeteci bir iş gününde Pendik’ten denize açılıp, rüzgârın durumuna göre ortalama 4 ile 6 saat arasında yol gideceğiz. Topladığımız çöpleri daha küçük torbalara bölüp teknenin içine alacağız, Adalar Belediyesi’nin sorumluluk alanında bulunan bir adaya bırakacağız. Belediye de o zaman belediye olduğunu hissedip, çöpleri teslim alacak.

Peki biz çöpü Adalar Belediyesi’nin sorumlu olduğu adalardan birine bırakırken zabıta bizi görüp, adaya büyük miktarda izinsiz çöp atmaktan suçlu bulup ceza keserse?

Bu olasılıkları görevliye aktarıp ne yapabileceğimizi sordum. Bilemeyeceğini söyledi. Bize konuyla ilgili bir izin formu falan verilebilir miydi? Hayır, o da mümkün değildi!..

Adalar Belediyesi’nin internet sitesinde “Adalarımız” bölümündeki yer alan 8 adadan biri de Sivriada olarak belirtiliyor. Sivriada’yı anlatan metnin içinde “Hayırsız Ada” da dendiği yazılmıştı. Acaba kim hayırsız? İnternet ortamında “bizim”, fiili hayatta ise kiminse kimin!..

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Beyaz Masası vardı. Onlar daha duyarlı oluyorlardı. Hadi bir de onu deneyelim. Gerçekten de “harika biçimde” kayıt aldılar. Kayıt numarası ve güvenlik kodu bilgisi verdiler. İki gün sonra bilgilendireceklerdi. Üçüncü gün aradım. Kaydım ekranda duruyordu. Adım soyadım, mesleğim, başvuru tarihim hepsi tamamdı.

Gerçekten de Büyükşehir Çalışıyor idi! Sadece çöpü bulunduğu yerden almamışlardı. Alıp almayacaklarını ise ilerde bana bildireceklerdi. En azından “umut” veriyorlardı.

Adalar Belediyesi gibi “çöpü getirin bize teslim edin” demiyorlardı.