Nurcan Gökdemir

nurcangokdemir@birgun.net

Yerel seçim öncesi her partiden aday oy uğruna, “Seçim oportünizmi”nin kitabını yazıyor. Halk, demokratik katılım hakkının sandığa hapsedilmesine “dur” demedikçe yeni örneklerin seyircisi olmayı sürdürecektir.

Siyasetin halleri seçim oportünizmi
CHP’li Burcu Köksal'ın DEM Parti ile ilgili sözleri tepki çekmişti.

12 Eylül askeri darbesi sonrası siyaset olanaklarının daralmasının, antidemokratik uygulamalarla siyasetin sadece sınırlı kesimler için yapılabilir bir uğraş haline gelmesinin, sivil örgütlenmelerin yolunun kesilmesi gibi etmenlerin yansımaları her seçimde daha fazla görünür oluyor. 

31 Mart öncesi de kürsülerden, miting meydanlarından, “Yanlış mitinge mi geldik” dedirtecek kadar parti programını yansıtmayan söylemler, aynı konuşma içinde birbirlerinin tam tersi görüşler uçuşuyor. 

SİYASİ SIĞLAŞMA 

Recep Tayyip Erdoğan’a, “Ebedi iktidar” yolunu açmak üzere kurgulanan ancak AKP dahil tüm düzen partilerine ittifak dışında bir seçenek bırakmayan model artık her gün bir örneğini gördüğümüz siyasi sığlaşmayı daha fazla artırdı. Birbirine benzeyen siyasi partiler, söylemlerinden siyasi yelpazenin neresinde olduğunu tahmin edemeyeceğiniz siyasetçiler … Uzun yıllardan bu yana AKP’nin domine ettiği siyaset sahnesinde bu partinin muhaliflerinin bile toplumdaki muhafazakârlaşma nedeniyle rakipleri ile aynı dili kullanmalarının yol açtığı kimliksizleşmenin sonuçları tartışılıyor. “Kalmadı birbirlerinden farkları” haklı yorumları toplumun yarısına yakınının iktidarı sandık yoluyla değiştirme hayallerini her seçimde boşa çıkartıyor. 

14/28 Mayıs seçimlerinin tozu dumanı dağılmadan, demokratik katılım yollarını tıkayan temel sorun masaya yatırılmadan bilindik ezberlerle yerel seçim süreci apar topar başladı. 

Her seçim döneminde aday seçiminde hatalar, yol kazaları, kürsüden dillendirilen gaflar olur, bunlar seçimin olağan işlerinden kabul edilir. 31 Mart’ta yapılacak yerel seçim öncesi ise her partiden aday oy uğruna, “Seçim oportünizmi”nin kitabını yazıyor. 

ZAFERE DAVET EDİLEN CHP’Lİ 

Bunun son örneği CHP’nin Afyonkarahisar'dan Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Grup Başkanvekili Burcu Köksal’ın konuşması ile yaşandı. Köksal, gözünüzü kapatsanız, “Bu konuşan aday solcu, sosyal demokrat” diyemeyeceğiniz bir konuşma yaptı. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın partisine davet etmesine neden olan konuşmasında Köksal, parlamentonun üçüncü büyük partisi, yaklaşık 6 milyonun seçmenin desteğine sahip olan DEM Parti’ye belediyenin kapılarını kapatacağını söyledi. Seçilme şansı olmamasına karşın muhafazakar Afyonlu seçmenden oy alarak “Oyları arttıran isim” olabilmek için bu yurttaşları yok saydı, ötekileştirdi.   

Bundan önce de CHP’nin Mamak Belediye Başkanı Veli Gündüz Şahin, seçim çalışmaları sırasında sokakta rastladığı mülteci çocukları gösterip, "Bunlar Iraklı mı?" diye sordu. Yanında bulunanlardan, "Iraklı" yanıtını alan Şahin, karşısındakilerin çocuk olduğunu bile dikkate almayarak yüzlerine karşı, "Bunlar büyüyünce büyük sorun olur. Gönderirim ben bunları memleketine” dedi. Çevresindekilerin de coşku ile alkışladığı bu konuşma iç acıtan bir görüntü olarak hafızalara kazındı. 

Siyaset Burcu Köksal’a odaklandığı sırada siyasetteki yozlaşmanın, siyaset-feodalizm işbirliğinin, parti aidiyet duygusunun sadece seçilebilirlik ya da aday gösterilip gösterilmeme ile sınırlı olduğunun, iktidar mensupları için her türlü usulsüzlük, yolsuzluk ve yasadışılığın mümkün olduğunun bir örneği daha kamuoyuna yansıdı. 

Devletin mafyatik ilişkilerinin ortaya döküldüğü Susurluk skandalının baş aktörlerinden eski DYP Milletvekili Sedat Bucak’ın kardeşi Ali Murat Bucak bir konuşma yaptı, aday olduğu Siverek’te. Bağımsız, Demokrat Parti, CHP  adayı olan, iki dönem belediye başkanlığı yapan, 31 Mart öncesi de CHP’den AKP’ye geçerek belediye başkanlığına aday gösterilen Ali Murat Bucak, büyük ihtimal “dostlar arasında” olduğunu düşündüğü bir buluşmada şunları söyledi: 

“Binanın yerini nerede yapacağım? Karayollarında. Karayollarının içinde. Onu da Bekir Bozdağ’a dedim. Dedim ‘Yalnız, resmi yetiştiremeyiz. Arsa tahsisli.’ Dedi, ‘Bir şey olmaz, sen başlarsan biz gerisini hallederiz.’ Yahu iktidar ne kadar güzel bir şey. Yahu biz 10 sene muhalefet, 10 sene ana muhalefet… Hiç bilmiyorduk, vali var kaymakam var… Şimdi arıyorum valiyi her şey 5 dakikada… Öyle güzel, öyle güzel…” 

Siyasette her partiden istediği her makama adaylığını ve seçilmesini sağlayan bir özelliği var Ali Murat Bucak’ın. Bucak aşiretinin önde gelen isimlerinden, bölgede siyaseti şekillendiren feodal yapının aktörlerinden biri. 

Bucak’ın sözlerinde AKP tarzı siyasetin tüm özelliklerini görmek mümkün. Usulsüz imar düzenlemesi, “Adalet Bakanı” denildiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olan Bekir Bozdağ’dan bu yasadışılık için yardım vaadi, AKP’liler önünde hazırola geçen kamu yöneticileri… 

31 Mart yerel seçimleri öncesi siyasetteki yozlaşmanın, vasatlığın, sığlığın örnekleri birbiri ardına görülüyor. Siyasetin gerçek aktörü olması gereken yurttaşlar, demokratik katılım hakkının sandığa hapsedilmesine “dur” demediği sürece bunların her seçimde yeni ve daha çok örneklerinin seyircisi olmayı sürdürecektir.