Attila Aşut

yazievi@yahoo.com
21 Mart 2012 günlü BirGün’ün 2. sayfasında yer alan “2. Kars Kültür ve Sanat Festivali Yarın Başlıyor” başlıklı haber -gizlemem gerekmiyor- beni dehşete düşürdü! AKP’li Kars Belediyesi’nin düzenlediği bu şenliğe gazetemiz nedense olağanüstü bir önem vermiş, belediyenin resmi afişinden tutun da etkinlik izlencesine değin her bir ayrıntıyı bizimle paylaşmıştı. BirGün’ün, bu haberi yaparken, Kars Belediyesi’nin yakın geçmişteki “İnsanlık Anıtı” sabıkasına hiç değinmemesi dikkatimi çekti. Üstelik haber öylesine olumlu bir dille yazılmıştı ki, kendi kendime, “Acaba ben mi yanlış anımsıyorum? Yoksa anıtı yıkan belediye başkası mıydı?” diye sormaya başladım. Hayır, yanılan ben değildim. Öyleyse bu işte mutlaka bir yanlışlık vardı… 

Gazetemizin cumartesi günkü sayısının 10. sayfasında yayımlanan ve bence dolaylı bir “düzeltme ve özür” olarak okunması gereken “Kars Festivali ikiyüzlülük” başlıklı yazıdan da anlaşılacağı gibi, BirGün’de festivalle ilgili çıkan o talihsiz “haber”, tam bir “meslek kazası” idi! Nitekim Kars Kent Platformu’nu oluşturan ilerici örgütler de ortak bir açıklama yaparak, hem AKP’li belediyenin ikiyüzlü tutumunu sert bir dille eleştirmişler, hem bu etkinliğe katılan ünlü yazar ve sanatçıları “AKP zihniyetine destek olmak”la suçlamışlar, hem de Birgün’ün “reklam gibi haber” yapmasını eleştirmişler… Bence yerden göğe haklılar.

BirGün’ün bu olaydaki yanlışı, haberi eleştirel bir süzgeçten geçirmeden vermiş olmasıydı. Ama konuyla ilgili asıl eleştirilmesi gerekenler, sanat düşmanlığı tescil edilmiş bir belediyenin etkinliğine, kişisel doyum sağlamak ya da para kazanmak için koşa koşa gidenlerdi.

AKP’li Belediye’nin ikiyüzlülüğü ise çok açıktı. Dünya çapındaki yontu sanatçımız Mehmet Aksoy’un “İnsanlık Anıtı”nı Başbakan Erdoğan’ın bir sözüyle yıkabilen Kars Belediyesi, şimdi hangi yüzle “Kültür ve Sanat Festivali” düzenliyordu?

“Barış”ı simgeleyen bir anıta “ucube” deyip sonra da barbarca kafasını koparanlar, nasıl oluyor da Cemal Süreya’nın adını ve dizelerini böyle bir etkinlikte sorumsuzca kullanabiliyordu?

Olayı ilk duyduğumda, tepkimi Melih Aşık’la paylaşmıştım. Sevgili arkadaşım, isyanımı ertesi gün köşesine taşıdı. (Bkz. “Kars Yolcuları…”, Milliyet, 24 Mart 2012).

“Açık Pencere”de dillendirdiğim soruları şimdi bir kez de burada yinelemek istiyorum:

Biz gerçekten bu denli unutkan bir toplum mu olduk? Ulusça Alzheimer hastalığına mı yakalandık?                                                                                       

Gazetede katılımcı yazar ve sanatçıların adlarını okuyunca gözlerime inanamadım: Balkan Naci İslimyeli, Bejan Matur, Orhan Alkaya, Murat Uyurkulak, Cihat Aşkın, Kubat, ‘Kardeş Türküler’ ve daha başkaları...                                                                                                  

Evet, sormadan edemeyeceğim:                                                                                                                

Sizin ne işiniz var orada?                                                                                         

Yoksa tarihe geçen bir insanlık ayıbını AK’lamaya mı gidiyorsunuz? 

 ***

Haldun Taner, doğum gününe nasıl katıldı?

Zaman zaman BirGün’deki başlık, spot ve fotoğraf altlarında gördüğümüz yanlışlıkları eleştiriyoruz. Ama bazen “büyük” gazetelerimizin yaptığı yanlışlar yanında, bizim özengen arkadaşların kusurları “devede kulak” kalıyor! İşte size taze bir örnek:                                                                                                  

22 Mart 2012 tarihli Milliyet gazetesinin 2. sayfasında, “O bir uygarlık havarisiydi” başlıklı bir haber yayımlandı. Haber, ünlü yazarımız Haldun Taner’in doğum günü dolayısıyla Galatasaray Lisesi’nde düzenlenen anma töreniyle ilgiliydi. Haber metninde sorun yoktu ama etkinlikte çekilen fotoğrafın altına öyle bir şey yazılmıştı ki, gerçekten dudak uçuklatan türdendi. Çünkü, 26 yıl önce ölen Haldun Taner, bu fotoğrafta, doğum günü törenine katılmış gibi gösteriliyordu!

Nasıl mı? Etkinlikte çekilmiş toplu fotoğraftaki İnan Kıraç’ın görüntüsünün üstüne “Haldun Taner” diye yazılmıştı!
Milliyet, ertesi gün okurlarından özür diledi ve yapılan yanlışı, “haber yetiştirme telaşı”na bağladı.

Evet, bu tatlı telaş, hepimize bazen olmadık şeyler yaptırabiliyor…