Ben futboldan hiç anlamam ama kadim Es-Es'liyim. Hani herkes bir şeyle gurur duyar, iftihar eder ya, doğrusu çocukluğumdan beri ben de...

Ben futboldan hiç anlamam ama kadim Es-Es'liyim. Hani herkes bir şeyle gurur duyar, iftihar eder ya, doğrusu çocukluğumdan beri ben de gururla bunu söylerim: Es Es Ki Ki Ki Es Ki Es Kİ Es! Birgün okuyanlar ya da ruhunda biraz da olsa isyan, devrim, diklenme olanlar ve buna rağmen bunlarla bile hiç övünmeme yeteneğini taşıyanlar da az çok bilir Es-Es'li demenin ne olduğunu ve dahi ne olmadığını.

Şöyle diyelim daha iyi anlaşılması için: "Ankaragücü tepeden inme, Trabzonspor bü-yüklenme, Eskişehirspor diklenmedir." Eski-şehirspor bahsi açılınca, benden başka taşralılar, yok Orduspor, yok Vanspor, yok Ay-dınspor, yok Sivasspor demezler mi herhalde hayatta bu kadar sinirlendiğim başka bir şey yoktur, her seferinde şunu söylerim: "Kardeşim sizin şehrinizin takımı şampiyon olabilir, UEFA, Şampiyonlar Ligi Kupası'nı da alabilir, Avrupa Şampiyonu da olabilir ama sanatçı olamaz!" Hayır tabii ki "sanatçı" demiyorum, "Eskişehirspor olamaz" diyorum, anlamıyorlar.

Hiçbir hususta kibrim yoktur, bu konuda da olamaz elbet, benim söylediğim Eskişe-hirspor'un futbol takımından daha 'başka' bir şey olduğudur. (Erkan Goloğlu anlatsa anlarlar belki, ne de olsa kendisi bu konuda da dolu bir yoldaşımızdır)

Benim Es-Es'li olmama birinci sebep elbette Eskişehirli olmamsa, ikinci sebep dört yıl önce yitirdiğim babamın -Eskişehirs-por'un en vefalı taraftarı- olmasıdır, bu Eski-şehir-Vefa mese'elesi de ayrı bir yazının konusudur, üçüncü sebep diyelim devrimci, isyancı bir geleneğin izinden gitmek, yolunu sürmekse, dördüncü sebep de Eskişehirs-por'un bir futbol takımından çok bir oyuncular birliği ruhuyla, aşkıyla oynaması, hatta bu aşkın ondan neş'et etmiş olması ve bunun da bir mahalle duygusunu güçlendirmesi kadar, onu bir semt takımı hüviyetine de büründürmesi... Bu cümle gibi sebepler listesi de uzar gider...

Diyeceğim biz onları iyi tanırdık, kendimiz gibi bilirdik, şimdi hiçbir Es-Es'li futbolcunun adını bilmesem de o kırmızı-siyahlı ruhu, bizce sol ve anarşist bir ruh, neş'eyi ve bize sık sık yaşattıkları 'gamın neşesi'ni de yakından tanırım. Biraz hani şu Fatih Te-rim'in çocuklarına ecel terleri döktüren Maltalı milliler ya da 'Üç Büyükler'in karşılaştığı Avrupalı, Kuzeyli küçük kent, kasaba takımlarındaki oyuncuların itfaiyeci, berber, marangoz, tüpçü, vb. mesleklerden olması gibi yani, herkesin birbirini tanıdığı bir 'eski zaman' takımı, ki 'eski' bir şehre de bu yakışırdı. İşte Es-es bundan biraz daha 'farklı' bir şeydir.

Ben de küçüklüğümde Fethi'yi, Kaptan İsmail'i filan çarşıda görüp selam verirdim, gülümseme alırdım karşılığında, dokunmak gibi bir şey, sonra pazar günü Fener'i, Aslan'ı, Kara Kartal'ı, hani onlar kendilerini nasıl övüyorlarsa öyle, İstanbul'da yenip gelirlerdi. Dalga geçer gibi, öyle içten, sıradan, gösterişsiz ve esaslı bir şeydi: Es-Es'li olmak esaslı bir şeydi diyelim, ayağımıza kadar gelmiş kelime oyununu taca atmayalım şimdi!

Kendimden hiç beklemezdim, futboldan anlamayan, pek de ilgilenmeyen biri olarak, şu 10 yaşımdan beri, 42 yıldır yani, 2. Lig, 1. Lig, hatta bir ara 3. Lig'e bile düşmüştü, şu rüzgârın diyelim, 'rüzgârlı ruh' diyelim biraz da bu 'ateşli duygu'ya, Kırmızı Şimşekler, Anadolu Yıldızı olan Es-Es'in peşine düşmüş olmayı. 15 yaşımda yoktum başka şehirlere gittiğimde, olup olacağı 2 şehir olsa da arada Ankara, istikrarlı İstanbul, Eskişehir peşimi bırakmadıysa, anayurdu, babaocağı, kar-deşavlusu elbette, ama biraz da bu Es-Es'in peşimi, fikrimi, gönlümü bırkamamasındandır. Maçlarını pek izleyemiyorum, Eskişehir'e gittiğimde, yeğenlerim Alican ve Durul Ege'yle, sonucu genellikle hüsran olan maçlara gittik, bende yeğen çok, daha Zeki Deniz ve Hasan Bilge'yle gideceğiz, sol açık tribünlerimizi öyle bozkurtmuş, ülkücüymüş, onlara bırakmaya hiç niyetimiz yok! Yoksa kırmızı kızım Nar üzülür!

Biraz canım sıkkın fakat. Önce Eskişehir Milletvekili, Bakan Unakıtan'ın Sergen'i hediye ettiği söylendi Es-Es'e, geçen hafta da Es-Es-Malatya maçında, taraftar grubu Ay-der'e karşı kendilerine Nefer diyen bir grup 'ülkücü hareket engellenemez' sloganlarıyla olay çıkardı. Öyleyse ünlü sloganlarını yüzlerine söylemenin, o stadı, o tribünleri, 'ya terk et ya terk et' demenin zamanıdır belki de. Biz Es-Es'i 40 yıldır ruhumuzun 'sol açık tribünü'ne yerleştirirken, kafa tokuşturanı kurt işareti yapanı filan gelip o 'efsane'nin üstüne mi çöreklenecek? Yani bir nevi AKP-MHP koalisyonu.

Bu pazar kritik bir maç var(dı) Antalya'yla, umarım kazanırız da, 'Efsane', şu adını sevmediğim 'Süper' lige çıkar, artık temelli dönmüş olur! Yine cankulağım maçın sonucunda olacak ama Es-Es'le ilgili şu 'organize işler' de canımı fena sıkıyor doğrusu!