»Kabataş’ta “başörtülü bacımıza deri pantolonlu, üstü çıplak 100 erkeğin saldırdığını” kanıtlayan tek bir kayıt çıkmadı. Maslak otobüsündeki saldırıyı ise otobüsteki güvenlik kamerası kaydıyla öğrendik zaten.

»Erdoğan Kabataş iddiasını “Benim başörtülü bacıma saldırdılar” diyerek duyurmuş, “Cumaya görüntülerini açıklayacağız” demişti. 171 Cuma geçti, bugüne kadar herhangi bir görüntü açıklanmış değil. Aksine Kanal D’nin yayınladığı görüntüler, iddia edilen olayın yaşanmadığını gösteriyordu. Cuma günü izlediğimiz otobüsteki şort dayağına ilişkin “Benim şortlu bacıma saldırdılar” açıklaması iktidardan gelmiş değil. Ensar’ı savunmak için kuyruğa girenlerden tek kelime duymadık.

»Kabataş mağduru olduğunu söyleyen kadınla söyleşi yapmak için anlı şanlı köşe yazarları kuyruğa girmişti. Hatta bir grup köşe yazarı, pek de yaratıcı olmayan bir sözcük oyunuyla aynı başlığı atmışlardı: “Diliniz KABA, vicdanınız TAŞ.” İspatlanamayan iddia için günlerce yazılar döşeyen bu kalemler, giyimi yüzünden tekmeler yiyen genç kadın için tek kelam etmedi.

»Kabataş ile şort dayağı arasındaki son farkı söyleyelim: Biri yalandı, öteki gerçek.

ÖSO şehitliği ne zaman?

Hükümet, terör kurbanı olan sivillerin de “şehit” sayılması kararını almıştı malum. Peki IŞİD’e karşı savaşan ÖSO militanlarını da “şehit” statüsüne soktular da bizim mi haberimiz olmadı?

Tamamen sivil otoriteye bağlı, hatta başındaki komutan tapu kadastro genel müdürü ile eşit olan TSK’nin önceki gün yaptığı açıklamada şu satırlar yer alıyordu: “Fırat Kalkanı harekatında çatışmalar esnasında muhalif unsurlar tarafından gün içerisinde 7 şehit 9 yaralı verilmiş...”

Şehit derken? ÖSO’luların cenazelerini de Edirnekapı’daki şehitlikte mi defnedeceksiniz?

Yenisi çekilene kadar, tek karede aşk budur

Saatlerce anlatırsınız bazen, işe yaramaz. Onlarca sayfa yazı da yetmez. Tek bir kare fotoğraf, büyük bir hüznü de, aşkın büyüsünü de, bir sevdaya olan saygıyı da anlatır bir çırpıda.sort-dayagi-ile-kabatas-arasindaki-4-fark-187503-1.

Tarık Akan için Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde düzenlenen törende çekilen bu kare, her şeyin özeti gibiydi. Kendi aşkıyla, babasının aşkının arasında devleşen bir erkeğin fotoğrafıydı bu. Sevgilisiyle kol kola oturan Tarık Akan’ın oğlu Barış, babasının hayat arkadaşı Acun Günay’a sımsıkı sarılıyordu.

Kaybettiğimiz son “Jön Türk”ün oğlu olmak buydu demek. Bundan böyle yenisi çekilene kadar tek karede aşk budur benim için.

sort-dayagi-ile-kabatas-arasindaki-4-fark-187504-1.

Ben dayak yiyenin, şort giymeyenini severim

Sebebi ne olursa olsun, genç bir kadının bayılacak kadar dayak yemesinin memleketteki herkesin kanını dondurması gerekmiyor mu? Sadece sivil toplumun değil, siyasetin, bürokrasinin ayağa kalkmasını beklemek fazla mı? Yoksa şiddet mağdurlarını hayat tarzlarına göre mi ayırıyoruz?

Başörtüsü yüzünden mağduriyet yaşayan lise öğrencisine telefon açan Cumhurbaşkanı Erdoğan, genç hemşireye telgraf bile çekemez miydi? Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, bir kınama mesajı bile yayınlayamaz mıydı?

Dün Ahmet Hakan’ın Hürriyet’teki köşesinde “Bravo Başkan’a” başlıklı kutuyu görünce heyecanlandım, AKP cephesinden bir tepki geldi sandım. Kadın Kolları Başkanı Selva Çam, FETÖ tutuklularının çocuklarına destek ve laikliğin vazgeçilmez olduğu açıklaması yapmış. Bir kelam da giyimi nedeniyle dayak yiyen Ayşegül Terzi için etseydi ya... Ahmet Hakan’ın bonkör “Bravo” başlığını hak ederdi hem...

NOT: Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan, olaydan 6 gün sonra devreye girmiş nihayet. Şiddet mağduru kadına telefon açmış. Basra harap olduktan sonra...

sort-dayagi-ile-kabatas-arasindaki-4-fark-187505-1.