Bu çarşamba, İsveç çok farklı bir sabaha uyandı. Kimsenin aklına gelmeyecek şey, G4S Güvenlik Şirketi’nin başına geldi. İsveç’te 5 büyük

Bu çarşamba, İsveç çok farklı bir sabaha uyandı. Kimsenin aklına gelmeyecek şey, G4S Güvenlik Şirketi’nin başına geldi. İsveç’te 5 büyük bankanın nakit paralarını saklayıp gelen talimatlar üzerine şubelere ya da bankamatiklere para transferi yapan şirketin merkez kasası, soyuldu. Tahminlere göre 50 milyon kronluk bir meblağ, yaklaşık 10 milyon TL havaya uçtu. Cümlen                n sonundaki ‘havaya uçtu’ ibaresi boşuna değil. Çünkü soyguncular, iki buz hokeyi çantasına paraları doldurup helikopterle kaçtılar.
“Çarşamba sabahı saat 05.19’da oldu” diye polis kayıtlarına geçen soygunu, İsveçliler, perşembe günü gazetelerden öğrendiler ve bir Hollywood filmi senaryosu okur gibi takip ettiler. Polis, haberi bir gün saklamasına rağmen, soyguncuları yakalayamadı. Dahası böyle bir soygun yapalacağı ihbarının, polis merkezine bildirildiği, ama ihbarın yeterince ciddiye alınmadığı da yazılı basına haber malzemesi oldu.
Olay, Ocean’s Eleven filmini anımsatsa da o filme konu olan, yüksek korumalı bina, İsveç’teki hırsızlık olayında geçmiyor. Toplam 5 kişi oldukları sanılan soyguncular, güvenlik şirketinin merkez kasasının bulunduğu binaya çatıdan girdiler. Aslına bakarsanız çok da zorlanmadılar. Çatının ortasında, piramit şeklindeki pencerenin bir camını indirip soygunu gerçekleştirdiler. Ne güvenlik kodu kırmak zorunda kaldılar ne de bellerine bağladıkları üstün teknoloji ürünü bir sicim kullandılar. Onun yerine çatı katındaki pencerenin bir camını kırıp bir ihtimal çatıda duran ve temizlik işçilerinin kullandığı tahta merdivenle binanın içine indiler.
Güvenlik şirketi binasının, sonradan anlaşıldığı üzere, bu kadar güvenliksiz olması, ‘olayda hiç heyecan yok’ anlamına gelmiyor. Soyguncular asıl kazığı İsveç Polisi’ne attılar. Zorlu koşullarda helikopter kullanma konusunda eğitim görmüş bir Sırp pilot, Sırbistan’dan bu soygun için İşveç’e sokuldu. Soygunu planladığı sanılan 40’lı yaşlarındaki İsveçli bir mafya babası ve onun çetesi, Stockholm kent merkezinin dışından, kuzey bölgesinden, Bell 206 Jet Ranger tipi bir helikopteri, soygunda kullanmak için olay gecesi çaldı. Stockholm Polis Merkezi’nin helikopterlerinin bulunduğu havaalanına da hemen hemen aynı saatlerde bir bomba ihbarı yapıldı. Alanda görevli polisler, siyah bir çantayı imha etmeye çalışırken soygun 20 dakika içinde tamamlandı.
Soygunun, maaşların yatacağı hafta sonuna denk getirilmiş olmasından dolayı, ağzına kadar dolu merkez kasada, paraları sayan 8 çalışan, hırsızlar tarafından etkisiz hale getirildi. Hırsızlar, binaya girdikten üç dakika sonra, binanın çevresini saran, o bölgeden sorumlu polis ekibi, olay sırasında binanın üstünde, çatıya yakın mesafede turlar atan çalıntı helikoptere ateş etmek için üstlerinden izin istedi. Ama izin verilmedi. “Destek ekibi bekleyin” talimatı anons edildi. Beklenen destek ekip geldiğinde, soyguncular 5 dakika önce kaçmışlardı. Polis helikopterlerinin bulunduğu havaalanına konulan bombanın da sahte olduğu ve sahte bomba yüzünden polis helikopterlerine kalkış izni verilmediği, soygun bittikten çok sonra anlaşıldı.
İsveç Polisi ve İsveçliler bu soygunla şoke oldu. Daha önce yaşadığım travmalardan dolayı, benim kafamda da, olay sonrası cevap bekleyen çok soru var. Ola ki soyguncular yakalanamazsa, başarısız olan Stockholm Emniyet Müdürü, Çırağan’da veda gecesi düzenleyecek mi? Ola ki düzenlerse, Berdan Mardini’yle birlikte sahneye çıkan davulcuya, 50 dolar bahşiş verecek mi? Bu olasılıklar gerçekleşmezse, Celalettin Cerrah devreye girecek mi? Cerrah, Stockholm’e vali olacak mı?