Gazete yazarlığım BirGün’le yaşıt; 2007’den beri de haftada bir yazıyorum. Atladığım hafta olmadı, birkaç kez yazı günüme yetişemediğim olduysa da eksiğimi o haftanın başka gününde telafi ettim. Okura, gazeteye, kendime karşı sorumluluğumdan ziyade eğitimin atlamamam gereken gündemi beni yazmaya zorladı. Eğitim her zaman (özellikle de AKP döneminde) hele benim gibi eğitim politikası yazan biri için malzemesi bol bir alan olmuştur. Bugün de öyle...

Ortada bu adar bol malzeme varken köşemi geçen hafta boş bıraktım. Hafta boyunca tuttuğum ve birkaçını belli bir noktaya getirdiğim notları çöp kutusuna taşıdım. Sonra sayfa sorumlum Mustafa’yı (Kömüş) arayıp bu hafta benden yazı bekleme dedim. Sınırınızın hemen 700 metre ötesinde, okulları karargâha dönüştürülmüş Suriyeli milyonlarca çocuğun dokuz yıldır doğru dürüst okul yüzü görmemesine sebep olmuş ülkelerden birinin yazarı olarak ne yazabilirdim ki. Savaşın olası risklerinden korunmak için eğitime bir-iki gün ara verilmiş olan okullarda müfredatın aksayacağını yazsaydım size penguen belgeseli izletmiş olmaz mıydım? Aklım hâlâ Suriyeli çocuklarda…

Bir an için siz de Kobani’de El Bab’ta, Münbiç’te veya Suriye’nin işgal edilmiş herhangi bir bölgesinde yaşayan biri olduğunuzu düşünün. Gözünüz sürekli burçtaki bayrakta olacaktır. Dalgalanan kimin bayrağı ise ona göre pozisyon alacaksınız. Erkekseniz tıraşınıza, kadınsanız başörtünüze bakacaksınız. O anki kim ise ISID liderinin, Apo’nun, Esad’ın veya Erdoğan’ın posterini çerçevenin cam yüzüne çekeceksiniz. Postere uygun bayrağı pencerenizden sarkıtacaksınız ve kapınızı çalan askere veya militana sadakatinizi ifade eden uygun sözü bulacaksınız.

Suriye’nin işgal altındaki halkı, işgalcilere karşı bildiğimiz yöntemlerle direnemiyor. Belli ki nokta atışı yapan silahlar karşısında sıkışmış durumdalar. Bu durumda yapacakları en iyi şey, ortalık durulan kadar kişiliklerini korumak. Yetişkin birinin, ileride kim olduğunu hatırlatacak duygu kırıntılarını içinde bir yerde saklaması mümkün olabilir. Fakat ebeveyninin ve düzgün bir eğitimin desteğinden mahrum gelişim aşamasındaki çocuklar, Bosna’da olduğu gibi savaşın duygularında açtığı yarayı hiçbir zaman sağaltamayacak. En çok da öğrenci olup olmadığını, gidecek bir okul bulabilirse öğretmeninin ve derslerinin ne olduğunu kapıya varınca öğrenen çocuklar için Suriye yönetiminin bütün köy ve kentlerini kontrol etmesini heyecanla bekliyorum. Aksi halde işgal altındaki bölgelerdeki iki milyon çocuk, onun-bunun müfredatıyla heba olup gidecek.

O-bu dediğimin biri de Türkiye; Türkiye 2018’de, Cerablus’ta Gaziantep Üniversitesine bağlı bir Meslek Yüksek Okulu açtı. Geçenlerde de (7 Ekim) Azez, El Bab ve Afrin’de yine Gaziantep Üniversitesine bağlı üç fakülte daha açma kararı aldı. Afrin’de açmayı düşündüğü eğitim fakültesinin bölümleri arasında sınıf öğretmenliği ve Türkçe öğretmenliği var. Gaziantep’in Araban ilçesine açar gibi Afrin’e fakülte açmak hangi aklın ürünü olabilir ki! Bu akıl, 2015’de de Halep, Lazkiye, Hama gibi muhalif güçlerin kontrolündeki okullara Türkiye’de hazırlanmış bir milyon ders kitabı dağıtmıştı. Suriye yönetiminin “terörist” saydığı Suriye Eğitim Derneği adındaki bir örgütle, Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığının işbirliği ile hazırlanan ve rejime ilişkin bilgilerin ayıklandığı ders kitapları “Yeni Suriye”yi anlatıyordu. (Türkiye’den Suriye’ye haddini aşan müdahale Ü.Ö. BirGün, 18.9.2015). Sonra ne oldu; Suriye yönetimi 2017’de geldi, Esadsız “Yeni Suriye”nin anlatıldığı okullarda şimdi Türkiye’nin işgalci olduğunu anlatıyor çocuklara.

“Toprak bütünlüğüne saygı” duyduğunuz ülkenin beşeri bütünlüğüne de saygı duymak zorundasınız. Aksi halde yüzyıllar geçse de “işgalci” olarak anılmaktan kurtulamazsınız. Suriye eğitim müfredatında Türkçe diye bir ders yok (Rusça bile ancak 2015’de seçmeli ders olabildi). Kendi ülkende 50 bin Türkçe öğretmeni atama beklerken Afrin’de mezun edeceğin Türkçe öğretmenlerini nerede görevlendireceksin diye sorarlar adama! Nitekim soruyorlar ki “Barış” adıyla düzenlediğin harekâta savaş diyorlar.

Suriye’nin, eğitimi bizden daha ciddiye aldığını not edeyim: 18 milyon 108 bin öğrencisi olan MEB’in 2019 bütçesi 113 milyar 813 milyon Tl. İşgal bölgelerindeki ve sığınmacılar dahil 6.5 milyon öğrencisi olan Suriye Eğitim Bakanlığının 2019 bütçesi 50 milyar TL. Suriye’nin öğrenci başına harcaması Türkiye’den bin beş yüz lira fazla! Eğitim Bakanı Hezvan el Vez, bu bütçenin önemli kısmının kullanılamaz hale gelen okulların onarımına ve ders kitaplarına harcanacağını belirtiyor.