Sağlık-Sen’in bir önceki dönem toplu sözleşme döneminde ücretlerle ilgili iyileştirme önerisinde hekimleri dışarıda tutması doktorlar arasında büyük öfke yaratmıştı.

Bu tepkinin ilk farkına varan ve örgütlemeye girişen Hekimsen oldu. Aslında Türkiye’de sendikal mevzuat meslek sendikacılığına izin vermiyor. O yüzden sendikanın tam ismi Hekim ve Diğer Sağlık Çalışanları, Kamu Sağlık ve Sosyal Hizmetler Sendikası. Ancak sendikacılar bu engeli Hekimsen kısa adını kullanarak ve üyelerini hekimler ve diş hekimlerinden seçerek aştılar.

Peşinden kurulan Hekim Birliği ve Tabip-Sen de aynı yolu izledi. Böylece altmışlı yıllardaki “SSK Hekim ve Eczacıları Sendikası” benzeri örneklerden altmış yıl sonra tekrar hekim sendikacılığına dönmüş olduk. Bu ay yayınlanan istatistiklere göre toplam üye sayıları kırk bini geçmiş durumda.

***

Hekim sendikacılarına göre mevcut sendikalar “DSP/YSP” diye aşağıladıkları “Diğer Sağlık Personeli/Yardımcı Sağlık Personeli”nin hakimiyetindeydi.

Bu yüzden hekimlerin haklarını savunmuyorlardı. Çare hekimlerin kendi sendikalarını kurmalarıydı. Şimdilerde hayatın ve eylemin zorlamasıyla öne çıkaramadıkları bu “DSP/YSP düşmanlığı” başlarda o kadar ileri gitmişti ki…

Misal, Hekimsen hekim ücretleriyle ilgili talebinde bile “Hekimlerin Ek gösterge ve maaş tazminatlarının diğer bir sağlık çalışanının asgari üç katı” olmasını isteyerek sağlıkçıları karşı karşıya getirmeye çalışıyordu.

***

İlk örgütlenen Hekimsen olmuştu ama gerek sendika başkanı Adil Kurban’ın Said-i Nursi’nin risalelerinin müfredata girmesini isteyecek kadar dinci, şeriatçı olması…

Gerekse yandaş medyada yer alan “FETÖ kaosunun maşası doktor sendikaları!” haberleri ve Nedim Şener’in Hekimsen’i doğrudan “FETÖ iltisaklı sendika” ilan etmesi camiada ciddi rahatsızlık yarattı.

Tabip-Sen zaten yıllardır İstanbul Sağlık Müdürlüğü’nün organizesindeki ekipten oluştuğu için rağbet görmedi ve üye sayısı diğerlerinin beşte birini bile bulmadı. Fırsatı değerlendiren Hekim Birliği oldu, kısa sürede Hekimsen’i geçti.

Aralarında farklar olsa da her üç hekim sendikasının ortaklaştığı konulardan biri TTB karşıtlığı.

Onlara kalırsa TTB hekimlerin sorunlarıyla uğraşmak yerine siyasetle uğraşıyor, üstelik de sürekli olarak AKP’yi karşısına alıyor…

AKP de bu nedenle hekimlerin haklarını vermiyor! Aslında Hekim Birliği geçen sene TTB’ye daha yakın duruyordu. Hatta “çatı örgütümüz” diye tanımladıkları TTB’nin de içinde olduğu “11 Haziran Platformu”nun kuruluşunda öncülüğü yapmışlardı. Bu sene garip bir şekilde Sağlık Bakanlığı’nın doktor ihbar hattı olan SABİM’in kısaltmasıyla ve TTB’yi dışlayarak kurulan platformun öncülüğünü de gene onlar yaptı.

***

Hekim sendikalarının en çok vurguladıkları ortak yanları ise “siyaset üstü olmak.”

Tıpkı köklerini “Amerikan Sendikacılığı”ndan alan, her dönem siyasi iktidarla iyi geçinmeye çalışan Türk-İş gibi korporatist sendikacılık anlayışını benimsedikleri için...

Sorunları ayrıntılı olarak sıralıyorlar ama sıra “Peki bu sorunların sorumlusu kim?” sorusuna gelince derin bir sessizlik! AKP’nin adını ağızlarına almak bir yana çok zorlandıklarında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca için bir iki laf etseler de…

Onu o göreve atayan Tayyip Erdoğan’a toz kondurmuyorlar.

***

Aslında hekim sendikacılığı olayının kökeninde AKP’nin sağlıktaki özelleştirme politikası yatıyor. AKP daha önce kamuda bile çalışsalar muayenehane, küçük poliklinik, tıp merkezlerinde bağımsız çalışma olanağı olan hekimleri tümüyle işçileştirdi.

Eskiden sendikalardan uzak duran doktorları sendikalara çeken de buradan doğan “kendiliğinden sınıf bilinci” oldu.

Doktorların hangi biçimde olursa olsun hakları için örgütlenmeleri, AKP’ye karşı mücadele etmeleri tabii ki çok olumlu da… AKP’nin yeni dönem yoksullaştırma programına karşı bir iki eylemle sonuç almak zaten imkansız... Bu korporatist sendikal önderliklerle mesafe almak ise maalesef zor. Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı dahil bir dizi akademik, bürokratik üst düzey görevden sonra TTB Başkanlığı yapan Prof. Dr. Nusret Fişek yıllar önce söylemişti… Siyasi iktidarı rahatsız edecek eylemler yapmadıkça haklarımızı alamayız!