Kendisini fark ettirme adına diplomatik nezakete de aykırı bir biçimde İİT’ye aidat borcu olan ülkeleri afişe eden Erdoğan Türkiye’nin yakın bir zaman kadar 66 uluslararası kuruma aidat borcu olduğunu nedense hatırlamıyor

Recep Tayyip Erdoğan’ın İslam Zirvesi’nin son oturumunda İslam İşbirliği Teşkilatı’na (İİT) aidat borçlarını ödemeyen üye ülkeleri afişe etmesi tabii ki diplomatik bir skandal. Bunun “Ev Sahibi” nezaketine uymayan bir davranış olduğuna da kuşku yok.

Hemen hemen her konuda “fikri” bulunan, dünyanın en çok konuşan politikacısı olmaya da aday olan Recep Tayyip Erdoğan’ın ev sahibi olarak “görevleri” arasında İİT’nin aidat ödemelerini izlemek yok. Bu iş başta Genel Sekreter olmak üzere teşkilatın kendi yetkilerinin görevi. Erdoğan’ın BM dahil bir çok kuruma “çeki düzen verme” tutumundan anlaşılan İİT de payını alıyor.

Bu tür kurumlara borç takmanın ya da aidat ödememenin temelinde protest bir tutum olduğunu bilmesi gerekiyor Erdoğan’ın. İİT, Suudi sermayesi ile kurulmuş, genellikle bu palavra krallığın çıkarları için çalışan bir örgütlenme. Dolayısıyla şu ya da bu nedenle içinde yer alanların aidatlarını ödememesi kurumun tüm üyelerince benimsenmediğinin de işareti. En fakiri dahil, İİT üyeleri içinde aidat borcunu ödemeye gücü yetmeyen bir ülke yok.

ABD’nin de BM’ye borcu vardı

Hem de ne borç. Nasıl İİT Suudilerin çıkarı için çalışan bir örgüt ise BM de ABD’nin yararına çalışan bir kurum. Buna rağmen, özellikle oğul Bush döneminde ABD bu kuruma aidat dahil dünya kadar borç taktı. Bu, ABD Kongresi’ndeki senatörlerin bu kurumu yeterince kendileri için yararlı görmemelerinden kaynaklandı. O nedenle yapılması gereken ödemeler bilinçli olarak hem de uzun süre yapılmadı.

Barack Obama başkan seçildiğinde BM'ye olan 1.2 milyar dolar borcun büyük bölümünü ödemesine rağmen ABD’nin halen bu kuruma yaklaşık 800 milyon dolar borcu var. BM’ye borç takmada ABD yalnız değil. Onu yaklaşık 80 milyon dolarla Brezilya, yaklaşık 30 milyon dolarla da Venezüela izliyor. Bunların içinde aidat ya da ona benzer katılım payı da var.

Uğursuz BM’nin, genel bütçesinin dışında barış adı altında yaptığı saldırgan operasyonları için de üyelerden alması gereken ama alamadığı paraların toplamı da 3 milyar dolara yaklaşıyor. Bu kalemde Fransa’nın 370 milyon dolar, yine ABD’nin 400 milyon dolar borcu bulunuyor. Onları 250 milyon dolarla İtalya izliyor.

Yani Recep Tayyip Erdoğan’ın son derece kaba bir biçimde hatırlattığı yok aidattır yok katılım payıdır diye borç ödemeyen ülkeler İİT üyesi ülkelerden ibaret değil.

Aidat borcu deyince akla Kırgızistan’dan başka bir ülke gelir mi emin değilim. Bu yoksul ülkenin üye olduğu 100’den fazla uluslararası olan kuruluşlara aidat borcu 20 milyon doları aşmıştı bir ara.

Bu borçlar ödenmediğinde ne oluyor? Kırgızistan’a ne olduysa o oluyor. Bu ülke aidatlarını ödemediği Dünya Sağlık Örgütü, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü gibi örgütlerde oy kullanma hakkını yitirdi.

Erdoğan bunu da hatırlasın

Türkiye de aidat borçlarını ödemede iyi bir sicile sahip değil. Borcunu ödemeyen veresiyecileri dükkanının camına adlarını yazarak teşhir eden bakkal misali, üstelik üzerine vazife de olmayan işgüzarlıklar yapan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin çok değil yakın bir zamanda aralarında Uluslararası Para Fonu (IMF), Birleşmiş Milletler (BM), NATO, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) da dahil olmak üzere 100'e yakın uluslararası kuruluşa 2001 yılı aidatlarının yarısını ödeyememişti. Bunlardan 66 kuruluşa 21 trilyon ödeyecekti Türkiye.

Ödedi mi ödemedi mi bilmiyoruz ama 2001'de Türkiye’nin tam 21 trilyon borcu olan 66 kuruluştan bazıları (o dönemki borçlarıyla beraber) şunlardı:

Birleşmiş Milletler: 1 milyon dolar (1 trilyon 468 milyar lira) .

NATO: 85 milyon Belçika Frangı (Yaklaşık 2.8 trilyon lira)

Biyolojik Silahlarla Mücadele Komisyonu: 674 bin dolar (Yaklaşık 1 milyar lira)

OECD: 400 bin dolar (Yaklaşık 587 milyar lira)

Eski Yugoslavya Uluslararası Mahkemesi: 236 bin dolar (Yaklaşık 346.5 milyar lira)

AGİT İletişim Şebekesi: 2 bin 964 Avusturya Şilini (283 milyon lira)

Ayrıca "Ruanda Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, BM Etiyopya-Eritre Misyonu, BM Doğu Timor Misyonu, AKKA Ortak Danışma Kurulu, Açık Semalar Danışma Kurulu" gibi kurum ve örgütleri de bunlara eklemek gerek.

Demek ki oluyormuş

Recep Tayyip Erdoğan, kuruluşundan beri hiçbir işe yaramayan, Filistin meselesinde sessiz, İslam ülkeleri arasındaki kopukluğa duyarsız, mezhep kavgalarına kayıtsız, politika üretmede güdük İİT gibi bir örgüte sadece Suudi palavra krallığı kurdu diye para ödeneceğini de nereden çıkarıyor? Kimi ülkeler için bunun “pasif bir protest” tutum olduğunu kavrayamıyor mu?

Aidatını ödemeyen ülkelerin oy hakkı neden elinden alınmıyor peki İİT bu kadar önemliyse? Yoksa zaten “namaza gönlü olmayanın ezanda da kulağı olmaz” misali, bazı üye ülkelerin kolayca kopup gitmelerine yol açacağından mı korkuyor İİT’i yönetenler?

Ayrıca örgütü babasının çiftliği gibi kullanan Suudi palavra krallığı ses etmiyor da Recep Tayyip Erdoğan’a ne oluyor?

Yoksa Erdoğan Halife falan mı?