Ayasofya’nın yeniden cami olmasıyla birlikte, İslamcıların toplumsal meşruiyeti olan talepleri kalmadı. Başörtüsü sorunu çözüldü, Taksim’e cami yapıldı, Ayasofya açıldı. Dindar Müslümanlar daha ne isterler? Yenilecek kimse kalmadı, ideolojik olarak egemen olanlar da Erdoğancılar. Fakat yeni toplumsal talepler örgütlenmezse, Erdoğan’a ne gerek kalır? Kimle kavga edilecek? Artık kim yenilecek? İşte bu soruna bir cevap olarak karma eğitim tartışılmaya başlandı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in başlattığı tartışma, İslamcı camiayı heyecanlandırmış görünüyor. Kız okulları talebi, bu toplumun sahip çıkabilme olasılığı olan yeni bir talep. Cemaatler, tarikatlar, iktidar medyası el birliğiyle bir kampanya düzenlerse, yakın zamanda toplumumuz karma eğitimden nefret edecek hale gelebilir. Bu, yeni düzenin bu konuda ne kadar istekli olduğuna bağlı.

Siyaset bilimi literatürü bunu “Sağ popülizm” diyerek kavramsallaştırıyor. Toplumun çoğunluğuna yaslanacak bir kimlik tasarla, “azgın azınlıkla” bir gölge boksu başlat, bu esnada toplumsal talepler yarat ve bu talepleri hayata geçirerek kahraman ol. Mesela kız okullarını tartıştır. Tutmazsa başka bir şey bul.

***

Bu tezgaha karşı hakikati dile getirmek yurtsever bir göreve dönüşüyor. Mesela ücretli öğretmenler… Milli Eğitim Bakanlığı sisteminde 2021/2022 eğitim yılında 1 milyon 139 bin öğretmen görev yapmış. Bunların bir kısmı kadrolu, bir kısmı sözleşmeli. Bir de her ikisinden de olmayan ücretli öğretmenler var. Türk Eğitim Sen’in verilerine göre 85 bin 513 ücretli öğretmen bulunuyor. Yani her 100 öğretmenin 8’i bu şekilde çalışıyor.

Özlük hakkı yok. Emeklilik neredeyse imkansız. Ücreti ders başına alıyorlar. Ders yoksa para da yok. Tatiller de maaş yok. Hastalandınız mı? Geçmiş olsun… Yaz aylarında ders mi yok? Yapacak bir şey de yok. Peki ders başına ne kadar alıyorlar? 61 TL. Hepsi o kadar.

Hafta içi her gün, günde ortalama 6 saat derse girseniz, haftada 30, ayda 120 saat ders işleseniz, cebinize girecek para 7 bin 320 liradır. Bu 30 saatlik haftalık dersi bir üst sınır gibi düşünebilirsiniz. Yani en fazla bu kadar kazanmaktadır ücretli öğretmenler.

***

Bir ücretli öğretmen nasıl geçindiğini şu şekilde anlattı;

Çok şükür müdür bey anlayışlı biri. Derslerimi mümkün mertebe sabah saatlerine koyuyor. Ben de ders bitince taksiye çıkıyorum. Hafta içleri öğlen 3’te dersten çıkıp taksiyi alıyorum. Gece 3’e kadar taksi bende ama ben o saate kadar çalışmıyorum. Gece 11-12 gibi eve dönüyorum. Sabah derse giriyorum. Hafta sonları da aynı usul taksiye devam ama hafta sonları uyuyabiliyorum.

Kendisine bu tempoyla çalışarak cebine ne kadar girdiğini soruyorum. 6 - 7 bin TL ücretli öğretmenlikten 12-13 bin TL de taksicilikten, toplamda 19-20 bin TL aylık gelir. “Çok şükür geçinip gidiyoruz” diyor fen bilgisi öğretmeni. Kendisi eğitim fakültesinden mezun bir ataması yapılmayan öğretmen. Bir dershanede çalışsanız daha çok kazanamaz mısınız soruma, “O zaman taksiye çıkamam” diye cevap veriyor. Dershanelerde tam zamanlı çalışılıyor. Taksiye vakit kalmıyor. Taksiye çıkınca da uyuyamıyor. Gelirinin yarıya yakınını da kiraya veriyor.

85 bin 513 ücretli öğretmenin, 34 bin 445’i bu durumda. Yani eğitim fakültesi mezunu, ataması yapılmamış öğretmenler. Talepleri kadroya alınmak. Fakat umut dolu değiller. Seçim sürecinde seslerini duyurmaya çalıştılar fakat seçim bitti. Vatandaşın artık seçmen olduğunu, seçimden sonra da seçmenliğin anlamının kalmadığını görüyorlar.

Bir devlet kendi öğretmenine bu muameleyi yapar mı? Eğer amaç eğitimi piyasaya açmaksa yapar. Çünkü özel eğitim kurumlarına ucuz işgücü gerekir. MEB’in verilerine göre 2021/2022 eğitim yılında 2 bin 39 özel ilkokul, 2 bin 284 özel ortaokul bulunuyor. 5 yıl geriye gidelim; 2016/2017 eğitim yılında 1324 özel ilkokul, 1481 özel ortaokul bulunuyormuş. Sadece 5 yılda, özel okulların sayısı yüzde 80’den fazla artış göstermiş. Denebilir ki, bu durum bolluk bereket göstergesidir. Halbuki 2016 yılında 10 bin 964 dolar olan kişi başına düşen gelir, 2022 yılında 10 bin 655 dolara gerilemiş. Zenginleşen bir kesim olduğundan hareketle özel okulların sayısının arttığı iddia edilebilir. Fakat tablo kamusal eğitimin niteliksiz oluşundan koşar adım kaçan orta direğin özel okullara tutulmasıyla daha net açıklanabiliyor. Belli ki özel okul işinde de iyi para var. Var ki, okul üstüne okul açılıyor. Değirmenin suyu işçileşen öğretmenlerin alın terinden geliyor. 

***

Özel okullarda öğretmenlerin aylıkları asgari ücretten hallice. Sözleşmeleri de yıllık. Okulun türlü türlü istekleri karşılanmazsa, sonraki yıl özel okul öğretmeninin ne yapacağı belirsiz. Veliler birer müşteri, öğretmenler ise müşteri temsilcisi. Sabahlara kadar süren whatsapp yazışmalarında öğretmen, müşteri şikayetlerini dindirmekle sorumlu. Bir asgari ücret karşılığında…

Ve bu düzende eğitime bakıyor, sorun alanı olarak “Karma eğitimi” görüyorsunuz.