Eylül ayında Suudi güvenlik güçleri ülkedeki radikalleşmeden sorumlu tuttukları Sahve akımının önde gelen şeyhlerini tutukladılar

Veliaht Prens ılımlı İslam’a dönüşte ciddi

Suudi Arabistan’ı fiilen idare ettiği bilinen genç Veliaht Prens Muhammed bin Selman, “radikal düşünceleri derhal yok ederek ılımlı İslam’a döneceğiz” derken bunu başarıp başaramayacağı bilinmez ama bu niyetinde son derece ciddi. Krallıkta özellikle Bin Selman’ın veliaht tayin edilmesinden sonra yaşanan kimi gelişmeler bunun böyle olduğunu gösteriyor. O gelişmeleri hatırlatmadan önce Veliaht’ın ılımlı İslam’a döneceklerini açıkladığı konuşmasındaki bazı detaylara dikkat çekmek isterim.

Bana göre konuşmanın en calıcı cümlesi şu: “Suudi Arabistan, radikal düşünceleri derhal yok ederek 1979 yılı öncesinde olduğu gibi ılımlı İslam’a ve normal yaşama dönecek. Suudi Arabistan 1979 yılından önce öyle değildi. Birçok nedenden dolayı 1979 yılından sonra Suudi Arabistan’da ve tüm bölgede ‘uyanış projesi’ yayıldı.”

Veliaht bin Selman’ın “1979 yılından sonra” diyerek İran Dini Devrimi’ni kastettiği sır değil. Her ne kadar İran Dini Devrimi Şii içerikli olsa da Vahhabi Suudi krallığı da etkiledi haliyle. Krallık 1979’dan önce de “ılımlı” değildi kuşkusuz sadece dünyaya kapalı, son derece tutucu bir İslam vardı. İran Devrimi’nden sonra küreselleşen cihad anlayışı Suudi Arabistan’da da etkisini gösterdi.

Eylül tutuklamaları
Veliaht Prens radikal düşüncelerin ülkesine “dini uyanış” adı altında girdiğini de aynı konuşmasında belirtti. Şimdi eylül ayındaki tutuklamaları hatırlatabilirim. Suudi Arabistan’ın Ali el-Ömeri, Selman el-Avde, Avaz el-Karni, Nasır el-Ömer gibi önde gelen din adamları tutuklanmıştı söz konusu ayda. Bu zatların ortak özellikleri ülkede Sahve olarak bilinen akımın temsilcileri olmaları. Veliaht’ın sözünü ettiği Dini Uyanış anlamına gelen sözcük, işte bu Sahve. Yani Veliaht, ülkedeki radikal görüşlerden bu akımı, akımın temsilcilerini sorumlu tutuyor. Haksız sayılmaz. Kral Faysal zamanında yaşadıkları Irak, Suriye, Yemen gibi ülkelerde son darece radikal İslamcı düşüncelerinden ötürü barınamadıkları için Suudi Arabastan’a sığınan Sahve akımının şeyhleri zamanla Suudi Arabistan’da kendileri gibi düşünen öğrenciler yetiştirdiler. Bu şeyhler arasında Selman el-Avde ile Sefer el-Havali çok önemli figürlerdi. Havali’nin fikirlerinden en çok etkilenenlerden biri de El Kaide’nin kurucusu Usame bin Ladin. Sahve akımının liderleri ile takipçileri özellikle Körfez Savaşı’ndaki tutumu nedeniyle Suudi Arabistan yönetimine aldıkları tavırla anımsanıyorlar. Ancak El Kaide’yi de sivilleri hedef aldıkları için eleştirdikleri biliniyor. Eylül’deki tutuklamaların nedeni de bu şeyhlerin Suudi Arabistan’ın terör örgütü olarak gördüğü Müslüman Kardeşler ile ilişki içinde oldukları iddiası. İşte Suudi Arabistan, uzun zamandır, Veliaht Prens’in radikal İslamcı düşüncelerden sorumlu tuttuğu bu şeyhlerden temizlemeye çalışıyor ülkeyi. Genç Prens Veliaht olmadan önce babası tarafından başlatılan bir operasyon bu.

Dinde isteğe bağlı reform
Veliahtın, ülkeyi ılımlı İslam’a döndürüp döndüremeyeceğini göreceğiz. Bundan daha önemlisi, Vehhabi’lik gibi her türlü değişime kapalı bir İslamcılık istendiği zaman ilkelerini değiştirebilir mi? Bunu göreceğiz. Eğer değiştirebiliyorsa, bunca zamandır İslam’ın en karanlık “yorumu”nu pratikte sürdürmüş olmalarının bedeli bu ilkel adamlara ödetilmeyecek mi? Saraylarında “ılımlı İslam”ın en alasını yaşayan bu saray yaratıkları imanlı yoksula dayattıkları Vehhabi İslam’ın prensiplerinin değişebileceğini nasıl açıklayacaklar?

Birçok soru sorulabilir, ama Veliaht Prens’in “ılımlı İslam’a dönme konusunda ciddi olduğu kuşiku götürmez. Siyasal İslamcının şahı sayılan Kral Faysal zamanından beri ülkede yuvalanmış Sahve şeylerine karşı alınan tutuklama kararının arkasında, daha veliahtlığı bile ilan edilmemişken, onun parmağı vardı.