İçerideki tükenmişliği, Orta Doğu politikasındaki iflası, Suriye konusundaki çarkı niyetinden caydırmış değil Recep Tayyip Erdoğan’ı. Onun kendisine biçtiği misyon ülke sınırlarını da aşan bir içerik taşıyor. Okuduğumuzda ya da duyduğumuzda “yandaştır, söyler” deyip geçtiğimiz “ümmetin lideri”, “İslam’ın bayraktarı” gibi övgüler bir ön hazırlık.

İslam’ın dağılmışlığı, sosyal sorunlara çözüm üretemeyişi, batı karşısında artık kompleks haline getirdiği geri kalmışlığı, İslam dünyasının “başsızlığına” dayandırılır hep, dolayısıyla Hilafet/Halife arayışı, gerekliliği dillendirilir sürekli. Bu arayışın, Mehmet Şevket Eygi gibi ciddiye alınması zor tiplerin dışında da dinci/yandaş medyada, hep var olmasına rağmen son zamanlarda çok daha yoğun biçimde Erdoğan’a bağlanarak gündeme getirilmesi ziyadesiyle dikkat çekici.

Başından beri söylemlerine dikkat edildiğinde Erdoğan’ın da tüm bir İslam coğrafyası adına konuştuğunu, her ne adım atıyorsa bunu ümmet için yaptığını anlayabiliyoruz. Mısır’da Sisi’yi Mursi nedeniyle eleştirirken, Bangladeş yönetimini savaş suçlusu İslamcıları astığı gerekçesiyle kınarken bunları sadece bir politika gereği yapıyor değil. Halinden edasından kendisini İslam dünyasının beklediği “lider” gibi gördüğü çok açık. İslam dünyasına zaman zaman yanlışlarını hatırlatıp ayar vermesi de bundan. İslam coğrafyasında bunun bir karşılığı elbette yok ama Erdoğan’a hem kendisinin hem yandaşlarının biçtiği misyon bu.

Yani “vizyonu” çok büyük Erdoğan’ın. O nedenle Türkiye’de büyük bir kesimi karşısına almaktan çekinmiyor, sadece yüzde ellinin (oranın bu olduğuna inanıyor) cumhurbaşkanı olmaktan ötürü herhangi bir rahatsızlık duymuyor. Bunların hepsini bilerek, isteyerek yapıyor. İslam’ın lideri olmaya soyunmuş birisi neden kendi ülkesinde ayrımcı bir dil kullanır peki? Nedeni basittir bunun: “Milletin” her kesimini ümmetten saymıyor çünkü. Milletinin lideri değil, ümmetin lideri sonuçta. Sürekli yaptığı “bizler/onlar” vurgusu “millet” karşıtı, ümmet yanlısı bir söylemdir. Sık sık “Milletim” deyip durması yanıltıcı olmasın, bu kavramı da ümmet yerine kullanıyor tüm İslamcılar gibi. Necmettin Erbakan’ın “milli görüş”ündeki “milli” nasıl milleti değil ümmeti tanımlıyorsa Erdoğan’ın “millet” söylemi de aynısını hedefliyor.

Yani liderlik dediğim olgu, aslında “halifelik”. Yandaşları, tutkunları, akıncı arkadaşları aradıkları Halife’yi Erdoğan’ın şahsında buldular. Uçuk bir fantezi ama yandaş medyadaki güzellemelere dikkatlice bakıldığında böyle olduğu görülür kolaylıkla.

Ama Halifelik için malum, peygamber soyundan gelme şartı var. Bu nedenle bildiğimiz anlamda halife olması tabii ki mümkün değil Erdoğan’ın. O İslam dünyasının “siyasal halifesi” olma peşinde. Peki bu mümkün mü? Dileyenin kendisini Halife ilan etmesinin önünde bir engel yok. Cemalettin Kaplan da “halife”ydi anımsarsınız. Ama Erdoğan’ın sadece millet karşıtı değil, ümmet içindeki ayrılıkları da körükleyen bir söylemi var. Politik kimliğinin kendisine sağladığı avantajla mezhep kaynaklı kızgınlıklarını “siyasal gerekçelerle” dile getirebiliyor. Vaktiyle, ABD ile nükleer anlaşma imzalamadan önce İran için “yaptıkları tahammül edilebilir değil” demişliği de vardı. Suudi Arabistan’da idam edilen Şii şeyh ile arkadaşlarının idamlarını Suudi Krallığı’nın “iç meselesi” olarak görürken, Bangladeş’in “vatana ihanet” suçundan astığı Sünni din adamları için kıyameti koparması siyasal zemindeki itirazlarının en unutulmazları.

Recep Tayyip Erdoğan’ı İslam’ın siyasal halifesi olacağına inandırdılar ciddi anlamda. ABD’ye, Batıya, AB’ye karşıtlığı onları sömürgeci güç olarak görmesinden kaynaklanmıyor, (ABD/Batı/AB karşıtlığımızda onunla aramızdaki fark da işte bu) karşıtlığını sadece dini/kültürel farklılıklar üzerinden sürdürüyor zaten. Bunda samimi olduğu da kuşkulu, malum “AB tutumunu değiştirsin biz içinde yer alırız” da demişti yakınlarda.

Neyse. Sonuçta vizyonunu İslam dünyasına çeki düzen verme üzerine kurmuş, kendisinde cidden bunu yapabilecek güç vehmeden, etrafının da böyle olduğuna inandırdığı birisi olduğu kesin Erdoğan’ın.

Hele bir başkan olsun. Gerisi Allah kerim.